01 Temmuz 2007 00:00

Verimli ovanın aç insanları

Turgutlu Ovası, Gediz havzasının verimli toprakları üzerinde yer alır. Bu yüzden ilçenin ekonomisi tarıma ve toprak sanayisine dayanır.

Paylaş

Turgutlu Ovası, Gediz havzasının verimli toprakları üzerinde yer alır. Bu yüzden ilçenin ekonomisi tarıma ve toprak sanayisine dayanır. Akdeniz iklimi ovada çekirdeksiz üzüm, pamuk, tütün, domates, buğday, kiraz, şeftali, erik ve zeytin gibi ürünlerin yetişmesine elverir. Pamuk üretimi genelde Gediz havzasında yapılırken, daha kırsal kesimin ürünü olan tütün AKP Hükümeti’nin uyguladığı tarım politikaları nedeniyle bitme noktasına gelmiştir. Konserve fabrikaları domates, biber ve salatalık ekimini de önemli tarımsal ürünler haline getirmiştir. Yazın, ürünler olgunlaşınca Doğu ve Güneydoğu’dan Turgutlu Ovası’na binlerce tarım işçisi gelir. Çok ağır şartlarda yaşamak ve çalışmak zorunda kalan bu göçmen işçilerin büyük çoğunluğu üç beş ay çalışıp kazandıkları ile bir yıl geçinmek zorundalar. Göçmen işçilerden bir kısmı ise yaptıkları derme çatma naylon çadırları artık evleri haline getirmiş, yaz kış burada kalıyorlar.
‘Evde koltuğumuz olsun, bir de Mardin’e dönmek isterim’
Adını Kürtçe bir bayram adından aldığını söyleyen Ayde Erbil yaz kış çadır evinde kalanlardan birisi. O Türkçe, biz Kürtçe bilmediğimiz için bir tercümanın çevirisi ile anlaşabiliyoruz ancak. Mardin Kızıltepe’den göçüp Turgutlu Ovası’nda çalışmaya gelen Erbil, 12-13 yıldır göçmen işçi olarak geçimlerini sağladıklarını anlatıyor. Son 5-6 yıldır Turgutlu Ovası’na kurdukları naylon çadırlarda yaz kış geçirdiklerini anlatan Erbil, en çok kış mevsiminden şikayet ediyor. Yağmur ve kar yüzünden çadırlarının bulunduğu tarlanın çamur içinde kaldığını anlatan Erbil, kışın iş olmadığı için çalışamadıklarını söylüyor. Erbil, “Şu an salatalık zamanı. Günlük yevmiye 15 YTL. Başka çaremiz olmadığı için, başka şansımız olmadığı için bu şekilde yaşıyoruz” diye konuşuyor. Erbil, seçimlerle ilgili ise “Bizim erkeklerimiz ne tarafı tutarsa biz de o tarafa oy veririz” demekle yetiniyor.
Çadırlarda yaşamın en zor kısmı çocuklara düşüyor belki. Bunlardan birisi olan 8 yaşındaki Gülizar Çiftçi. Oldukça uzak olan okula yaz-kış yürüyerek gidip geliyor. “Derslerim iyi” diyen Gülizar “nelerin olsun isterdin” sorumuza verdiği yanıt küçük dünyasının sınırlarını gösteriyor: “Güzel bir evim olsun isterdim. Evde koltuk olabilir, çalışma masası olabilir. Mardin’e dönmek isterim...”
‘Ne evimiz ne yurdumuz var’
32 yaşındaki Feride Erbil, 7 kişilik ailenin annesi durumunda. Bol miktarda ve bedava bulunduğundan hemen her iki çadırdan birisinin akşam yemeği olan yaprak sarması yaparken konuştuğumuz Feride Erbil, yaşamak zorunda oldukları çadırın kapı niyetine kullandıkları perdesini açarak içerisini gösteriyor. Erbil, “Tarlalara gidip çalışıyoruz. Yevmiye kurtarmıyor, ortak oluyoruz ondan da bir şey kazanamıyoruz. Öyle sürünüyoruz. Mahsül iyi olduğu zaman 2-3 milyon kazanıyoruz. Yarısı patronun yarısı