09 Temmuz 2007 00:00

MHP’nin idam sırrı

MHP, 22 Temmuz seçimleri öncesi AKP’yi “idam” üstünden sıkıştırarak oy toplamaya çalışırken, arşivler MHP’nin idam konusunda hiç de parlak olmayan bir sicile sahip olduğunu ortaya koyuyor

Paylaş

MHP, 22 Temmuz seçimleri öncesi AKP’yi “idam” üstünden sıkıştırarak oy toplamaya çalışırken, arşivler MHP’nin idam konusunda hiç de parlak olmayan bir sicile sahip olduğunu ortaya koyuyor. Partinin en ağır toplarından biri olan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul 3. Bölge 2. Sıra Milletvekili Adayı Atila Kaya, bundan 27 yıl önce, siyasal görüş farklılığı nedeniyle müteahhit Mithat Koçulu’yu, ülkücü bir arkadaşı ile birlikte bıçaklayarak öldürmüş ve bu olay sonucunda idamla yargılanmış. Hakkında verilen idam cezası temyiz edilen ve müebbet hapse dönüştürülen Kaya, cezaevinden 1991 affı ile çıkmış. Kaya’nın adı, ondan sonra da ‘vatanseverlik’ adına kolay savunulamayacak olaylarla basına yansımış.
Henüz genç bir siyasetçi sayılabilecek olan Kaya’nın, bu kadar yıllık yaşamına sığdırdığı cinayetli, darbe girişimli geçmişinden bazı kareler şöyle:
Kaya, sol görüşlü müteahhidi katletmişti
Devlet Bahçeli dönemiyle birlikte MHP, “sokak değil iktidar partisi” görüşünü benimsediğini sıkça ileri sürse de partinin en ağır topları arasında sicili hiç de parlak olmayan isimler, ön sıralardan milletvekili adayı durumunda. Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Atila Kaya, bu açıdan her partinin kolaylıkla milletvekili listesine koymaya cesaret edemeyeceği bir isim. Bugün MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı olan Kaya, 19 Haziran 1980 tarihinde Erzurum’da, ülkücü arkadaşı Mustafa Yenişeker ile birlikte, sol görüşlü müteahhit Mithat Koçulu’yu bıçaklayarak öldürmüş. Kaya’nın Koçulu cinayetindeki rolü, “öldürme olayına karışmış” gibi genel ve yuvarlık bir ifadeyle geçiştirilemeyecek kadar da net. Çünkü Kaya ve arkadaşı Mustafa Yenişeker, birlikte işledikleri bu cinayetten ötürü idamla yargılanmış, suçlu bulunmuş ve mahkum olmuşlar. Kaya ve arkadaşı, önce idam cezası almış, ancak cezaları daha sonra müebbet hapse çevrilmiş.
Gerekçeli karar
Erzurum’da bulunan Erzurum-Ağrı-Kars-Artvin İlleri Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No’lu Askeri Mahkemesi’nin 24 Haziran 1985 tarihli gerekçeli kararında, Atila Kaya ve Mustafa Yenişeker’in, “siyasi görüş ayrılığı nedeniyle” Mithat Koçulu’yu öldürmekten idam cezasına mahkum oldukları, ardından bunun müebbet hapis cezasına çevrildiği şu ifadelerle belirtiliyor: “Sıkıyönetim Askeri Savcılığı’nın 2.2.1982 gün ve 11.1.1983 günlü iddianamelerinde, sanıklar Atila Kaya ve Mustafa Yenişeker’in, 19.6.1980 tarihinde Kars’ta ikamet etmekte olan, ancak Erzurum’da işlerini takip için gelen müteahhit Mithat Koçulu’yu uzun bir süre takip ederek Yapı İşleri Genel Müdürlüğü binasından çıktığında önce üzerini arayıp sonra birlikte bıçaklayarak öldürdükleri, böylece taammüden adam öldürmek suçunu işledikleri iddia olunarak T.C.K’nun 450/4 maddesi uyarınca cezalandırılmaları talebi ile açılan her iki dava, olayda irtibat yönünden birleştirilmiş, yapılan yargılama sonucunda 4.7.1983 günü her iki sanığın T.C.K’nun 450/4,59’uncu maddeleri uyarınca müebbet ağır hapis cezası ile mahkumiyetlerine karar verilmiş, kararın müdahil davacı tarafından temyizi üzerine As. Yargıtay 2. Dairesi’nin 14.12.1983 tarihinde sanıkların sabıkalarının bulunduğu, bu nedenle T.C.K’nun 59’uncu maddesinin uygulanması ile ilgili gerekçe yerinde görülmediğinden bozulmasına karar verilmiş, bozma kararına uyulmuş mahkememizce 7.2.1984 tarihinde yapılan yargılamada her iki sanığın T.C.K’nun 450/4 maddesi uyarınca idam cezası ile mahkumiyetlerine karar verilmiş, res’en temyize tabi olan hüküm, sanık vekilleri tarafından da temyiz edilmesi üzerine As. Yargıtay 2. Dairesi’nce 26.9.1984 tarihinde T.C.K 59’uncu maddesinin uygulanması gerekirken suhul ile karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği belirtilerek bozulmuş, Mahkememizce As. Yargıtay 2. Dairesi’nin bozma kararına uyulmayarak direnilmiş, Askeri Yargıtay Daireler Kurulu 21.3.1985 gün ve 1985/66 karar sayılı hüküm ile, her iki sanık hakkında T.C.K’nun 59’uncu maddesinin uygulanmamış olması nedeniyle hüküm bozulmasına karar verilmiş, As. Yargıtay Daireler Kurulu’nun kararına karşı uyma zorunluluğu bulunduğundan uyularak hüküm tesis edilmiştir.”
Gerekçeli kararın ‘Netice ve Hüküm’ başlıklı bölümünde ise şu ifadeler yer alıyor: “Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; sanıklar Atila Kaya ve Mustafa Yenişeker’in 19.6.1980 tarihinde, siyasi görüş ayrılığı nedeniyle öldürmeye karar verdikleri maktül Mithat Koçulu’yu olay günü öğlen saatlerinden itibaren başlayarak akşam üzerine kadar sürekli olarak izledikleri, kararlarını gerçekleştirmek için en uygun gördükleri yer ve zamanda maktülü bıçaklayarak öldürdükleri, böylece her iki sanığın taammüden adam öldürmek suçunu işledikleri, toplanan delillere ve edinilen vicdani kanaata nazaran sabit olmakla her iki sanığın eylemlerine uyan T.C.K’nun 450/4 maddesi uyarınca idam cezası ile mahkumiyetlerine, her iki sanık hakkında tertip edilen idam cezası T.C.K’nun 59/1 maddesi uygulanarak yerine müebbet ağır hapis cezası ile mahkumiyetlerine...”
Atila Kaya’nın Urfi Çetinkaya ile ilişkisi
Atila Kaya, daha sonra 1991 yılında çıkarılan 3713 sayılı Af Yasası ile birlikte cezaevinden çıktı. Ülkücü hareketin ‘başbuğ’ olarak kabul ettiği MHP’nin Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in prenslerinden biri olarak kabul edilen Kaya, cezaevinden çıktıktan sonra da boş durmamış.
23 Ağustos 2000 tarihli Hürriyet gazetesinde “Savcıya Nataşalı alem ayarlanmış” başlığı ile yayımlanan haberde, dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’a sunulan ‘Matador Operasyonu’ raporunda, operasyonda yakalanan uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı çetesi lideri Urfi Çetinkaya’nın adamlarının cezaevinden çıkmak için savcıya Nataşalı alem düzenledikleri bilgisi yer alıyordu. Haberde, uyuşturucu kaçakçısı Urfi Çetinkaya’nın ilişki halinde olduğu kişilerden biri olarak Atila Kaya’nın da ismi geçiyordu.
Ülkü Ocakları başkanına pahalı hediyeler
Hürriyet’in haberine göre, İstanbul’da 80 kilo eroinle yakalanan şebeke elemanlarından Ersin Zorluer ile Ülkü Ocakları Genel Başkanı Atila Kaya arasında iş ilişkisi bulunduğu ve her iki kişinin birbirlerine ‘‘Ortak’’ diye hitap ettikleri belirlenmişti. Tantan’a sunulan raporda, “Ülkü Ocakları Genel Başkanı Atila Kaya, siyasi görüşü farklı olmasına rağmen uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı organizasyonunun ikinci adamı Cemal Nayır’la irtibatlıdır. Başkan Atila Kaya’nın Cemal Nayır’dan pahalı hediyeler kabul ettiği, bazı işlerde hedef şahıslara yardımcı olduğu tespit edilmiştir” denildi. (İstanbul/EVRENSEL)
Türkeş’in emriyle Azerbaycan’da faaliyet
Atila Kaya’nın adını, Azerbaycan’da gerçekleştirilen Türkiye kaynaklı darbe girişimlerinde de görüyoruz. Hem de kilit rolde. Kaya, Alparslan Türkeş’in talimatıyla beraberindeki bir ekiple Azerbaycan’a gidiyor. Azerbaycan’da Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’e karşı gerçekleştirilen başarısız darbe girişiminin ardından Türkiye’ye yerleşen Tovuz eski Emniyet Müdürü emekli Yarbay Novruz Hasan Bozalganlı, ‘Şah-Mat: Bir Yarbayın Kaleminden Azerbaycan Gerçeği’ adlı kitabında darbeyle ilgili ilginç anekdotlara yer veriyor. Aliyev’e karşı darbe girişiminde bulunan Azerbaycan Özel Birlikler (OMON) Komutanı Ruşen Cevadov hakkında bilgi veren Bozalganlı, Türkiye’den gelen ülkücülerin kurdukları eğitim kamplarında yetiştirilen timlerin Ermenistan içlerinde gerçekleştirdikleri operasyonları anlatıyor.
Darbeden 1 yıl kadar önce Bakü’de, Türkiye’den gelen İrfan Özcan, Mustafa Yenişeker ve Ülkü Ocakları Genel Başkanı Atila Kaya ile tanıştıklarını anlatan Bozalganlı, “Atila ile biraz dolaştıktan sonra Gence’ye doğru yola çıktık. Onun kökeni de Genceli olduğu için maksadım ona Gence’yi göstermekti. Atila, Alparslan Türkeş’in talimatıyla Azerbaycan’a geldiğini, Karabağ savaşı için Azerbaycanlı ve Türk dünyasının çeşitli bölgelerinden gelecek gençleri savaşa eğitmek maksadıyla burada olduklarını söyledi. Konuşmamız esnasında onun iki üç aydır Azerbaycan’da olduğunu anladık. Hatta Elçibey’le görüşerek maksatlarını anlatmış ve onayını almıştı. Yalnız bu geçen süre zarfında uygun bir eğitim alanı bulunamamış. Mustafa Yenişeker de ‘Biz buraya dinlenmeye değil savaşmaya geldik’ diyerek Türkiye’ye dönmüş, onlar ise biraz daha beklemeyi kararlaştırmışlardı. Hemen arabayı ters yöne çevirdik. Atila ‘Nereye gidiyoruz’ dediğinde, ‘İstediğiniz eğitim alanına, uygun bir yere’ diyerek onu Tovuz’un kırk kilometre dışında dağların arasında, ormanlık arazinin içindeki Sovyetler döneminden kalma ‘izcilik’ kampına getirdim. Atila arabadan inerek dağlara, ormana ve binaya bakarak, ‘Ağabey burası ideal bir eğitim alanı’ dedi.”
Bozalganlı, Tovuz’daki kampın kuruluşunu şöyle anlatıyor: “Atila Kaya Bakü’ye döndü ve birkaç gün sonra İrfan Bey’le beraber geldiler. İrfan da bu kampı çok beğenmişti. Kamp, Azerbaycan-Ermenistan sınırına çok yakın bir yerdeydi. Yani yürüyerek savaşın olduğu yere ulaşmak mümkündü. İrfan ve Atila, Başbuğ’a bilgi vermek, bu kampa gençleri davet etmek için yeniden Bakü’ye döndüler. Birkaç gün içinde kampın elektrik ve doğal gaz hattını, mutfağını, yatak odalarını ve başka işlerini tamamladım. Daha sonra İrfan ve Atila, beraberindeki arkadaşlarla Tovuz’a geldiler. Yaklaşık 25 kişiydiler. Sekizi Azerbaycan Halk Cephesi üyeleri, geri kalanlarsa Türkiye’den gelmişlerdi. ”
Ancak, amaçlanan plan gerçekleşmedi ve 16 Kasım 2003 tarihinde TGRT şu haberi duyurdu: “‘Azerbaycan’da yapılan seçimleri izlemek için gözlemci olarak Bakü’ye giden Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve MHP MYK Üyesi Atila Kaya ve eski başkanlardan MHP MYK Üyesi Suat Başaran, Azeri polisi ve askerleri tarafından dövülerek yaralandı.’”
Diğer televizyon kanalları ise daha sonraki bültenlerinde Atila Kaya’nın gözaltına alınmış olduğunu duyurdular.
Fatih Polat
ÖNCEKİ HABER

İslamabad’da yüksek gerilim

SONRAKİ HABER

Operasyonlar kültür-sanatı da vurdu!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...