13 Haziran 2007 00:00
Fotoğraflarda mübadele
İsmet Paşa Venizelos geldiler / Trampa yapmaya karar verdiler / Acep bunu bir ferde mi sordular? / Dünya kurulalı görülmemiştir / Türkiyeden kaldırdılar bizleri / Kan ağlıyor hepimizin gözleri
İsmet Paşa Venizelos geldiler / Trampa yapmaya karar verdiler / Acep bunu bir ferde mi sordular? / Dünya kurulalı görülmemiştir / Türkiyeden kaldırdılar bizleri / Kan ağlıyor hepimizin gözleri
Türk-Yunan Nüfus Mübadelesinde vatanından ayrılmak zorunda kalan bir papazın Yunanca harflerle Türkçe yazdığı mübadele destanından bu bölüm, 1924te yaşanan her şeyi altı satıra sığdırmayı başarmış. Prof. Dr. Ayhan Aktar bu hasret mısralarını, Evangelia Baltanın Sinasos: Mübadeleden Önce Bir Rum Kasabası kitabının önceki akşam yapılan tanıtımında paylaştı. Mimarlarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi salonunu tıklım tıklım dolduran kitap ise Kapadokyada eski bir Rum kasabasını anlatıyor.
Sinasos, bugünkü adıyla Mustafapaşa, mübadele öncesi ağırlıklı Rumların yaşadığı bir kasabadır. 1924te alınan mübadele kararı ile vatanını terk etmek zorunda kalan Sinasoslular, iki fotoğrafçıya kasabalarının fotoğraflarını çektirirler. Kiliseleri, konakları, okulları, köprüleri ve çeşmeleri... Ama sadece taş değildir çektikleri. Yaşamlarıyla ölü taşları canlı kültürel bir mirasa çeviren insanlar da belgelenir; konaklarda yaşayanlar, düğünlerdeki gelinler, müzisyenler, çeşme başında Rum kızlar, okullarında anadillerinde eğitim görebilen çocuklar, yerel kıyafetlerle bir bir doldururlar kareleri...
Fotoğraf altı anılar
Kitabın editörü Evangelia Balta, kendi köklerinin de bulunduğu bu kasabanın eski fotoğraflarını, Küçük Asya Araştırmalar Merkezinin arşivlerinden çıkartarak, Türkçe yayınlanan ilk kitabına konu etmiş. Ancak kitap sadece 1924 fotoğraflarından oluşmuyor. Köyün eski sahiplerinin anılarına da yer vermiş Balta. Kimi düğünleri anlatıyor, kimi şarkıları, kimi erkek çocukların kaç yaşında evden ayrılarak İstanbula çalışmaya gönderildiğini... Ve anılar sadece Rumlara da ait değil. Türk komşularıyla paylaştıkları ortak yaşam da var fotoğraf altlarında.
Kitabın Mimarlar Odasında yapılan tanıtım toplantısının bu kadar kalabalık olmasının nedeni de farklı tarihlerde sık sık yok edilmeye çalışılan bu ortak yaşamın devamına olan inanç belki de.
Tanıtımın Türk-Yunan Mübadelesinin tartışıldığı bir platforma dönüşmesi de dünü anlatırken bugün yapılması gerekeni göstermenin bir aracı.
Etnik temizlik
Prof. Dr. Ayhan Aktar da yanında fotoğraflarla gelmişti. Ancak o, mübadelenin en acı anları; gemilerle yapılan zorunlu göçün, gidilen yerde yıllarca bitmeyen sefalet koşullarının, kaybolan yakınlarını arayanların fotoğrafları arasında şu bilgiyi veriyor: 1927 sayımını ki Cumhuriyetin ilk nüfus sayımıdır, 1906 Osmanlı nüfus sayımı ile mukayese ederseniz, 1906da bugünkü sınırlar içinde gayrimüslim oranı yüzde 20ydi, 1927de 2.4e düşmüştür.
Lozan Mübadilleri Vakfı Genel Sekreteri Sefer Güvenç ise mübadelenin kapanmayan yaralarının sarılması için yapılması gerekenleri özetledi: İki halk arasında 80 yıldır ekilen nefret tohumları kırılmalı... Bunun en önemli unsurlarından biri ortak kültürel mirasa sahip çıkmaktır.
Doç. Dr Esra Danacıoğlu ise Türkiyedeki sözlü tarih çalışmalarının eksikliğine değindi konuşmasında: Türkiye ile Yunanistan arasında ziyadesiyle kötü anları hatırlamaya yönelik bir tarih geleneği var. Ama birlikte yaşama geleneklerini bize gösteren böyle kitaplar iki toplumu birbirine yaklaştırıyor, tarihin bizim sandığımızdan daha canlı, daha beklenmedik bir alan olduğunu gösteriyor. (İstanbul/EVRENSEL)
Elif Görgü