bizim. Ama elimizde bir şey kalmıyor” diyor. İşe gittiklerinde çocuklara kaynanasının baktığını anlatan Erbil, memleketleri Mardin’e çok uzun zamandır gitmediklerini söylüyor. “Ne evimiz var ne yurdumuz var” diye iç geçiren Erbil, en çok yağmur yağdığında çadırın içine su dolmasından ve çocukların hastalanmasından yakınıyor. Feride Erbil de seçimlerle ilgili sorumuza “Seçimlere biz hiç karışmıyoruz. Adamlar biliyor onu. Onlar ne derlerse biz onu yapacağız” diye kestirmeden yanıt veriyor.
Bu koşullarda yaşamaya mecbur olduklarını, başka çarelerinin bulunmadığını söyleyen tarım işçisi Ahmet Er ise emeklerinin karşılığını alamadıklarını dile getiriyor. Mardin’den baskılardan bunalarak geldiklerini anlatan Er, köylerinin yakıldığını kaydetti.
Şimdi erkek yevmiyesi 20 kadın 15 YTL’ye çalıştıklarını kaydeden Er, ortalık biraz yatışsa hemen Mardin’e dönmeyi düşündüklerini dile getiriyor.
Kafiye Kaya ise Turgutlu Ovası’nın yerlilerinden. Göçmen işçiler gibi halinden bir hayli şikayetçi olan Kaya, Ziraat Bankası’na olan borcunu bir türlü bitiremediği için icralık olduğunu vurguluyor. “Mahsulümüz o senenin borcunu kapatmıyor” diyen Kaya, “Beş tane çocuk okutuyoruz. Sata sata 40 dönüm yerimiz kaldı bunu da satsak aç kalacağız. Şimdi malım icralık. 5 sene evvelki faturalarımız var. O zamandan bu yana malımızın değeri düşerken, gübre, mazot bunların hepsi arttı. Rençper olarak şaşırdık kaldık. Bu hükümetten şikayetçiyiz” diyor.
‘Çürüyüp gidiyoruz burada’
Çiğdem Meral isimli genç kız da 7 kişi barındıkları çadırın koşullarının kötülüğünü anlatarak, “Banyo yok bir şey yok. Çocuklar hasta hep, şu toza baksana. Mahvoluyor insan burada, çürüyüp gidiyor. Zengin bir ailem olmasını, daha güzel bir yaşantım olmasını isterdim” diye acılarını ve özlemlerini anlatıyor. Meral, seçimlerde herkes ne istiyorsa kendisinin de onu istediğini belirterek politikacılara, “Bizim durumumuza da baksınlar artık. Böyle olmuyor, geçinilmiyor” diye sesleniyor.
Cevher Özdemir, Turgutlu İşçi Dayanışma Derneği Başkanı. Derneklerinin 4. senesine girdiğini ve şu an 300’ün üzerinde üyelerinin olduğunu söyleyen Özdemir, şunları anlatıyor, “Amacımız günü birlik çalışan, sosyal haklarına sahip olmayan işçilerin haklarını aramaktı. Bundan bir iki ay önce imza kampanyası başlattık. 2 bin 500 imza topladık. Turgutlu Kaymakamı’na götürdük. Asgari ücretin altında çalışıldığı için arabalarda tarlalara giderken kazaların çok sıkça yaşanması, mesai saatlerinin düzensizliği gibi sorunlarımızı anlatan duyuruları kahvelere astık. Bunları dayıbaşılar uygulamadı.”
İşçi 20 YTL alıyorsa dayıbaşıların bunun 2 YTL’sini kestiklerini belirten Özdemir, “Biz buna razı değiliz. Emekçiler bize destek versin, güç versin. Mücadelemizi birlikte yapalım. Turgutlu Ovası’nda 10 binin üzerinde tarım işinde çalışan insan var” diye konuştu. (Turgutlu/EVRENSEL)
Özer Akdemir
ÖNCEKİ HABER

Hükümet desteklemiyor

SONRAKİ HABER

Bağımsız adaylar konuşuyor - 24

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...