21 Haziran 2007 00:00

Harb-İş’in geleceği işçinin ellerinde!

Bugün burada sizlerle T.Harb-İş Sendikası’nın son yıllarını tartışacağım. Arkadaşlar üyesi bulunduğum T.Harb-İş Sendikası son yıllarını hep tartışmalar, mahkemeler, olağanüstü kongreler ve özelleştirmelerle geçirdi.

Paylaş

Bugün burada sizlerle T.Harb-İş Sendikası’nın son yıllarını tartışacağım. Arkadaşlar üyesi bulunduğum T.Harb-İş Sendikası son yıllarını hep tartışmalar, mahkemeler, olağanüstü kongreler ve özelleştirmelerle geçirdi. Kocaeli Harb-İş´teki sıkıntılar, Ankara, İstanbul her yerde kavga sıkıntı, delege seçimlerindeki usulsüzlükler ve açılan iptal davaları vs…
Arkadaşlar T.Harb-İş Sendikası yaklaşık 10 yıl kadar önce kendi kendine yeten bütçesiyle, uzman eğitim kadrosuyla en çok eğitim yapan sendikaydı. Öyle dönemler yaşandı ki iş yerlerinden cuma günü sendikal izin yaptırılır ya da ücretsiz izin alınarak eğitim verilir ve tekrarından evine gönderilirdi. İşçilerin sınıf bilinçlerini artırmak için iyi işler olurdu. Ülkenin herhangi bir yerinde işçi arkadaşların sorunu Harb-İş’in tamamının sorunu gibiydi. Gazete ve haber siteleri, Harb-İş’in dayanışma eylemlerinden, özelleştirme karşıtı tutumundan, yeni yasalara ve sözleşmelere yön verişinden bahsederdi. Ancak şimdi durum pek de böyle değil. İşte ben biraz da bu duruma nasıl gelindiğini sizlerle paylaşacağım.
98 senesinde seçimlere bir yıl kalmıştı yavaş yavaş delegeler belirleniyordu. Kayseri özelinde de yönetimde olan arkadaşlar yıpranmışlar, tek başlarına şubede kalamayacaklarını anlamışlardı. Mücadeleci sınıf sendikacılığını esas alan demokratlara karşı bir ilgi belirmeye başladı. İttifak teklifleri yapılıyordu, demokratların isteği ‘ülkücü’ gruptan yanaydı, hatta ülkücü işçiler derneğinde de buluşulmuş ama anlaşma yapılamamıştı. İkinci başkan demokratlarla muhafazakarların birlikte olmalarını istiyordu, bir türlü olmuyordu. Çünkü bir grup tek başımıza hareket edelim diyordu. ‘Muhafazakarlardan’ uzak duralım diyorlardı. Bizlerse her platformda, sendikada, sandıkta ve sağlık derneğinde mücadeleci işçilerin bir kişiyle de olsa temsil edilmesi gerektiğin savunuyorduk. Bu olaylar olurken gizli gizli tabanda sağ birlik düşüncesi gelişmişti. 99 delege seçimleri yapıldı hiçbir grup tek başına yönetimi alacak gibi görünmüyordu ve muhafazakarlarla demokratlar yönetimi birlikte oluşturdular. Bu ittifak işçilerin somut sorunlarına bir çözüm üretecek programla oluşturulmadı, bunun yerine makam paylaşımıyla geçiştirildi. İlkeli bir birlik olmadığı için muhafazakarlar genel merkezde de ülkücülerle bir ittifak oluşturmuşlardı. Sebebi de demokratların genel merkez yönetimine yabancı birini almak istememeleriydi. Kenan Durukan’dan yönetimi devralan ekip, içlerine diğer siyasi görüşlerden hiç kimseyi almamıştı ve bu da bir sola karşılık sağın birliği şeklinde tepkiye dönüşmüştü. Bunun sonunda da genel merkez el değiştirdi.
