27 Haziran 2007 00:00

UZUN MESAFE

Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi gündem olarak küresel ısınma kaygısını ve genel seçimleri yendi. Bir anlamda gündelik hayat gelecek kaygısına galip.

Paylaş

Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi gündem olarak küresel ısınma kaygısını ve genel seçimleri yendi. Bir anlamda gündelik hayat gelecek kaygısına galip.
Pazartesi günü Sağlık bakanlığı üst düzey yetkilisi TV ekranından sıcağa dair sağlık önerilerini sıralarken terini elleriyle silecek kadar bunalmıştı. Birden sağlığı neden yönetemediklerini bir kez daha kavradım. Oysa devletin deneyimli kurumlarının açıklamalarını nedenleri başka da olsa ısının düştüğü gece yarısına kaydırdığını hatta e-yazıyı tercih ettiklerini biliyoruz. Evet sağlığı da yönetemiyorlar. Tersi olsaydı erken seçim kararının olabilirliğinin Yüksek Seçim Kurulu'na havale edildiği süreçte Sağlık Bakanından toplum sağlığı açısından zamanlamanın uygun olmadığı uyarısını duymuş olurduk. Bu aynı zamanda bakanlık bürokrasisinden de uyarı gelmemesi boyutuyla bakanlıklarda bilimsel özerkliğin yitirildiği anlamına da geliyor.
Bilimin ve aklın tutulduğu bir ortamda her barışsevere biraz daha ihtiyaç duyuyorken Orhan Doğan'ın bir etkinlikte konuşma anında Kalp Krizi geçirdiğini ve yoğun bakıma alındığını haberleştirdi ajanslar. "Türkiye Barışını Arıyor" konferansının hazırlık sürecinde bir yaşam tutkunu olarak barışa ne kadar da inanıyordu oysa! Orhan Doğan Bağımsız Milletvekili adaylığı ve diğer kişisel öyküsünün ötesinde seçim sürecinin sağlığa olumsuz etkilerinin hepimiz adına bir mağduru. O aynı zamanda şimdiki haliyle doğuda acil kalp hastası olmanın anlatıcısı.
Koruyucu sağlık hizmetlerini dışlayan, uygulamak istediği sağlık politikalarıyla sağlığı kar için kurgulanmış bir alana dönüştüren bir bakanlıktan seçim zamanlamasının tıbben yanlışlığına dair bir cümle duymamış olmak hiç de şaşırtıcı değildi. Daha geçen ay ülke genelinde sahte hastalık epidemisi yaratan ve mayıs ayının en sık görülen hastalıklarının yol açıcısı olarak tarihe geçen ÖSYM öncesi öğrenci raporlarını gerekçe göstererek okulların tatil edilmesini gündeme taşıyamayan bir Sağlık Bakanlığından ne beklenir ki dediğinizi ise duyar gibi oluyorum.
Yazımın son cümlesini ise sevgili Orhan Doğan'a ayırmak istedim, yapamadım. Umarım gazeteyi okurken hep birlikte "geçmiş olsun" da buluşabiliriz! Umarım onun son sözleri olan "barışı" onunla birlikte yakalayabiliriz.
...
Yitirilmiş bacaklar, öncesi ve öneriler
Bacağını yitirmiş, koltuk değneğine mahkum kılınmış olanların sayısı çevremizde her geçen gün artıyor. Her ne kadar yaşam alanlarımız giderek bedensel özürlüleri daha da yok saysa da aksine istatistiklerdeki artış ülkemiz adına yüz kızartıcı boyutta. Nedenler arasında trafik kazası ve mayınlar kadar sık bir neden şeker hastalığına bağlı bacak amputasyonları. Yani neredeyse tümü önlenebilir nedenler. İster istemez önleyemeyen sonrasında nasıl rehabilite edebilir ki sorusu geliyor akla peşi sıra.
Ben şimdilik sizlerle nedenler arasından el ve ayaklarda his kusuruyla gidebilen şeker hastalığını paylaşacağım. Diyabette el ve ayaklar ağrı, ısı gibi uyaranlara karşı hissizleşebiliyor. Öyle ki hasta ayağına batan bir iğneyi veya üşüdüğü için sobaya yakın tuttuğu ayak tabanlarının ciddi şekilde yandığını fark etmeyebiliyor. İşte bu nedenle ayak bakımı ve koruyucu önlemler bazen yaşamsal önem taşır. Koruyucu önerilere gelince:
