25 Haziran 2007 00:00

MEDYADA GEÇEN HAFTA

Evsiz barksız kaldığı halde gazetecilik yapmaya, gerçeğin peşinden koşmaya çabalayan gazeteciler varsa, onların asıl sorunu "cemaatleri" değil, iktidarın kendisidir. Bırakın cemaat muhabbetini, iktidarla uyumlu olmaya çaba göstererek gazetecilik yapılmaz, yapılamıyor işte

Paylaş

Ertuğrul Özkök öyle diyor. Tam cümlesi şu: "Türkiye'de gazetecilik yapmak çok zorlaştı."
Bunu demesinin nedeni, geçen haftanın çok tartışılan haberlerinden "Karanlık senaryo" haberi. Malum, Amerika'da bir enstitüde Türkiye'nin suikastlerde, terör eylemleriyle nasıl karıştırılacağı konuşulurken orada Türkiye'den de iki generalin bulunduğu iddia edilmişti. Haberi yapan, Yasemin Çongar, Genelkurmay tarafından sert bir dille yalanlanmıştı. Özkök, bunun gazetecileri ikiye böldüğünü yazıyor: "Hükümete yakın gazetelere ve "liberal" denilen yazarlara göre, "Yasemin Çongar neredeyse bir demokrasi kahramanı". "Ulusalcı" medya ve AKP karşıtı yazarlara göre ise neredeyse bir "hain". Çongar bunlardan hangisi?"
Sonra da tutuyor, bir hatırlatma yapıyor. Nokta'nın başını yakan bir haber vardı, hatırlarsınız. TSK'nın gazetecileri "TSK'dan yana olanlar" ve "TSK'dan yana olmayanlar" diye listeler halinde fişlediği ortaya çıkarılmıştı. O listeleri yeniden aynen yayınladı Özkök. Kendi ismi "yanlılar" listesinin başında tabii, söylemeye gerek yok. Çongar'ın adı da aynı listede, "karşıtlar" tarafında değil.
Bunları gösterdikten sonra Özkök, sitemde bulunmaya devam ediyor. Şöyle ilginç bir cümle var yazdıkları arasında: "Vicdanınız, adalet duygunuz var ve kendinizi yakın bulduğunuz çevrelerin yanlışlarına da itiraz eder, karşınızdakilerin yaptığı iyi şeyleri takdir etmeye kalkarsanız, dokuz köyden kovulur, evsiz barksız kalırsınız."
Acıklı bir durum değil mi? Belki kendisini de katıyordur "evsiz barksız" kalanlar arasına. Alt tarafı memleketin en büyük medya holdinginin başındaki adam. Ev bark sayılmaz herhalde.
Türkiye'de gazetecilik hakikaten zor, özellikle de bu "kendi bulunduğu çevreye itiraz" muhabbetleri ayyuka çıktığı için. Çünkü gerçeklerin bu derece çarpıtılması, ters yüz edilmesi, çoktan mide bulandırmaya başladı.
Yazar bey bir alıntı yapıyor, Nokta dergisinin haberinden. Acaba o alıntı yaptığı derginin başına gelenlerden habersiz midir? Orduyu kızdıracak bir habere imza attığı için baskına uğradığı, türlü baskılar gördüğünü, sonunda patronun pes edip kapattığını ne çabuk unutmuş? Onun nedeni de mi "cemaat"ti acaba?
Zorluklar yaşayan, örneğin yargılanan, hapis yatan gazetecileri düşünelim. Onlar hükümetlerle ve iktidar odaklarıyla ters düştükleri için suçlanıyorlar, kendi çevreleriyle falan değil. Milyarlarca liralık tazminat davalarını açma konusunda da, Başbakan liderliği hiçbir cemaate kaptırmıyor aslına bakarsanız. Sendikalaşmaya çalışan gazetecilerin de işi zor. Onların derdi de patronlarına yaranamamak. İşten atılıyor, tehdit ediliyor, baskı görüyorlar.
