01 Temmuz 2007 00:00

Bağımsız adaylar konuşuyor - 24

Kırıklar F Tipi Cezaevi’nde bulunan İzmir 2. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Mehmet Muhdi Aslan gazetemize mektup yazarak seçim sürecini değerlendirdi. Aslan, seçilecek bağımsız milletvekillerinin Türkiye’deki tüm vatandaşların barış içinde yaşamaları için çalışacaklarını yazdı.

Paylaş

×Seçimler siyasi partiler için; her 4 ya da 5 yılda bir ülkedeki mevcut partiler içinde hangi partinin veya partilerin ülkeye hizmet edeceği, ülkeyi yöneteceği bir yarış olması gerekirken maalesef günümüzde bunun tam tersi bir anlayış hakimdir. Yıllarca bu ülkede politika yapanlar, yaptığı politikaların temelini, sınıf, aile ve yakın çevreleri üzerine inşa etmiş ve sadece o çevrenin çıkarlarını gözetmişlerdir. 22 Temmuz seçimlerinde de bu partiler kendi çevrelerinin çıkarlarını en başa koyarak, onların çıkarlarını nasıl daha fazla geliştireceklerini hesaplayarak, seçim çalışmalarını başlatmışlardır. Kendi çevrelerinin çıkarlarını tüm toplumun çıkarıymış gibi kitlelere ve halka sunuyorlar.
İktidarda olanlar, iktidarın ellerinden gitmemesi için sanki bunca yıldır kendileri iktidarda değillermiş gibi, sanki bunca yıldır kendileri ülkeyi yönetmiyorlarmış gibi kitleleri saf yerine koyarak kendilerince yeni yeni vaatlerde bulunuyorlar.
Yine geçmişte iktidar olanlar, iktidarlara ortak olanlar da aynı şekilde sanki bu ülkenin insanlarınca hiç tanınmıyorlarmış gibi, sanki ülkenin bu durumda olmasında bir payları yokmuş gibi vaatlerde bulunuyorlar.
Özellikle Kürt sorununun çözümü konusunda adeta birbirleriyle yarışırcasına -istisnalar hariç- bir bütün olarak medyada vaatlerde bulunuyorlar. Siyasi parti genel başkanlarından parti kurmaylarına, onlardan tutun siyasi partiler adına milletvekili adayı olanlara kadar, hatta araştırmacı yazar ve bu konuların uzmanıyım diyenlere varana kadar hepsi bir ağızdan; yıllardır hep denenmiş konuşulmuş ve maalesef pratik olarak ülke açısından hiçbir fayda getirmeyen, ülkeyi daha da zora sokan, bilhassa ülke üzerinde oynanan oyunları bilinçli ya da bilinçsiz farkında olmadan, birkaç yüz oy fazla alalım, bir milletvekili fazla çıkaralım, ya da barajı aşalım diye pragmatik bir mantıkla pragmatik bir siyaset yapmaktadırlar.
Konuyla ilgili bir siyasi parti genel başkanı çözüme yönelik keskin bir şey mi söylemiş bir diğeri sanki kendini o yöntemle halka daha iyi kabul ettirecekmiş gibi, daha keskin daha korkutucu şeyler söylüyor.
Yine diğer önemli bir konu bağımsızlar, özellikle de DTP adına bağımsız olarak Meclis’e gireceklerle ilgili yaşanan tartışmalardaki telaş ve korku bütün kesimleri sarmış durumda.
Onlardaki bu telaş, DTP’nin bağımsız adaylarla Meclis’e girmesinden sonra Meclis’te gösterecekleri performansla, kardeşleşme politikalarıyla, Meclis’te hiçbir rant peşinde olmayan, sadece ülkenin huzuru barışı ve refahı için çalışacak bir pratik sergileyeceklerindendir. Telaşlarının sebebi, Bin Umut Adaylarının Meclis’te hortumlamalara, istismarlara, kayırmacılığa karşı duracaklarını bildiklerinden ve artık istedikleri gibi hareket edemeyeceklerindendir. DTP’nin o çatı altında, kitlelerin nasıl temsil edilecekleri konusunun bu ülkede örnek olacağını bildiklerinden DTP adına bağımsız olarak aday olanların seçilmemeleri için birbirlerine düşman gibi bakan, birbirlerini hainlikle suçlayan partiler, DTP ve onunla ittifak yapanların anlayışına karşı, aynı partideymişler gibi birlikte hareket ediyorlar.
Evet doğru tespit etmişler DTP ve o anlayışla Meclis’e girecek olanlar, ihalelerle ilgilenmeyecekler, Meclis’e 72 milyonun ihtiyacı olan projelerle girecekler. Bu benim partilimdir, bu benim partilim değildir demeyeceklerdir. 72 milyonu aynı sıcaklıkla kucaklayacaklar. Ülkedeki sorunların çözümü için özellikle anaların, yavukluların akan gözyaşlarını durdurmak için, kendilerini feda edecekler. Türkiye’deki tüm acıları kendi acıları olarak görecekler.
Akan kanların üzerinde politika yapmayacaklar, yapanlara karşı duracaklar. Hakkari ile Edirne, Sinop’la Antalya arasına fark koymayacaklar. Bu ülkede yaşayan her insanı eşit tutacaklar. İnsanlar arasındaki farklılığı bir hoşgörü potasında eritecek, her düşünceyi bir çiçek, bir gül gibi görecekler. Her çiçek, her gül kendi kokusunu verecek, yaratılan gülistanda isteyen istediği kokuyu koklayacak ne ile mutlu oluyorsa onunla mutlu olacak anlayışıyla hareket edecekler, onu kendilerine şiar edecekler.
İşte bağımsızlara karşı bu kadar saldırganlık, “Oylarınızı bağımsızlara vermeyin boşa gider”den tutun, “Bağımsızlar Meclis’te ne yapabilirler, ancak el kaldırıp, el indirebilirler”e kadar olan söylemlerin altında yatan nedenler, yukarıda söylediklerimizden ötürüdür.
Evet doğrudur, el kaldırıp el indireceğiz. Ama kimse unutmasın ki her el kaldırışımız, her oy verişimiz, onurluca olacak, bu ülkede yaşayan halkların yararına olacak, bu ülkede yaşayan 72 milyonunun huzuru, barışı ve refahı için olacak. 72 milyonu kendi ailemiz olarak görerek ona göre davranacağız.
Ve diyoruz ki; gelin herkes 72 milyonu kendi ailesi gibi görsün, onun çıkarlarına göre davransın. Herkes yaratılmak istenen gerginlik ortamından bir faydanın sağlanamayacağının farkına vararak, kabul ederek, hiç olmazsa bundan sonra demokratik yollar tıkatılmasın, kitleler layık oldukları şekilde davransın.
YARIN: Ankara 2. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Sırrı Keleş
ÖNCEKİ HABER

Verimli ovanın aç insanları

SONRAKİ HABER

ÖZGÜRLÜK

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...