23 Haziran 2007 00:00
AKP sağlıkta insanlık suçu işledi
KESKe bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) AKP Hükümeti ile Adım Adım Sağlıkta Yıkım başlıklı bir broşür hazırladı. SES Başkanı Köksal Aydın, dün bir basın toplantısı düzenleyerek broşürü açıkladı
KESKe bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) AKP Hükümeti ile Adım Adım Sağlıkta Yıkım başlıklı bir broşür hazırladı. SES Başkanı Köksal Aydın, dün bir basın toplantısı düzenleyerek broşürü açıkladı. AKP Hükümetinin halkın sağlık hakkını gasp ettiğini belirten Aydın, hükümetin insanlık suçu işlediğini ifade etti. Eşit, ücretsiz, nitelikli, başka bir sağlık sistemi mümkündür diyen Aydın, seçmenlere Sağlıkta yıkım programını savunan partilere oy vermeyin çağrısında bulundu. Aydının açıkladığı rapor, ana hatlarıyla şöyle:
AKP Hükümeti döneminde sağlığın piyasalaştırılması yolunda yasal değişikliklere gidildi. SSK sağlık kuruluşlarının Sağlık Bakanlığına devri ile birlikte, 35 milyon nüfusa sağlık hizmeti veren SSK küresel sermayenin sömürüsüne açıldı. Devir SSKya 6.1 milyar YTL ek maliyet getirdi. 1995 yılında SSKnın dışarıdan satın aldığı sağlık hizmeti yüzde 21.2 oranındayken, bu oran 2006da yüzde 95e kadar yükseldi. SSK eczaneleri kapatılırken, SSK ilaç harcamaları 4 yılda yüzde 103 arttı. 2006 yılı itibariyle 4 yıl öncesine göre SSK sağlık harcamaları üç kat artarak, kurum iflasın eşiğine getirildi. AKP Hükümeti Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasını (GSS) çıkardı, ardından da yasanın yürürlüğünü 2008e erteledi. Yasa ile emeklilik yaşı ve prim ödeme gün sayısı artırılırken, emekli olmak neredeyse imkansız hale getirildi. Geliri asgari ücretin üçte birinden fazla olan 18 yaşından büyük herkesin gelirinin en az 67 YTLsini sağlık primi olarak ödemesi şart koşuldu.
Sağlık ocakları kapatıldı
Dünya Bankası fonlarıyla yürütülen aile hekimliğine 11 ilde geçildi ve bu illerde sağlık ocakları kapatıldı. 2008de tüm Türkiyeye yaygınlaştırılması planlanan aile hekimliği ile sağlık ocağı sisteminden hekim merkezli ticarethane sistemine geçilmesi hedeflendi. Aile hekimliğine geçilen pilot illerde yaşananlar, gebe ve bebek takipleri ile aşılama hizmetleri başta olmak üzere koruyucu sağlık hizmetlerinin aksayacağını, çevre sağlığı hizmetlerinin yeterince sağlanamayacağını, bulaşıcı hastalıkların tırmanacağını, cepten ödemelerin artacağını, özellikle kırsal kesimde yaşayanların sağlık hizmetlerine ulaşmasının kesintiye uğrayacağını gösterdi. AKP Hükümeti hazırladığı yasa tasarılarıyla, hastaneleri işletmeleştirerek, birer özel şirket gibi çalışan kurumlara dönüştürmeyi hedeflediğini de ortaya koydu.
