12 Temmuz 2007 00:00

ÖZGÜRLÜKLER

Gilles Deleuz, bilim ve felsefeden söz ederken bilimin fonksiyonla ilgisini, felsefenin de kavramlarla ilgisini kurar. Deleuz’a göre, bilimin nesnesi fonksiyonlardır.

Paylaş

Gilles Deleuz, bilim ve felsefeden söz ederken bilimin fonksiyonla ilgisini, felsefenin de kavramlarla ilgisini kurar. Deleuz’a göre, bilimin nesnesi fonksiyonlardır. Bir bilim olarak siyaset, genel olarak bilimlerle ilgili değerlendirmelerin dışında değil.
Yaşadığımız ortamlarda, çeşitli durumlarda, pratikte, siyasetin nasıl güç ilişkisi anlamında kavrandığı ve uygulandığına tanıklık edebiliyoruz.
Güç ilişkisi, bir şeyi olduran ya da yön değiştiren ilişki olarak da karşımıza çıkabilmektedir.
Bazen bir tutum alış fonksiyondur.
İnsanlık 2500-3000 yıl öncesinin edebiyatçılarını, bilim ve sanat insanlarının ürettiklerini okur, yararlanır, izler.
Pratik siyaset, bir bilim olarak siyaset gibi fonksiyonlarla meşgul.
Bir siyasi parti içinde, bir dernekte de fonksiyon ya da güç ilişkisine göre tutum alışlar, yön vermeler olabilmekte.
Doğru, yerinde kararlar, her zaman çoğunluğu oluşturanlar tarafından mı alınır? Ya da tarihin o anında, karar verici pozisyonda olmak, eyleminizin ve kararınızın doğruluğunu, yerindeliğini, meşruluğunu mu gösterir? Siyaset, fonksiyonla meşgulken ve fonksiyonlar siyasetin araçlarıyken, hiç mi hata yapılmaz?
Başkalarını bilmem. Ne düşünüldü de karar verici konumda olan siyasiler, bir irade beyanında bulundular, onu da bilemem. Konu bakımından ilgiliyim. Konuya ilişkin açıklamaların beni ikna ettiğini söyleyemem. Bizzat durumun kendisinden büyük rahatsızlık duymaktayım.
Tarihe ve kendi vicdanıma karşı not düşmem lazım.
Baskın Oran, benim gözümde alanının bir numarasıdır. Bir numara oluşu uzmanlık alanından gelir. Hangi alanın bir numarasıdır? En nedametli alanın. Azınlık haklarının. Kültürel haklar alanının. Benim için insan hakları alanı, bilgiye dayalı olarak kavranması gereken bir alandır. Ajitatif söylemin değil bilimin, aklın egemenliğinin hakim kılınması gereken bir alandır. Baskın Hoca, bilimsel bilgiyi ve aklı, birikimini, Türkiye toplumuna, ezilen ve sömürülenlerin hizmetine sunmayı yeğlemiştir.
Genel ve büyük fotoğraftaki yeri bellidir. Onun herhangi birimizin partisinden, örgütünden olması gerekmiyor. Şart da değil.
Felsefi düşünce, düşünce gücünü öne çıkarır. Kelimeler ve kavramlardır ilgisi.
Siyasetse, arkadaki kitle desteğini sorar, arar; askeri düşünce ‘kaç tümeni var’ diye düşünür. Felsefi açıdan bakıldığında müthiş güçlü kişi var karşımızda. Kitle desteği açısından vicdanlara güvenmek gerektiği ve bunun için çalışmak gerektiğini, bunu da siyaset kurumunun yapması gerektiğini söylemek gerekir. Askeri terminoloji kullananlara da tümen değil ‘ordusunun’ bulunduğunu o denli güçlü olduğunu söylerim. Analitik düşünmek lazım. Siyaset kurumu bir değerlendirme hatası sonucu Baskın Hoca’yla ilgili olarak çelişkili tutum almış ve onu, objektif olarak, seçilmesi için gerekli destekten yoksun bırakmış olabilir. Fikrimce bu yalnızca istenmeyen bir akıl tutulması olmuştur. Geçicidir. Çünkü genelde ‘Bin Umut Adayları’ düşüncesi ve pratiğini olumlu, doğru ve yerinde olarak değerlendirmekteyim. Karar vericilerin de durum nedeniyle rahatsız olduklarını düşünüyorum.
Bir çözüm vardır, olmalı, bulunmalı…
Ve bu çözümü siyaset kurumu bulabilir.
Fonksiyonlar siyasetin alanına girer.
Hüsnü Öndül
ÖNCEKİ HABER

Yurtoğlu’nda Bin Umut şöleni

SONRAKİ HABER

Bahçeli’den Erdoğan’a, “en büyük terörist” suçlaması

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...