20 Haziran 2007 00:00
UFUK
Son birkaç yıldır Türkiyede ortaya çıkan kimileri emekli, kimileri muvazzaf subaylardan oluşan çeteler, bir tesadüfler zinciri ile açıklanamayacak derin bir bağlantıya işaret ediyor.
Son birkaç yıldır Türkiyede ortaya çıkan kimileri emekli, kimileri muvazzaf subaylardan oluşan çeteler, bir tesadüfler zinciri ile açıklanamayacak derin bir bağlantıya işaret ediyor.
Atabeyler Çetesi, Sauna Çetesi, Cumhuriyete atılan bombaların Ümraniyedeki bir gecekonduda bulunan ve Emekli Astsubay Oktay Yye ait olduğu bildirilen bombalarla aynı seriden olduğunun ortaya çıkması, Danıştay saldırısının tetikçisi Alparslan Arslan ile ilişkisi olan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekinin, Oktay Y. ile bağlantıları ve her ikisinin Veli Küçük ile sıkça görüşen kişiler olduğunun anlaşılması... Ayrıca, Veli Küçükün Hrant Dink cinayetinde de adı bir biçimde geçen, ancak daha önce Susurluk sürecinde de olduğu gibi tam olarak ulaşılamayan birisi olmasını da unutmayalım.
Ve Ankarada düzenlenen son çete operasyonunda Sedat Bucakın gözaltına alınan şoförünün, üzerinden çıkan sahte jandarma istihbarat kartını Veli Küçükten aldığını söylediğini de ekleyelim.
Bu derin bağlantıların sistemli ifadesinin ne olduğunu anlamaya çalışırken, Sahra Talimnamesi 31-15i bir kez daha anımsamakta fayda var.
ST 31-15, ilk kez Orgeneral Ali Keskiner imzasıyla 25 Mayıs 1964 gün ve OPS: 1708-74-64 Mr. Ta.Krl. sayılı Kara Kuvvetleri Komutanlığı emriyle yürürlüğe girmişti. ST 31-15, gayri nizami kuvvet anlayışına taraftar olan, Silahlı Kuvvetler eski mensuplarıyla gayri nizami kuvvet teşkiline muktedir kuvvetli şahsiyetler ve bunların faaliyetleri üzerinde durulmasını öngörüyor.
Kuvva-i Milliye Derneği, Vatansever Kuvvetler Güçbirliği gibi derneklerin yönetim kademelerinde emekli askerlerin yoğunluğu ve yüklendikleri işlevler dikkate alındığında, ST 31-15 ile paralellik kendisini açık bir biçimde gösteriyor.
Buna göre resmi asker ve resmi olmayan kudret sahibi militer güçlerin kuracakları çeteler, Barış döneminde savaş halinin varlığını kabul ettirmek yolunda girişimlerde bulunacaklar. Talimname kapsamındaki bu örgütler, Sivil bir örgütlenme şeklinde idari taksimata uygun hücre tipi örgütlenilmesini; tedhiş (korkutma, dehşet salma), sabotaj, gizli haber alma yöntemlerini benimsiyorlar. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Sahra Talimnamesi, yani ST 31-15, köylere kadar örgütlenmeyi temel alıyor. Bu talimname, Amerikan Özel Harekat Birliklerine ait FM (Field Manual) 31-15 Talimnamesinin Türkçeye çevrilip yürürlüğe sokulmuş hali.
12 Mart döneminde Ziverbey Köşkündeki kontrgerilla işkencelerinin ardından tartışılmaya başlanan ST 31-15, o dönemde NATOnun Soğuk Savaş konseptine bağlı olarak komünizmle mücadele amacıyla kullanılıyordu.
Bugün ise cumhurbaşkanlığı krizi ve bağımsız Kürt adayların Meclise girmesini engelleme, o yapılamıyorsa da olabildiğince sınırlamaya bağlanan gündemler, gerilim unsurları olarak öne çıkıyor.
İrticai ve bölücü tehdit bahanesiyle toplumu ve siyasal yapıyı yeniden dizayn etmek isteyen güçler, bugün de ST 31-35i çağrıştıran bir örgütlenme ve eylem modeliyle karşımızdalar.
Susurluk sürecini başlatan trafik kazasında, Abdullah Çatlı ile aynı Mercedesten çıkan Sedat Bucakın izine, bugün Ankaradaki haraç çetesi bağlantısıyla ulaşılıyor ve Bucakın şoförünün üzerinden Veli Küçükün verdiğini belirttiği Jandarma Genel Komutanı İstihbarat Haber Elemanı yazılı bir kart çıkıyor. Bu zincirin bir halkası Danıştay saldırısında, diğeri Ümraniyede, bir başkası Atabeyler ve Sauna çetelerinde vücut buluyor. Malatyada bir kitabevinde, Trabzonda bir kilisede gerçekleştirilen cinayetleri de benzer eylemler silsilesi içinde düşünmek gerekir.
Kendine milli payeler biçen bu derin örgütlenmenin mensuplarının, geçmişte Soğuk Savaş politikalarına bağlı olarak Amerikaya hizmet ederken, bugün de halkta infial duygusu yaratıp yönlendirmek hesabıyla, tek tek kişilerden kitle katliamına kadar uzanan eylemlerden kaçınmayacakları görülüyor. Bundan sonra görülmeye devam etmesi de şaşırtıcı olmayacaktır.
Türkiyede, devletin bu gayri nizami kimlikten arındırılmadan demokratikleştirilmesi mümkün görünmemektedir.
Fatih Polat