1 Temmuz 2007 01:00
70 yaşında 43 derece sıcak altında
DİĞER HABERLER
Hasan Demir 70 yaşında. Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesiyle resmi kurumların tatil edilmesinin bile gündeme geldiği geçtiğimiz hafta, kimse sokağa çıkmaya cesaret edemezken açık havada, yakıcı güneşin altında çalışan işçilerden biriydi. Uzmanlar, gazete ve televizyonlardan sık sık özellikle yaşlı ve çocukların belli saatler arasında evden çıkmaması gerektiği uyarılarını yaparken 70 yaşındaki Demir, yakıcı güneşin altında 9 saat çapa yapmayı, çiçek dikmeyi sürdürdü.
Yıllarca Erzurumda Türkiye Kömür İşletmelerinde maden işçiliği yapan Hasan Demir, 1983te emekli olduktan sonra çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlayabilmek için İzmire göçmüş. Uzunca bir süre İzmirde iş arayan Demir, sürekli günlük işlerde çalışmış. Bugünlerde İzmirin Basmane Meydanında bulunan, üzerinde Akdenizin incisi İzmir yazan meşhur yerkürenin etrafındaki yeşil alanın çevre düzenlemesinde çalışıyor.
Sıcaktan kavruluyoruz
Saatler 11.40ı, termometre ise 44 dereceyi gösteriyor. İzmirin sıcağından teni kapkara olmuş, ter içinde kalmış işçiler, 20 dakika sonra verecekleri 45 dakikalık molada dinlenmenin ve gölgede oturmanın hayaliyle çapa yapıyorlar. Saat 12.00 olduğunda taşerona bağlı çalışan bütün işçiler, kendinlerini bir ağacın gölgesine atıveriyorlar. Sonra ikili-üçlü gruplar halinde, çimenlere serdikleri gazete kağıtlarının üzerine, evden getirdikleri yemekleri diziyorlar. Verilen bu moladan yararlanarak biz de Demirle sohbetimize başlıyoruz.
Kan ter içinde kalmış olan Demir, akşamdan buzluğa koyduğu yarım litrelik buzlu sudan içerek serinlemeye çalışırken, bir yandan da 70 yaşında çalışmak zorunda kalmasına isyan ediyor. İzmirde yaz mevsiminin zaten çok sıcak yaşandığını anımsatan Demir, Çok zorlanıyoruz. Canımız çıkıyor. Sıcaktan kavruluyoruz diyor. Bucaya bağlı Gediz Mahallesinde oturan Demir, 08.00de başlayan mesaisine yetişmek için saat 06.00da kalkıyor. Yazın gelmesiyle, özellikle saat 09.00dan sonra çalışmanın dayanılmaz hale geldiğini aktaran Demir, sözü onu çalışmak zorunda bırakan hayat şartlarına getiriyor. Ben burada bütün gün 4 paket sigara parasına çalışıyorum. Aldığım para 20 YTL. Oturduğum ev benim olmasaydı daha kötü durumda olurdum. Allaha şükür evimiz var. Televizyonlarda bağırıyorlar şu ucuz, bu ucuz diye. Hep yalan söylüyorlar. Neyin ucuz olduğunu bize bir göstersinler!
Çalışmasam nasıl yaşarım?
Emekliye verilen yüzde 5lik zammı da eleştiren Demir, siyasilere ve şu günlerde kapılarını çalarak oy isteyecek sermaye partilerine de kızgın.
70 yaşında 45 derecenin altında çapa sallıyoruz. Kimse gelip bizim halimizi soruyor mu? Benim yaşıtlarım artık çalışmıyor. Emekliye yüzde 5 zam veriyorlar. Ben çalışmadan bu parayla nasıl yaşarım diye soran Demir, her gün 20 YTL için dokuz saat çapa salladığını ifade ederek şunları söylüyor: Sonra bekle ki müteahhit belediyeden para alacak, sonra da bize dağıtacak. Ne zaman alacağı, bize ne zaman dağıtacağı hiç belli değil. Şu an cebimde sigara param bile yok. Yemeğimizi de evden getiriyoruz. Yolun ortasındayız. Yemeğimizi burada yiyoruz. Geçenler bize bakıyor. Halimize acıyor.
