28 Haziran 2007 00:00

Hekim hastanın fotokopisini mi çeksin?

AKP Hükümeti, 15 Haziran’da yürürlüğe giren Maliye Bakanlığı tebliği ile sevk zincirini ortadan kaldırdı.

Paylaş

AKP Hükümeti, 15 Haziran’da yürürlüğe giren Maliye Bakanlığı tebliği ile sevk zincirini ortadan kaldırdı. Medyada “sağlıkta reform” şeklinde anlatılan ve AKP tarafından propaganda malzemesi olarak kullanılan bu düzenleme, özellikle üniversite hastanelerine yapılan başvurularda artış görülmesine neden oldu.
Ayaktan tedavilerde, hangi tahlillere ve tıbbi yöntemlere ihtiyaç duyulursa duyulsun hasta başına 15 ile 55 YTL arasında değişen vaka başı fiyat uygulanması ve hasta başına ayrılan zamanın azalması ile birlikte, “Hekim tanı koymak için hastanın fotokopisini mi çeksin” sorusunu gündeme getiriyor.
Ankara Tabip Odası Başkanı Uzman Dr. Önder Okay gazetemize yaptığı değerlendirmede “Sevk zincirini ortadan kaldırmak deli saçmasıdır” dedi. Tebliğ ile birinci basamakta çözülebilecek sağlık sorunlarının gereksiz yere ikinci ve üçüncü basamağa taşındığını belirten Okay, “Bir yandan medya, bir yandan da AKP, vatandaşları üçüncü basamağa yönlendiriyor. Üniversite hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastanelerini adres gösteriyor. Özellikle üniversite hastanelerine yapılan başvurular arttı” diye konuştu. Hastane kapılarındaki yığılmanın daha da artacağını kaydeden Okay, vaka başı ödeme sistemine geçilmesiyle birlikte yaşanan sorunları şöyle anlattı:
“Sosyal Güvenlik Kurumu, tebliğine göre ayaktan tedavilerde üçüncü basamak hastanelerine başvuran vaka başına, hastanelere 55 YTL ödüyor. Üniversite ya da eğitim araştırma hastanelerindeki hekimlere, ‘Hastanın ihtiyacı ne olursa olsun 55 YTL ile yetin’ deniyor. Birçok hastalıkta bu sınır ile doğru tanı koymak mümkün değil.”
Hastaya buzdolabı muamelesi
ATO Başkanı Okay, tebliğ ile bir uzman hekimin günde 50 hastaya kadar hasta kabul etmesinin mümkün kılındığına dikkat çekti. Hasta sayısındaki artışla hekimlerin hastaya ayırabileceği zamanın da 7-8 dakika ile sınırlanacağını kaydeden Okay, bu sürenin en az 14 dakika olması gerektiğini vurguladı. Tüm vatandaşların sevk zinciri içinde, ihtiyaç duyduğu takdirde, istediği sağlık kurumuna gidebilmesi gerektiğini belirten Okay, ancak başı ağrıyanın üniversite hastanesine gidebildiği bir sistemin sağlıklı olmadığını belirtti. Okay, daha ağır ve tedavisi zor hastalara bakması gereken uzman hekimlerin asıl görevini yerine getiremez hale geleceğini ifade etti. Hastane kapılarına aşırı hasta yığılması, zaman ve para sınırı nedeniyle hem hasta hem de hekimlerin haklarının gasp edildiğini kaydeden Okay, “Hastalara buzdolabı muamelesi yapmaktır. ‘Bu buzdolabının arızası pahalı, bunu atıp, yenisini alalım’ diyebilirsiniz bunu insanlar için söyleyemezsiniz” dedi.
Nörologun kapısında...
Okay, “Örneğin bir nörologun kapısının önünde 50 hasta var. Bu hastaların çoğu da tebliğ nedeniyle sağlık ocağı ya da bir kamu hastanesine gitmek yerine üniversite hastanesine geliyor. İçlerinde sağlık ocaklarında kolaylıkla tedavi edilebilecek hastalar da var, beyin tümörü olanlar da. Ancak hekimden 7-8 dakika ve 55 YTL’lik sınır içinde bu hastalar için doğru tanı ve tedavi yöntemini belirlemesi isteniyor. Hekim hastaların çoğunu tanımadığı, uzmanlaşmış bir bakışa sahip olduğu ve zaman sınırı nedeniyle yanlış yapmamak için daha ileri tetkik yöntemlerine yönelmek zorunda kalıyor. Ama bir yandan da para sınırı var. Yani hem ihtiyaç olmadığı halde birçok hasta için gereksiz yere tahlil yapılıyor, hem de daha fazla ve ileri tahlil uygulanması gereken hastalar bu hizmetten yararlanamıyor. Bu durumda ne hekim gerektiği gibi asıl hizmet vermesi gerekenlere hizmet verebilir, ne de hastalar doğru düzgün hizmet alabilir. En önemlisi de bu kuyruktaki beyin tümörü olan hastalardan biri atlanabilir. Bunun bedeli hekim için de hasta için de ağır olur” diye konuştu.
(Ankara/EVRENSEL)
Onur Bakır
ÖNCEKİ HABER

Sağlığı piyasalaştırma çabaları sürüyor

SONRAKİ HABER

AVRUPA GERÇEĞİ

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...