Evsiz barksız kaldığı halde gazetecilik yapmaya, gerçeğin peşinden koşmaya çabalayan gazeteciler varsa, onların asıl sorunu "cemaatleri" değil, iktidarın kendisidir. Bırakın cemaat muhabbetini, iktidarla uyumlu olmaya çaba göstererek gazetecilik yapılmaz, yapılamıyor işte. Ama işi gerçeklerle olan biri için bu iktidarla uyumlu kalmak da gerçekten zor iştir. Kimbilir, Ertuğrul Özkök'ün "zor" dediği budur belki de...
Hoş geldin sendika!
Türkiye basını son 10-15 yılda tarihinin en sefil dönemini yaşıyor. Bu, mesleğin önde gelen isimlerinin hemen hepsi tarafından ortak kabul edilen bir gerçek. Çok neden sayılabilir elbette, başta tekellerin medyayı ele geçirip, hatta "medya" dediğimiz şeyi ortaya çıkarıp, dükkanı plazalara taşıması geliyor.
Bu sürecin bir parçası da sendikanın medyadan kovulması olmuştu. '90'ların başında birçok gazeteci, maaş zammı gibi küçük "rüşvetler" karşılığında sendikadan birer birer ayrılmıştı. Sonunda, gayet sendikalı ve örgütlü bir sektör olan basın sektörü de hemen hemen tamamen sendikasız kalmıştı. Kısa sürede görüldü ki, patronun sendikadan ayrılmak için verdiği rüşvetler, örgütsüzlüğün zararlarının yanında hiçbir şey değilmiş. Ama iş işten geçmişti.
Aradan geçen zamanda birkaç girişim oldu, ama büyüyemeden engellendi. Sonunda, geçen hafta itibariyle Sabah gazetesinde sendika çoğunluğu aldığı ve toplu sözleşme için başvuruyu yaptı. Atv'de de bir süre önce sendika kurulmuştu. Darısı diğer basın organlarının başına.
Basında sendikanın şöyle bir önemi var: Elbette başta medya emekçileri çalışma koşullarının iyileşmesini bekliyor. Bunun yanı sıra, halkın haber alma hakkı bakımından da sendikanın önemli yararları olacaktır. Birçok gazetecinin, istemediği haberler yapmak zorunda kaldığını, yaptığı birçok haberin girmediğini biliyoruz. Çünkü gazete yönetimleri öyle istiyordu ve gazetecilerin de ne yazık ki pek sesi çıkmıyordu. İşte basın emekçilerinin örgütlü olması, yönetimin baskılarını daha da zorlaştıracak. Çünkü artık, emir-komuta zinciri kırılıyor.
"Önemli karar" alamadığımız için özür dileriz!
Hürriyet internet sitesinin porno konusundaki "zeytinyağı" taktiği gerçekten çok başarılı!
Geçen hafta içinde Hürriyet'in sitesinde bir haber yayınlandı. Başlık şöyleydi: "www.hurriyet.com.tr'den çok önemli bir karar".
Haberi okuyanlar gördüler ki, karar, erotik, hatta pornografik içerikli fotoğraf galerilerinin kaldırılmasıydı. Ama bunu duyururken Hürriyet, sürekli kendisiyle övünmüştü. Hem de bir yerde değil, hemen her cümlede... Nasıl basına öncülük yaptıklarından, kadın teşhirine alet olmayacaklarından, halkın nasıl da kendileriyle gurur duyduğundan bahsede bahsede bir hal oldular.
Gerçekten başarılı bir yüzsüzlük örneği. Duyan da sanki gazetelerin internet sitelerine çıplak fotoğraf koyarak ucuz tiraj peşine düşmenin başkasının işi olduğunu sanır. Öyle bir suçlayıcı hava var ki Hürriyet'in açıklamasında, insan okurken kendini kötü hissediyor. "Hakikaten, ben nasıl da kadın teşhirine alet oldum" diye dövünesi geliyor.
Öyle ya, sanki bu galerileri sitemize biz koyduk! Koymazsan da böyle "önemli kararlar" alamıyorsun tabii. Her koşulda suçluyuz, sayın okur. Özür dileriz.
Çağdaş Günerbüyük
ÖNCEKİ HABER

Foto galeriler filtreye takılmış!

SONRAKİ HABER

YAŞAMA KÜLTÜRÜ

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...