Hizmet alımları hız kazandı
AKP Hükümeti döneminde kamu adım adım sağlık hizmeti üretmekten vazgeçerken, özel sektörden hizmet alımı yaygınlaştı. Kamu hastanelerinde güvenlik ve temizlik hizmetlerinin yanı sıra, görüntüleme, laboratuar ve ameliyathane gibi hizmet alanlarının da özel sektöre ihale edilmesinin önü açıldı. Toplam sağlık harcamaları içinde kamunun payı yüzde 86ya çıktı. Ancak bu harcamaların yüzde 39u kamuya, yüzde 47si özel sektöre aktarıldı. Tebliğler aracılığıyla vatandaşlar özel hastanelere yönlendirildi. Kamu ilaç harcamaları 5 yılda iki katına çıkarak 10 milyar YTLye kadar ulaştı. Sağlık harcamaları yılda yaklaşık 20 milyar dolar arttı ancak sağlık göstergelerinde bir iyileşme yaşanmadı. Sağlığa harcanan kaynakların büyük bölümü ulusal ve uluslararası sermayeye akıtıldı. Kolera, kuş gribi, ishal, Kırım Kongo salgınları baş gösterirken, birçok ilde onlarca bebek yaşamını yitirdi. Hastanelerde rehin kalma vakaları devam etti. Türkiyede hastalandığı halde sağlık hizmeti alamayanların oranı yüzde 63 oldu.
Sağlıkçı mağdur oldu
Siyasi kadrolaşma hız kazanırken, sağlık hizmetlerinin özele devredilmesiyle birlikte sağlık alanındaki yolsuzluklar da çoğaldı. Türkiye Dünya Yolsuzluk Endeksinde 13 basamak gerileyerek, 77nci sıraya yerleşti. Sağlık emekçileri de bu süreçten olumsuz etkilendi. Personel açığı giderilmezken, kurumlar ve bölgeler arası dengesizlikler artarak devam etti. İş yükü artarken, temel ücretler düşük tutuldu. Döner sermaye uygulaması ile sağlık kurumları kendi kaderlerine terk edildi. Koruyucu sağlık hizmetleri gerilerken, gereksiz yapılan işlemler ile ameliyat sayılarında artış görüldü. Sağlık çalışanları arasında iş barışı bozuldu. (Ankara/EVRENSEL)
Sevksiz tedavi sıkıntı yaratmaya başladı
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hazırlanan Sağlık Uygulama Tebliğine göre 15 Haziran tarihinde başlatılan sevksiz tedavi sıkıntı yaratmaya başladı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisinde uygulamanın başlaması ile birlikte hasta sayısı ikiye katlanırken, Başhekim Prof. Dr. Oktay Nazlı, maksimum tempoyla çalışmalarına rağmen ciddi bir sıkıntı yaşadıklarını belirtti.
SSKlı, Bağ Kurlu, Emekli Sandığına tabi tüm hastaların hastanelerine gelmeye başladığını söyleyen Nazlı, Maksimum tempoyla çalışmamıza rağmen ciddi sıkıntı yaşanıyor. Ege Bölgesinin ve İzmirin hastalarını tek başına tedavi edebilmemiz mümkün değil. Günlük poliklinik sayımız acil servisimizle birlikte 3 bin 500 dolayında iken, şu anda 4 bine ulaşmış durumda. Bunun dışında servislerde özel olarak muayene olan hastalarımız da var. Acil servisimiz adeta poliklinik gibi çalışmaya başladı. Acil olmayan hastalar da buraya gelerek acil olanın önünü kesiyor. Kronik rahatsızlıklar için hastalarımız acil servise başvurmamalı dedi.
Acilde yığılmalar var
Nazlı, acil serviste büyük yığılmanın yaşandığına dikkat çekti. Daha önceden günde 200-250 hastanın bakıldığı acil serviste, şu anda günde bakılan hasta sayısının 500e ulaştığını dile getiren Nazlı, acil servislerinde 24 saat içinde vardiyalı sağlık personeli ve hekim olarak 125 kişinin görev yaptığının altını çizdi. Nazlı, acil servise gelen hastanın durumunun öğrenilmesi için muayene yapılması gerektiğini belirterek, acil hastaların tedavilerinin bu nedenle aksadığını kaydetti.
Vatandaşların duyarlı olmasını beklediklerini aktaran Nazlı, erken saatlerden itibaren dahiliye, göz ve çocuk poliklinikleri ile gerekli tetkiklerin yapıldığı biyokimya, radyoloji birimleri önünde uzun kuyrukların oluştuğunu söyledi. (İzmir/DİHA)