30 Haziran 2007 00:00

Sermayenin iyi çocukları ve biz

Hepimizin bildiği gibi ülkemizde geçmiş dönemlere göre daha bir sancılı bir seçim dönemi yaşıyoruz. Tersanelerde ve mahallemizde kime sorsak herkesin kafasında bir karışıklık, herkeste bir şaşkınlık var.

Paylaş

Hepimizin bildiği gibi ülkemizde geçmiş dönemlere göre daha bir sancılı bir seçim dönemi yaşıyoruz. Tersanelerde ve mahallemizde kime sorsak herkesin kafasında bir karışıklık, herkeste bir şaşkınlık var. Tarımdan sanayiye eğitimden sağlığa, özelleştirmelerden asgari ücrete kadar hemen her konuda IMF programlarını harfiyen yerine getiren, inançlı işçi ve emekçilerin oylarıyla iktidara geldikten sonra Irak işgaline lojistik destek sağlayan, ABD donanmasına göz yuman, işçi ve emekçi düşmanı AKP Hükümeti şimdi de 70 milyon insanın, biz işçilerin gözünün içine bakarak oy istiyor.
Çalıştığımız tersanelerde iş cinayetlerinde ölen arkadaşlarımızın cenazelerine AKP ilçe başkanı ya da yöneticileri bile katılmazken yine bizlerin inşa ettiği grostonluk yük gemilerinin denize indirme törenlerinde Tayyip Erdoğan ve devlet bakanları, tersane patronlarının örgütü olan GİSBİR’in çağrısı ile istinasız özenle katılım sağlamaktadır. Katıldıkları törenlerde gemi inşa sektörünün her geçen gün daha da büyüdüğü ve ülke ekonomisine büyük katkı sağladığını anlata anlata bitiremezler ama her nedense bu büyümeden tersane işçilerinin hiç pay alamamasını kimse söylemez. Çalışma koşullarının ağır oluşu, sigortalarımızın tam yatırılmaması, taşeron firmaların ve götürücülerin parayı alıp kaçması ve beş parasız ortada kalan tersane işçilerinin durumu AKP Hükümeti’nin ilgi alanına girmiyor. Çünkü Tayyip Erdoğan ve partisi memleketi pazarlamakla meşgul şu sıralar. IMF programlarının koşulsuz yerine getirmek için canla başla çalışan biz emekçilerin yararına hiçbir yasa çıkarmayan ama sıra IMF yasalarına, polise sınırsız yetki vermeye, Kürt sorununda demokratik halkçı çözüm yerine terörle mücadele gibi antidemokratik yasaları çıkarmaya gelince TBMM de halk düşmanı politikaları uygulamak için mesai yapmıştır. Geçmiş hükümetlere rahmet okutan AKP Hükümeti biz emekçilerden ezilen halk yığınlarından oy istiyor.
Tabii tüm bunlar yaşanırken öte yanda olmayan laikliği savunan sözde laikçi olup, özde ise yalanı, inkarı ve aymazlığı meslek edinmiş milliyetçilikte sınır tanımayın, halkçıyım deyip yedinci oku IMF’cilik olan yıllardır Alevileri hazır oy deposu olarak gören ama diyanetin bir devlet kurumu olduğunu camilerin devlet dairesi imamların ise devlet memuru olduğunu görmezden gelen fikir fukarası sözde laikçi Deniz Baykal generallerin ve ordunun partisi CHP güya AKP Hükümeti’ne alternatif olarak irtica-laiklik kampanyası üzerinden biz işçilerden oy istiyor ve hatta iktidar olmak istiyor. Kendisini dindar, milliyetçi, sosyal demokrat, ulusal solcu gibi sıfatlarla tanımlayan AKP’den CHP’ye MHP den DP’ye ANAP’tan İP’e kadar bütün bu partilerin birbirlerinden hiçbir farkı yoktur. Hepsi tek bir partidir. Hepsi sermayeyi temsil ediyorlar. Yani bunların hiçbiri bizim derdimize derman olmadı ve olamazlar da. Öyleyse ne yapmalı sorusunu kendimize soralım. Yapılması gereken biz işçi ve emekçilerin siyasete müdahil olması, olayları seyreden değil ülkeyi yönetme özlemiyle tüm bu ikiyüzlü çapulcu siyasete ve onların temsilcilerini tarihe gömmek ve bunun için mücadele etmektir. Birbirlerinden farkı olduğunu iddia eden AKP-CHP seçim barajını kaldırmamakla birlikte, işçi ve emekçilerin taleplerini dile getireceklerini ve bu taleplerin hayata geçmesi için mücadele edecek olan demokrat aydın, yurtsever sosyalistlerin bağımsız olarak Meclis’e girmesini engellemek için hemen birleşebiliyorlar. Biz işçi ve emekçilere düşen görev seçimlerde DTP-EMEP- SDP gibi emekten barıştan demokrasiden yana partilerin ortak adaylarını desteklemek ve bu desteği artırmak için üretim alanlarında ve mahallemizde planlı bir çalışma sürdürmektir. Bu faaliyetleri 22 Temmuz’dan sonra da sürdürmeliyiz aksi takdirde Meclis’te yükselen ses güçlü olmaz. Geçmiş dönemlerdeki tecrübeler göz önünde bulundurularak, IMF programlarına, ırkçılığa ve şovenizme, antidemokratik yasalara karşı kalıcı birliktelik ve kalıcı bir demokrasi cephesi yaratmalıyız.
Tuzla tersane işçisi Önder Çağlar (İSTANBUL)
ÖNCEKİ HABER

Bağımsız adaylar konuşuyor - 23

SONRAKİ HABER

Gelecek güzel günlere inanıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...