24 Haziran 2007 00:00
Anayasa gitti, sözleşme geldi
Geçen perşembe günü Brükselde başlayan AB Zirvesi, son yılların en çetin ve sıkı pazarlıklara sahne olan zirvelerinden birisi oldu.
Geçen perşembe günü Brükselde başlayan AB Zirvesi, son yılların en çetin ve sıkı pazarlıklara sahne olan zirvelerinden birisi oldu. Zirveye Almanya ile Polonya arasında AB Anayasasındaki karar biçimi olan çifte çoğunluk üzerine yaşanan tartışmalar, damgasını vurdu. Polonya son ana kadar bu prensibin değiştirilmesini ve yerine nüfusa dayalı karekök uygulamasının getirilmesini talep etti. Ancak Polonya Başbakanı Lech Kaczynski, Almanyanın izolasyon tehdidi üzerine geri adım atmak zorunda kaldı.
AB dönem başkanı ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Polonya Başbakanı Lech Kaczynski arasında yapılan baş başa görüşmeden de bir sonuç çıkmayınca İngiltere Başbakanı Tony Blair, Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy arabulucu olarak devreye girmişti.
Polonyanın razı olması üzerine 27 üye ülkenin kabul ettiği uzlaşmaya göre daha önce ilan edilen, ancak Fransa ve Hollandadaki referandumlarda reddedilen AB Anayasasının yerine bu kez AB Sözleşmesi getirilmesi gündeme geldi. Ancak varılan uzlaşma, AB içindeki çatışma ve gerilimi sona erdirmeye yeterli değil, sadece hesaplaşmanın ertelenmesi anlamına geliyor.
Merkelin tehdidi
AB dönem başkanı Almanya Başbakanı Merkel, Polonya Başbakanı Lech Kaczynski ile yaptığı görüşmede, ülke olarak uzlaşmaya yanaşmamaları durumunda ABnin Polonyasız olarak yoluna devam edeceği tehdidinde bulundu. Aynı saatlerde İngiltere de, AB Anayasasında yer alan maddeleri egemenlik haklarını gerekçe göstererek, olduğu gibi kabul edemeyeceğini açıklayınca; zirvede gerilim doruk noktasına çıktı.
Ancak, Merkelin Polonyayı izole etme tehdidi, ilerleyen saatlerde sonuç getirdi ve Kaczynski sözleşmeyi imzalamaya yanaşmak zorunda kaldı. Ülkeler arasında yapılan pazarlıklardan sonra cumartesi günü sabaha karşı saat 4.30 sıralarında, tarafların uzlaşmaya vardığı bir basın açıklamasıyla duyuruldu.
27 üye ülkenin kabul ettiği uzlaşmaya göre daha önce ilan edilen, ancak Fransa ve Hollandadaki referandumlarda reddedilen AB Anayasasının yerine bu kez AB Sözleşmesi getirilecek. AB üyesi ülkelerinin entegrasyonu konusunda AB Anayasasından daha esnek ve geri bir durumda olan sözleşmenin ayrıntılarının belirlenmesi için bir Hükümetler Konferansı gerçekleştirilecek. 2009da yürürlüğe girmesi planlanan sözleşmede ulus devletlerin kendi başına hareket etmesi söz konusu olabilecek.
Herkes memnun!
Üzerinde zar zor uzlaşmaya varılan anlaşma, bütün liderler tarafından başarı olarak nitelendirildi. Zirvede bir uzlaşmanın sağlanmaması, Polonyanın dışarıda bırakılması yönünde bir yaptırım kararı alınmasının, ABnin bölünmesine yol açacağını söyleyen liderler, sağlanan uzlaşmanın bunu engellediğini dile getirdiler. Ancak, varılan uzlaşma AB içindeki çatışma ve gerilimi sona erdirmeye yeterli görünmüyor. Sadece, hesaplaşmanın ertelenmesi anlamına geliyor.
Üzerinde yoğun tartışmalar yapılan karar biçimindeki çifte çoğunluk sisteminin hayata geçirilmesi ise 2014 yılına ertelendi. Bu sisteme göre bir kararın alınabilmesi için üye ülkelerin yüzde 55inin oyu ve nüfusun yüzde 65ine denk gelen bir çoğunluğun sağlanması gerekiyor. Polonya, bu sistemin Almanya ve Fransanın işine geldiğini söyleyerek itiraz ediyor. Sağlanan uzlaşmaya göre ayrıca 2014-2017 yılları arasında uygulanacak özel bir geçiş döneminde, bazı ülkeler alınan kararlara uymak zorunda olmayabilir. Böylece Polonya en azından 10 yıl daha şu anki etkisini sürdürebilecek. Çifte çoğunluk tam olarak hayata geçirildiğinde ise alınan bütün kararlara uymak zorunda kalacak.
İngiltere istediği gibi davranacak
AB Anayasasını imzalamayacağını başından beri açıklayan İngiltere ise birçok konuda istediği gibi davranacak. Almanyanın AB dış politikasının tek elde toplanmasını sağlamak için önerdiği ve diğer ülkeler tarafından da desteklenen AB Dışişleri Bakanlığının kurulması yeni sözleşmede yer almayacak.
Bunun yerine AB Dışişleri Komiserliği kurulacak. İngiltere, özelikle dışpolitika konusunda hazırlanan Temel Haklar Anlaşmasındaki diğer ülkelere göre daha serbest hareket etme hakkını şimdiden aldı.
ABnin diğer ülkeleri ise, İngiltereye verilen bu ayrıcalıklı statüyü protesto etti. Belçika Başbakanı Guy Verhofstadt da, Almanyanın bu yönde yaptığı önerinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Liderler, İngilterenin tutumunu Temel Haklar Anlaşmasının sulandırdığını da ifade ettiler. (Köln/EVRENSEL)
Sözleşmede neler var?
Yücel Özdemir