13 Temmuz 2007 00:00

Bir dokun bin ah işit

Yine bir seçim çalışması. İşten gelen arkadaşlarla saat 19.30-20.00 gibi 3. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Sebahat Tuncel’in seçim bürosunda toplanıyoruz. Derken sayımız artıyor ve hemen gruplarımızı oluşturuyoruz.

Paylaş

Yine bir seçim çalışması. İşten gelen arkadaşlarla saat 19.30-20.00 gibi 3. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Sebahat Tuncel’in seçim bürosunda toplanıyoruz. Derken sayımız artıyor ve hemen gruplarımızı oluşturuyoruz. Üç arkadaşım ve ben aday tanıtım broşürlerini alarak hemen seçim bürosunun karşısındaki sokağa yöneliyoruz. Önce bir ürkeklik oluyor, sokaktan geçen insanlara broşür verirken acaba evlere girsek mi, saat geç mi oldu gibilerinden kendi aramızda konuşurken bir arkadaşımız hemen bir apartmana yöneldi. Biz de peşinden gittik. Zili çaldık, bir bayan çıktı ve hemen broşürü uzatıp anlatmaya başlıyoruz. Karşımızdaki önce ürkek davranıyor, biz konuştukça o da açılıyor ve başlıyor anlatmaya. Bu seçimlerde kararsız olduğunu ve oy verilecek partinin olmadığını söylüyor. Biz daha bir cesaretlenerek anlatmaya devam ediyoruz. Tokattan yeni geldiklerini, burada yaşamanın çok zor olduğunu, eşinin bekçi olarak 14 saat sigortasız olarak 500 YTL’ye çalıştığını söyledi. Biz ne yapalım, kim gelse hep cebini düşünüyor dedi. Biz de bunlardan hesap sormak için bağımsız adaylara sahip çıkmak gerektiğini söylüyoruz ve karşılığında başarı dileklerini alarak bir üst kata yöneliyoruz. Bu arada apartmandaki bütün kapılar açık bizi dinliyorlar.
Üst katın ziline basıyoruz. Önce genç bir kız ardından annesi geliyor. Broşürlerimizi uzatıyoruz ve oyunuzu kime vereceksiniz diye soruyoruz, AKP diyorlar. Biz hep bir ağızdan neden AKP diye soruyoruz. AKP’den bir fayda görmedik ama ona vereceğiz diyorlar. Biz Arabız ama şimdiye kadar hep HADEP’e veriyorduk onlar da Meclis’e giremiyorlar diye cevap veriyor. Çok zor durumda olduklarını eşinin ve oğlunun vefat ettiğini, gelini, kızı ve üç torunuyla yaşadıklarını, gelininin ancak çalışıp evi geçindirdiğini, iki aylık kiralarının ödenmediğini öğreniyoruz. Ayrılırken broşürlerimizi okuyup tekrar değerlendirmelerini istiyoruz ve ayrılıyoruz.
Tam bir üst kata yöneliyorduk ki yukardan bir ses “yukarıya çıkmayın gerek yok diyor”. Biz de tamam deyip apartmandan ayrılıyoruz. Sokağa çıkıyoruz ve kapısı açık olan apartmanlara yöneliyoruz. Yine zile basıyoruz bu kez Ardahanlı bir aile çıkıyor. Broşür uzatıp anlatmaya başlıyoruz. Kime oy vereceksiniz diyoruz. Bir önceki seçimlerde pusuladaki bütün partilere mühür bastım ama bu kez Cem Uzan’a vereceğim diyor. Biz hemen atılıyoruz, neden diye. Derken onun cevabını beklemeden başlıyoruz anlatmaya. Anlatmamız işe yaramış olmalı ki beni Cem Uzan’dan vazgeçirdiniz dedi ve bize destek vereceğini söyledi. Bu bayandan da kocasının emekli olmak üzere olduğunu ama telefon ettiklerinde ancak seçimden sonra mümkün olabileceğini öğreniyoruz. Ayrılırken tekrar gelmek istediğimizi söylüyoruz, memnuniyetle kabul ediyor. Buradan ayrılıp sokağa yöneliyoruz. Saat de epey geç olmuştu. Kendi aramızda durum değerlendirmesi yaparken bir kız ve babası sokaktan geçiyordu. Hemen broşürlerimizi uzatıp vakitleri varsa sohbet etmek istediğimizi söyledik. Bin Umut Adaylarından haberdar olup olmadığını sorduk, duymadığını söyledi. Biz de anlatmaya başladık ve ayrılırken memnun bir şekilde bizi destekleyeceğini söyledi.
Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi insanlar sorunlarla artık baş edemez hale gelmiş. Diğer partiler çeşitli vaatlerle halktan oy isterken bu insanların sorunlarından çok uzaklar. Evet kısa bir süre dolaşmamıza rağmen sorunların ne kadar çok olduğunu gördük. Bu bizi daha da hırslandırdı ve halkın Bin Umut Adaylarına, emekten ve demokrasiden yana güçlere ne kadar da çok ihtiyacı olduğunu göstermiş oldu.
Nermin, Mutlu, Mustafa, Önder (Esenyurt/İSTANBUL)
ÖNCEKİ HABER

İstanbul 1. Bölge seçimleri tartışıyor 4

SONRAKİ HABER

GÜNLÜK

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa