25 Haziran 2007 00:00

EVRENSEL’den

Türkiye en antidemokratik seçim süreçlerinden birini yaşıyor. İçinden geçilen seçim sürecinin eşitsiz karakterini ele veren önemli göstergelerden birisi, baskılanmış seçim ortamı ile antidemokratik seçim süreci ise, bir diğeri de medyanın seçime giren partiler ve adaylar konusunda takındığı tavır

Paylaş

Türkiye en antidemokratik seçim süreçlerinden birini yaşıyor. İçinden geçilen seçim sürecinin eşitsiz karakterini ele veren önemli göstergelerden birisi, baskılanmış seçim ortamı ile antidemokratik seçim süreci ise, bir diğeri de medyanın seçime giren partiler ve adaylar konusunda takındığı tavır.
TMSF’nin el koyduğu yayın organları büyük oranda AKP’ye çalışırken, diğerleri de AKP ve CHP’ye yayınlarında öncelik veriyorlar. Diğer partiler ve adaylar ise onlardan sonra geliyor. Bağımsız adaylara yaklaşımda da bu kriter kendisini gösteriyor. Genelkurmayın, Hükümet ve Yargının neredeyse ortak bir refleksle dışlayıcı ve baskılayıcı bir tutum takındıkları Kürt adaylar ya görülmüyorlar ya da “sakıncalı” haberlerle, “soruşturucu” yaklaşımlarla gündeme getiriliyorlar. Liberal ve beyaz Türk bir yaklaşımın bu konuda kendisini çeşitli biçimlerde hissettirdiğini söyleyebiliriz. Yani medya organları farklılıklara yaklaşım açısından dışlayıcı bir tutumu ortak bir yayın politikası gibi benimsemiş durumdalar.
Böylesi bir yayıncılığın yanında AKP ve CHP’nin, yapılan kamuoyu yoklamalarında başı çektiğini gösteren haberler sunulması ise medyanın kendi konumu açısından ironik bir durumun ifadesi sayılmalı. Yani medya aslında her günkü yayınıyla yeniden ürettiği bir gerçeği bir de “bağımsız kamuoyu araştırmalarının sonuçları” olarak önümüze koyuyor.
Medyanın bu yaklaşımı başka gündemler konusunda da kendisini benzer tarzda da gösteriyor. Örneğin geçtiğimiz hafta sıkça tartışılan ve Genelkurmay’ın İnternet sitesinde yaptığı açıklama ile katıldığı Washington’daki düşünce kuruluşu Hudson Enstitüsü’nde gündeme getirildiği öne sürülen Türkiye ile ilgili senaryolara dair haberin ele alınış biçiminde, Türkiye medyası AKP ve Genelkurmay arasında bölündü. Bir kısmı toplantıda bulunan Türk askeri yetkililerin neden sessiz kaldıklarını sorarken, bir kısmı da, bu olayın Genelkurmay’ı yıpratmak için kullanıldığını öne süren bir yayıncılık yaptı.
Haberin kaynağı olan Amerikalılar üzerinde durulmadı. “Eğer Türkiye kendi topraklarında yaşanan Kürt sorununa kendisi demokratik bir çözüm bulmayı başarsaydı, şimdi böylesi düşünce kuruluşlarının malzemesi de olmazdı” denilmedi.
Türkiye’de devletin tepesindeki didişmenin bir tarafını destekleyen bir yayıncılık yapan, seçimlere de bu biçimde yaklaşan ve gözü başka hiçbir şeyi görmeyen medya organları, “Hudson senaryosunu”da aynı sürecin bir enstrümanına dönüştürdü.
Böyle davranan bir medyanın, liberalizme, militarizme, emperyalizme tavır alan partilere, diğerleri kadar alan açması beklenebilir mi?
İyi haftalar...
ÖNCEKİ HABER

Zeytinyağının tarihi bu müzede yaşıyor

SONRAKİ HABER

Bağımsız adaylar konuşuyor17

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...