  • "Ev içinde dahi çıplak ayakla yürümemek, terlik giymek
  • Sahilde sıcak kumlara şifa niyetine de olsa çıplak ayakla basmamak
  • Ayaklarda üşüme hissi için sıcak tuğla, soba, ısıtıcı gibi yöntemlerden uzak durmak, çorap giymek (yanık hissedilmeyebilir), yine benzer nedenlerle elektrikli battaniye kullanmamak
  • Yıkanırken sıcak sudan kaçınmak; gelişmiş his kusuru banyo suyunun ısısı hakkında yanıltıcı olabileceğinden bir yakınınız ya da su termometresinden yararlanmak
  • Ayakkabı tabanlarının her kullanımdan önce yabancı madde ve yüzey düzensizlikleri konusunda kontrol edilmesi
    -Çorapsız ayakkabı asla giymemek,
  • Pamuklu veya yünlü çorap giymek; yamalı, dikişli ve sıkı çoraplardan uzak durmak,çorap bağı kullanmamak
  • Dar veya tersine bol, sivri burunlu ve yüksek topuklu ayakkabılardan ve parmak aralı sandaletlerden uzak durmak; rahat ve ayağa uyumlu, deri olanları tercih etmek
  • Koşullar uygunsa gün içinde çift ayakkabı kullanmak; ayakların şiştiği öğlen saatlerinde ayakkabı değiştirmek.
  • Yeni ayakkabıları alışma döneminde kısa süreli kullanmak; sıcak ve nemli bir ortam zararlı olacağından lastik botlardan uzak durmak
  • Ayakkabı almadan önce bir kağıda ayağın sınırlarını çizerek bu kalıba uygun ayakkabı almak, alışveriş için öğle vaktini yeğlemek
  • Ayakları her gün mantar, yara, kabarcık, nasır ve kesikler yönünden kontrol etmek, ayak tabanlarını daha rahat görebilmek için gereğinde ayna kullanmak
  • Ayakları her gün yıkamak, parmak aralarını özenle kurulamak
  • Ayakları günde bir kez beş-on dakika ılık suda beklettikten sonra sabunla yıkamak; yıkama sonrası çok terleme oluyorsa pudra, kuru ciltlerde ise aksine nemlendirici kremler kullanmak (parmak araları hariç)
  • Nasırları önlemek adına yumuşak tabanlık kullanmak; gelişen nasırlar için kimyasal ajan, yakı, nasır ilacı ve flasterlerden komşu sağlam dokuya zarar verebileceklerinden uzak durmak; tedavi için kremle yumuşattıktan sonra banyoda ponza taşı veya topuk törpüsü kullanmak
  • Ayak tırnaklarını derin ve kavisli değil düz kesmek, törpülemek ve bu işlemi banyo sonrası yapmak"
    İşin özü bacaksız yaşamdan uzak durmak bedenle barışık olma yanı sıra barışı savunmaktan, yani emekten geçiyor. Barış sadece mayınsız bir dünya boyutuyla değil aynı zamanda bütçeden sağlığa daha fazla pay ayrılması, yeni istihdam alanları ve yoksulluktan biraz daha uzaklaşabilmek olarak da algılanmalı. Yoksa yaptığımız öneriler GSS'da olduğu gibi sağlığı ödeve indirgemek anlamına gelir. Bir anlamda yoksula yeşil kart dağıtmanın sağlık hakkı açısından koşulların eşitlenmesi anlamına gelmediğini de görüyoruz yukarıdaki önerilerle. Yamalı veya burnu dikişli çorabı, lastik ayakkabıyı kim giyer ya da çift deri ayakkabıya sahip olmak kimin haddine sorularına verilecek yanıt bunun kanıtı. Yani yeşil kart diyabetik ayağa bağlı gelişebilecek uzuv kayıplarını önleyemiyor, sadece kangren olmuş bacağınızın ücretsiz kesilmesini sağlıyor. O da şimdilik.
    Dr. Zeki Gül
  • ÖNCEKİ HABER

    Bergamalı çiftçi AKP’ye tepkili

    SONRAKİ HABER

    Yolculuğunuz zehir olmasın

    Sefer Selvi Karikatürleri
    Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa