12 Temmuz 2007 00:00
İpli, dış düşmanlı bir genel seçim
22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde partiler İzmirde ağır toplarını öne sürdü. 2002 seçimlerinde yüzde 29 oranında oy alarak 16 milletvekili çıkaran CHP, İzmir 1. Bölgede Uğur Mumcunun eşi Güldal Mumcuyu birinci sıradan aday ...
22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde partiler İzmirde ağır toplarını öne sürdü. 2002 seçimlerinde yüzde 29 oranında oy alarak 16 milletvekili çıkaran CHP, İzmir 1. Bölgede Uğur Mumcunun eşi Güldal Mumcuyu birinci sıradan aday göstererek ithal bir adayı tercih etti. Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği Eski Başkanı M. Ali Susam da CHPnin milletvekili adayları arasında. Susam, Halkapınardaki Tekel Alkollü İçkiler Fabrikasını alan Mey İçkinin ortaklarından. Daha sonra Mey İçki Amerikalılara satıldı ve fabrika kapatılarak işçileri sokağa atıldı. CHP, İzmirde Belediye yönetimlerindeki etkisini de elinden geldiğince kullanıyor. Belediye hizmetlerinin açılışlarını Baykal yapıyor.
İzmirde geçen seçimlerde ikinci parti olan Genç Partinin Genel Başkanı Cem Uzan, yüksek oy potansiyeline güvenerek İzmir 1. Bölgeden aday oldu. Uzan, verdiği ilanlarda İzmir başbakan çıkaracak sloganını kullanırken GPliler, özellikle kırsal bölgelerde, mazot tankeri ile sembolik olarak halka 1 YTLden mazot dağıtıyor. GPnin adayları eş, dost ve şirket çalışanlarından oluşuyor.
Geçen seçimlerde GPden daha az oy alan AKP, 8 milletvekili çıkardı İzmirden. AKP listelerinde öğretim üyeleri dikkat çekiyor.
MHPde Alevi aday
2002 seçimlerinde İzmirde yüzde 7.80 oranında oy alan MHP, geçtiğimiz günlerde satılan İzmir Limanını ihale aşamasına getiren eski Ulaştırma Bakanı Oktay Vural ve sanayi ve ticaret bakanlığı yapmış olan Ahmet Kenan Tanrıkulunu aday gösterdi. Alevilerden de oy isteyen MHP Cem TV ortaklarından Ebuzer Özgür Çakmakı aday gösterdi.
DPnin adayları Eski Milletvekili İzmirli Işılay Saygın ve iki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Burhan Özfatura.
Ortak bağımsızlar şanslı
İzmirde DTP, EMEP ve SDPnin ortak adayı olan ve çok sayıda aydının ve demokratik kitle örgütünün desteğini alan EMEP eski Genel Başkanı A. Levent Tüzel ve DTP eski İl Başkanı M. Muhdi Aslan da milletvekilliği için şanslı görülen adaylardan. Bin Umutun İzmir adaylarının özellikle yoksul Kürt emekçi ve işçi semtlerinden, ayrıca tarım işçilerinden yüksek oy alması bekleniyor.
Milletvekili Aday profilleri böyle olan İzmirde, Ege Üniversitesi Uluslararası İlişiler Bölümü Anabilim Dalı Başkanı olan ve siyaset bilimi alanında çalışmaları bulunan Doç. Dr. Tanju Tosunla partilerin çalışmaları ve seçmen davranışı üzerine görüştük.
Cumhuriyet mitinglerinin seçimlere etkisi var mıdır, varsa ne yöndedir sizce?
Cumhuriyet mitinglerine katılım, sadece katılma ile sınırlı ve değiştirme ile ilgili bir talep yok. Bunun için konjonktürel bir hareket olmuştur. En fazla CHP-DSP birlikteliğini getirdi denebilir. Birlikteliğin sosyolojik anlamda bir arka planı olmadığı için oyların ciddi anlamda artması söz konusu değil. Değişim talebine yanıt veremediği için partiler bir temsil krizi yaşıyor. Bu temsil krizinin reçetesi partilerin bir araya gelmesinden ibaret değil. Bir değişim projesi olması gerekiyor. Mitinglere katılanlar bu mitinglere destek veren siyasi partilere yönelmeyecek diye düşünüyorum. CHP, 1930larda kendisine yapıştırılan devletçi, statükocu siyasal etiket üzerinden politika yapmaya devam ediyor. Bu etikete yönelik toplumsal destek giderek azalıyor. Bu seçimde GPden çekilen sınırlı bir kitleden oy alacak. İzmirde herhalde yüzde 20-25 arasında olur alacağı oy oranı.
Her dönem başka partiye oy veren seçmen kitlesi bulunuyor. Böyle bir davranış biçiminin altında yatan nedir sizce?
1999 seçimleri ile 2002 seçimlerinin sonuçlarını karşılaştırdığımızda yüz seçmenin 54ünün parti değiştirdiğini görüyoruz. Bu, büyük ölçüde siyasi partilerin toplumla organik bağ kuramadığını gösteriyor. Toplumsal taleplere uygun politikalar ve projeler üretemiyorlar. Dolayısıyla seçmen de siyasi partilerin bu kadar birbirini tekrar ettiği bir ortamda kolaylıkla, Bu kez de bu partiyi deneyelim diyor. İdeolojinin partiler için ciddi anlamda bir referans olmaktan çıkmış durumda olması, seçmene salt kendi öznel çıkarları için bir siyasi partiye yönelme yolunu açıyor. 1980 öncesinde yürütülen dava siyaseti yerine tamamen bireyci bir siyaseti egemen hale getiriyor.
Bu seçimlerde yapılan propagandalara baktığımızda özellikle idam üzerinden, sınır ötesi operasyon üzerinden bir kampanya yürütülüyor. Barzani ve Talabaninin seçim malzemesi yapıldığını görüyoruz...
Herhalde 1980den sonra ilk kez 22 Temmuz seçimlerinde seçmenin oy verme davranışında ve parti tercihinde dış politika meseleleri bu kadar belirleyici olacak. Bir tarafta ABD, AB karşıtlığı; bir tarafta Kuzey Irak, Talabani, Barzani karşıtlığı, dış düşman algısı. Genelde dış politika meseleleri seçmenin oy verme davranışında arka planda kalıyor. Bu seçimde milliyetçilikle harmanlanarak topluma sunulduğunda böyle bir tabloya yol açacak gibi görünüyor. CHP, MHP ve GPde propaganda bunun üzerinden yapılıyor.
GPnin geçen yılki oy oranını yakalaması mümkün mü?
2002de GPnin sosyal temelinde ikili bir yapı olduğu görülüyor. 1960 ve sonrasında gelen göçmenlerden yüksek oy aldı. Uzanın göçmen bir aileden gelmesi nedeni ile kendilerini özdeşleştirme durumu var. İkinci olarak milliyetçilik vurgusu öne çıkıyor. Dışarıda doğup içeriye gelip milliyetçi olanlar GPye, hep içeride olanlar ise MHPye yöneliyor. Bir de 3 Kasımda toplumun en dibinde kalan, çok sık yer değiştiren, herhangi bir tabakada tutunamayan lümpen kesimin bu partiyle bağ kurduğunu görüyoruz. İzmirde GPnin en yüksek oy aldığı mahalle sıralamalarında Ege ve Hilal Mahallesinin olduğunu görüyoruz. Buralarda Romanlar yaşıyor. Hesapsız, kitapsız vaatleri bunda etkili olmuştur. Alan çalışmalarımızdan edindiğimiz izlenime göre İzmirde GP, 3 Kasımdaki yüzde 17lik oy oranını bu seçimde 10lara doğru geriye taşıyacak. Türkiye genelinde de düşecek.
Peki MHPnin durumu?
Kamuoyu araştırmalarının sonuçları MHPnin barajı aşacağını ve oy oranının yüzde 12-15 arasında seyredeceğini gösteriyor. MHP 1999da yüzde 20 oy almış, 2002de yüzde 9a düşmüştü. Buradan 15lere doğru bir çıkış yaşıyor. 1999da ne yükselttiyse MHPyi, 22 Temmuzda aynı etken yine belirleyici olacak. Güneydoğuda yaşanan sorunları toplum önünde öç alma duygusu ile çözeceğini vaat etmesi, böyle bir çözüme evet diyen kitleler nezdinde prim yaptı ve bu da sandığa yansıyacak muhtemelen.
AKPnin 4.5 yıllık iktidarının seçimlere yansıması nasıl olacak?
AKP 4.5 yıllık iktidarında, dayandığı tabanın türban gibi temel taleplerini bile karşılamamış olmasına rağmen seçmen ekonomik olarak geçmişle karşılaştırarak, Bundan daha iyisini mi yapacaklar diyerek kendine göre rasyonalize ediyor. Bunun yanında ciddi anlamda ekonomik gerekçelerle AKPden kopan bir seçmen gurubu var. Özellikle, Marmaradan başlayarak ağırlıklı olarak İç Anadoluda, Doğuda yerleşik olan bir kırsal kesim var. Bunun içinde küçük üreticilerin süreç içinde AKPden uzaklaşmaya başladığını görüyoruz. Ama kırsal kesimin genel anlamda seçmen sayısı içindeki oranı düşük olduğu için aleyhine bir sonuçla karşılaşmayacak AKP.
Kararsız sayısı yüksek
Karasızlar yüzde 10-15 dolayında. Partilerin birbirine benzemesi nedeni ile oy ver çıkar elde et gibi ilişkiler de etkili olacak. Tansiyonun yüksek olduğu İzmir gibi bir şehirde bu kadar yüksek olmaması gerekir. Bu kesim muhtemelen, ya çıkar siyasetine teslim olacak ya da oy kullanmayacak.
Zenginler CHPye yoksullar AKPye
Doç. Dr. Tanju Tosun ve Doç. Dr. Gülgün Tosun tarafından hazırlanan, İzmir Seçim Coğrafyası isimli çalışma, İzmir seçmeninin parti tercihini mahalle bazında inceliyor. 3 Kasımı mahalle bazında bitirdiklerini belirten Tosun, 22 Temmuz sonuçlarını da aldıktan sonra her iki seçimi ekonomik, sınıfsal, kültürel ve siyasal temelde mikro düzeyde partilerin toplumsal tabanlarında ayrışma olup olmadığını irdeleyeceklerini belirtti. Çalışmada Maliye Bakanlığının yayınladığı gayrimenkullerin metrekare birim fiyatı esas alınıyor. 3 Kasım seçimlerinde hem ekonomik hem de kültürel anlamda net bir ayrışma görülüyor. Mavişehir, Bostanlı, Atakent gibi metrekare birim fiyatının yüksek olduğu kıyı bölgelerinde CHPnin aldığı oy yüzde 63. Konakta da en yüksek bedele sahip olan Kültür Mahallesinde CHPnin oranı yüzde 50. En yoksul mahallelerde ise AKP oyları bu oranlarda çıkıyor.
Emine Uyar