Yeni seçilen yönetim yılların birikimini anlamsız ‘hamam eğitimleriyle’, merkez yönetici sayısını artırmayla, yeni şube açmalarla, araba alımlarıyla devralınan para bitirildi. Şunu da söyleyelim, belki de bir miktar para deprem sonucu yıkılan binaların bakım onarımına gitti. Şapka düştü kel gözüktü, demokratların ellerinde olan şubeler bir bir, olağanüstü kongrelerle alındı. Ama para bitmişti kılıçlar çekilmişti ve bir kelle gerekiyordu o da alındı. Kısa süreli bir rahatlama oldu ise de sorunu çözmedi. Adeta Harb-İş kaynıyordu. Bütün bunlar örgütte yaşanırken Kayseri’de ittifak sapa sağlam devam ediyor gözükse de burayı karıştırmak isteyenler vardı ama yapamamışlardı. Kayseri özelinde muhafazakarlarla demokratlar şekilsiz birlikteliklerine o kadar çok alışmışlardı ki sanki tek yürek, tek yumruk olmuşlardı. Her türlü seçime birlikte giriyorlar ve kazanıyorlardı. 2003 seçimlerine de ittifak olarak girilmiş başarıyla çıkılmıştı. Demokratlar yönetimde olmanın tadını çıkartıyorlardı. Bu rüzgarla gelenler, Harb-İş’in tepesinde kapışmışlar sonucu yollarını ayırmışlardı. Ve muhafazakar kanat bir yedek arıyordu, demokratlardan bir ismi listelerine aldılar ve “kayseri modelini” Türkiye’ye yaymak için yola çıktılar ama bu girişim sandıkta takıldı, kan uyuşmamıştı. Kayseri’den tarihinde ilk defa genel merkeze iki profesyonel sendikacı gitmişti. Kavgalar gürültüler yaşandı. Kayseri’den demokratların oyuyla genel merkeze seçilen bir şahıs orada sağ ittifakı tekrar canlandırmak istemiş diğer yöneticiler buna sıcak bakmamışlardı. Kopuşlar, kafalarda vazo kırmalarla yeni bir kelle istenmişti. Körün istediği bir göz misali üç kelle verilmiş yolun kalan kısmına dört silahşorla devam kararı alınmıştı. Kayseri şubede kimse dönüp de arkasına kaç arpa boyu yol gittiğine bakmıyordu. Tabanda eleştiriler yükselmeye başladığında da hâlâ birkaç kişilik muhalefet diye düşünülüyordu. Genel merkezde yıkılan anlayış Kayseri’de hayat bulmaya başlamıştı fakat demokratlar bunu görememişti. Artık sağlık derneği seçimleriyle başlayan ‘sağ oluşum’ su yüzüne çıkmaya başlamıştı. Derken kritik sandık seçimleri geldi. ‘Muhafazakar Kanat” olacakları sezmişti, şube yönetiminden uzaklaşabilirlerdi, çünkü demokratlardan çok tepki vardı. Dört yıllık yönetim süresince ne 8 Mart ne de 1 Mayıs şube olarak kutlanmıştı. Üstüne üstlük de yetkili bir sendika gibi davranılmıyordu.
En son Harb-İş’in şube kongresi Kayseri’de unutulamayacak tartışmalarla yapıldı. Merkez kongreye az kaldı. Şube kongrelerinden edindiğim izlenimler sonucu mevcut yönetim artı İstanbul ve Eskişehir hariç diğer şubelerin vereceği iki adayla yola devam etmek istiyor. Neden tek başlarına yollarına devam edecek sayıları aşağı yukarı varken, demokratlardan da destek istiyorlar? Çünkü radikal kararlar alacaklar ve tüzük değiştirip işçinin ücretine göz dikecekler. Peki aidatlar artarsa iyi bir sendikacılık yapılacak mı? Üye aidatları kesintisi aynı ama üye azalmış, şube sayısı artmış, yönetici maaşları yüksek, sendika için yapılan giderler zaten sendikaca karşılanıyor. İşçi maaşından kat kat fazla maaş alan sendikacılar işçi gibi yaşamaktan uzaklaşıyor. Sınıfından uzaklaşan sendikacı. Ve sonuç ortada.
Ben mektubumu sonlandırırken, tüm duyarlı Harb-İş üyelerine, üst kurul delegelerine ve duyarlı sendika yöneticilerine sesleniyorum. Harb-İş’imiz elden gitmeden ona sahip çıkalım ve yanlış yönelimlere birlikte dur diyelim. Sendikamızın geleceğini birlikte şekillendirelim.
Harb-İş şube delegesi bir işçi (KAYSERİ)
ÖNCEKİ HABER

Öğlen sohbeti

SONRAKİ HABER

MERCEK

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...