Yıllardır CHPye oy veren, ancak Baykaldan da umudunu kesen Demir en çok, sürekli ekonominin düzeldiği ve ülke insanın refahının arttığı propagandasını yapan Başbakan Tayyip Erdoğanın, gelip hallerini görmesini istiyor: Ülke iyiye gidiyor diyorlar. Neyin iyiye gittiğini bize göstersinler. Biz de yıllardır Baykalın peşine takılmışız. Onun da hiçbir şey yapacağı yok.
aşırı sıcakların olumsuz etkilerinden korunmak için alınması gereken bireysel ve kamusal önlemler
Aşırı sıcakların sağlığımızı olumsuz etkilememesi için bazı bireysel ve kamusal önlemlerin alınması gerekmektedir.
Bilindiği üzere sıcakların aşırı yükselmesi sonucu, geçtiğimiz yıl Avrupa ülkelerinde binlerce insan yaşamını kaybetmiş, pek çok insan hastalanmıştı. Sıcakların artması ile meydana gelebilecek sağlık sorunları ve bunlar ile ilgili öneriler şu şekilde özetlenebilir:
Devlete düşen görevler
Hava sıcaklıklarının yükselmesi ile birlikte bazı kamusal önlemlerin de alınması gerekmektedir.
Bugün yaşadığımız iklim değişikliklerinin temel nedeni, bilindiği gibi küresel ısınmadır. Üretim süreçlerinin sonucunda atmosfere salınan karbon ve metan gazlarının sera yapıcı etkisi küresel ısınmaya yol açıyor. Buna bağlı olarak ortalama sıcaklıklar yükseliyor. Bu nedenle uzun vadede sanayiden kaynaklanan çevre kirliliğinin önlenmesi, çevrenin rehabilitasyonu için hem ulusal düzeyde hem de küresel olarak acil önlemler alınmalıdır. ABD, en büyük ekonomi olarak atmosfere salınan sera etkisi yapıcı gazların yüzde 25inden sorumlu iken, küresel ısınmanın önüne geçmek üzere Birleşmiş Milletlerce oluşturulan ve 169 ülkenin imzalamış olduğu Kyoto Protokolüne imza atmış değil.
Ülkemiz açısından bakıldığında ise dünyada 19. büyük ekonomi ve 13. karbon gazı üreten ülke konumundayız. Buna rağmen ulusal menfaatlerimiz vurgulanarak anlaşmaya şu ana dek imza konulmaması ve gerekli düzenlemelerin yapılmaması, tüm insanlığın geleceği söz konusu iken anlaşılabilir bir sorumsuzluk örneği değildir.
Dünyada giderek artan endüstriyel üretim, ne yazık ki insan için değildir; insanların refahını sağlamamaktadır. Az sayıda insanın mutluluğu için yapılan üretim, insan sağlığını olduğu gibi doğayı da kendi çıkarı için kullanmaktadır. Bilinçli çaba ile çevrenin kirlenmesinin önüne geçilemediği sürece bu tür sıcaklık artışları, iklim değişiklikleri, bazı canlı türlerinin yok olması, buzulların erimesi gibi gerçekten hepimizin geleceğini karartan felaketlerle karşılaşmak zorunda kalacağız. Bunun için kapitalizm gibi kâr güdüsü ile hareket eden bir üretim biçimi değil toplumsal faydayı gözeten, insanı merkeze koyan yeni bir üretim ve paylaşım modeline ihtiyacımız var.
Sağlıklı günler dileriz. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
Ozan Sürücü
Evrensel'i Takip Et