18 Haziran 2007 00:00
KONUM
Hudson Institute adlı muhafazakar eğilimli Amerikan düşünce kuruluşu tarafından 13 Haziranda, Türkiyenin Irak Kürdistanına yönelik olası bir operasyonun tartışıldığı bir toplantı düzenlendi.
Hudson Institute adlı muhafazakar eğilimli Amerikan düşünce kuruluşu tarafından 13 Haziranda, Türkiyenin Irak Kürdistanına yönelik olası bir operasyonun tartışıldığı bir toplantı düzenlendi. Toplantının çağrıcısı tanıdık bir isim. Daha önce Newsweek dergisinde Türkiyede 2007de darbe olması ihtimali yüzde 50-50 başlıklı makalesi ile tartışma yaratan Zeyno Baran. Hudson Institutede düzenlenen toplantıya, ABDli bazı yetkili ve analizciler, Türkiyeden Genelkurmay Başkanlığı bünyesindeki Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezinin (SAREM) Başkanı Tuğgeneral Süha Tanyeri, Türkiyenin Washingtondaki Savunma Ataşesi Tuğgeneral Bertan Nogaylaroğlu ve diğer bazı Türk askeri yetkililerin yanı sıra Kürdistan Bölgesel Hükümeti Washington Temsilcisi ve Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabaninin oğlu Kubad Talabaninin katıldığı belirtiliyor.
Hürriyetin Washington Temsilcisi Yasemin Çongarın aktardığına göre toplantı metninin Kuzey Irak başlıklı bölümünde şu senaryolara yer veriliyor:
18 Haziran: Bir intihar saldırganı, patlayıcı yüklü kamyonetiyle Beyoğlunda karakol binasına çarpar... Saldırıda en az 50 polis memuru, turist ve alışverişteki insanlar hayatını kaybeder. 200 kişi ağır yaralanır. Hiçbir örgüt sorumluluk üstlenmese de eylemi PKKnin yaptığı söylentisi birkaç saat içinde yayılır.
19 Haziran: İçişleri Bakanlığı yetkilileri, saldırganın K. Iraktaki PKK kampında eğitim gördüğünü açıklar. Genelkurmay bu saptamayla hemfikir olur... Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt, Irak sınırı korunmadıkça ve örgütün emir-komuta yapısı dağıtılmadıkça, PKKnin büyük şehirlerdeki eylemlerini sürdüreceğini açıklayarak derhal sınır ötesi harekât yapılmasını ister. ABD Dışişleri, Türkiyeye itidal çağrısı yapar.
23 Haziran: İranlı yetkililer, Şama patlayıcı taşıyan bir konvoyun, İrandaki PKKlilerin saldırısına uğradığını açıklar. Saldırı talimatını, PKKye Amerikalıların verdiği iddiasındaki Tahran, K. Iraka yönelik Türk harekâtına lojistik ve askeri destek vaat eder.
24 Haziran: Ankarada, Anayasa Mahkemesi önündeki intihar saldırısında, (eski) Mahkeme Başkanı Tülay Tuğcu ağır yaralanır ve kaldırıldığı hastanede ölür. Kullanılan patlayıcıların Beyoğlu eylemindekiyle aynı olduğu anlaşılır.
25 Haziran: Eylemleri PKKnin yaptığı, İçişleri ve Genelkurmay tarafından açıklanır. Milyonlarca kişi, Ankara, İstanbul, İzmir ve Samsunda, orduyu PKKye öldürücü darbe vurmaya çağıran mitingler düzenler.
25-28 Haziran: Başbakan Erdoğan, aşırı milliyetçileri cezbederek seçim öncesinde siyasi sermaye sağlamak amacıyla TBMMden sınır ötesi operasyon için yetki kararı çıkarttırır.
29 Haziran: 50 bin Türk askeri, şafak vakti Irak sınırını geçer; sınırın ötesinde kontrol noktaları oluşturur ve PKK ile küçük çatışmalara girerler. ABD Dışişleri ve Irak, harekâtı kınar. Daha sonra Beyaz Saray, Türkiyenin kendisini savunma hakkından söz eden bir açıklama yapar.
30 Haziran: Mesud Barzani, Türk işgalini kınar ve peşmergenin Kürdistanı savunacağını bildirir.
2006ın son aylarında Newsweeke yazdığı makalede genç subayların darbe istediklerini ve 2007de postmodern bir darbenin olma olasılığının yüzde 50 olduğunu söyleyen Zeyno Baranın yönettiği bu toplantı ve toplantıda tartışılan senaryolar, önümüzdeki günlerde çokça tartışılacağa benziyor.
Bu senaryodan önce, gerek Güneydeki Kürdistan hükümetine karşı tutum ve gerekse PKKye karşı operasyon konusunda ABD ile görüş ayrılığı bulunan Genelkurmayın Think Tanki olan SAREMin, toplantıya başkan düzeyinde katılması dikkat çekiyor. Bu durum, Genelkurmayın, hükümeti Güneye operasyon konusunda sıkıştırmasına rağmen, aslında ABDnin politikalarını gözeten bir tutum içinde olduğunu gösteriyor.
Yine yukarıda aktardığımız senaryoda patlatılan bombalar ve yapılan açıklamalar, Anafartalar Çarşısındaki bombalamadan sonra geliştirilen süreçle benzerlik taşıyor. Senaryoda, ABDnin önce Türkiyeyi kınaması, sonra Türkiyenin kendini savunma hakkından söz eden bir açıklama yapması da dikkat çekiyor. Senaryo bu bakımdan, her koşulda ABDnin Türkiyeyi kendi bölge planlarına yedeklemek için elinde hazır kartlar bulundurduğuna işaret ediyor.
Senaryonun ötesinde bir de yaşanan gerçekler var. PKKnin bir kez daha savunma durumu dışında silah kullanmayacağı açıklamasına rağmen, bölgenin dört bir tarafında on binlerce askerin katılımıyla operasyonlar devam ediyor. Gabar bölgesi, uçak destekli tank ve toplarla bombalanıyor. Bombalamalar, Irak Kürdistanının sınırdaki yerleşim birimlerini de hedef alıyor. Genelkurmay Başkanının Topyekûn refleks/ topyekûn mücadele çağrılarından sonra bölgenin Siirt, Hakkari, Şırnak kentleri güvenlikli bölge adı altında ablukaya alınmış durumda. Uzun bir süredir hedef gösterilen DTPli belediyelerden Diyarbakır Sur Belediyesinin Başkanı Abdullah Demirbaş görevinden alındı. Genelkurmay Başkanının Şehirlerde daha çok bombalar patlayacak açıklamasının ardından Diyarbakırın en işlek caddelerinden birinde bir bomba patlatıldı. Yine aynı tarihlerde İstanbulda Kuvva-i Milliye Derneğinin il başkanı olan emekli bir astsubay, 27 bomba ile yakalandı (Cumhuriyet gazetesine atılan 3 bombanın seri numaralarının bu bombalarla uyuştuğu belirtiliyor). Her ne kadar sınır ötesi operasyonda anlaşmamış olsalar da hükümet ve Genelkurmay, sınırın içinde bir savaş yürütüyor.
Ülke egemenlerinin içinde yer aldığı senaryo ve gerçekler kısaca böyle. Bitirmeden, Hudson Institute tarafından üretilen senaryo hakkında bir şeyi daha belirtmek gerekiyor: Ülke egemenleri, seksen yıldır çözümsüz bırakılmış olan Kürt sorunu konusunda, bölgedeki gelişmeleri de dikkate alan akılcı bir yaklaşım sergileyerek sorunu barışçıl, demokratik bir temelde çözme tutumu içinde olmak yerine içeride ve sınırın ötesinde halkları düşmanlaştırmaya dayalı şiddet politikalarına sarılmaya ve bu konuda emperyalistlerden medet ummaya devam ettikleri sürece, oynayacakları rol, emperyalist senaryolar tarafından belirlenen oyuncular olmanın ötesine geçemeyecektir.
Çetin Diyar