15 Temmuz 2007 00:00
dört eski dost
Zaman zaman yeni çıkan bir kitaplarını ya da haklarında yazılan bir yazıyı yahut da haberi okuyunca, eski dostlarım ve onlarla ilgili anılarım depreşir. Bazen de bir telefon beni eski günlere götürür. Zaman makineme atlayıp, hoop o döneme giderim.
Zaman zaman yeni çıkan bir kitaplarını ya da haklarında yazılan bir yazıyı yahut da haberi okuyunca, eski dostlarım ve onlarla ilgili anılarım depreşir. Bazen de bir telefon beni eski günlere götürür. Zaman makineme atlayıp, hoop o döneme giderim. Ya gençlik günlerime, ya ortayaşlılık dönemine ya da Shakespearein dediği gibi Zarif günlerime. Şöyle demiş Shakespeare, Yaşım güçlü bir kıştır, dondurucu ama zarif. Benimkine ukalalık diyebilirsiniz. Öyleyim, inkâr etmiyorum ki
Son günlerde üç telefon geldi, dört eski dostla ilgili
Ziya Yamaç
Bir süre önce, İstanbuldan yayıncı arkadaşım Ömer Asan telefon etti. Benim yıllarca önce yayınladığım, Ziya Yamaçın Mehmet adlı romanını yayınlayacakmış. Benden de, önsöz niyetine bir yazı istedi. Hemen yazdım, yolladım. Geçenlerde kitap geldi. Nefis bir kitap olmuştu. Mehmet/Balkan Muhaciri (Heyemola Yayınları, İstanbul, 2007) Keşke Ziya Ağabeyim görseydi bu ikinci basımı
Ziya Yamaçla Bulgaristana bir gidişimde tanışmıştım. İlk buluşmamız, Sofyadaki Rila Otelinin konuk salonunda olmuştu. Saatler boyu kaynatmıştık. İlk sorusu, Sen TKPli misin? olmuştu. Hayır, dedim. Öyleyse nasıl kalıyorsun burada? Çünkü Rilada sadece KPliler kalır. Sanırım Bulgaristan tarihinde buraya giren ilk KPli olmayan kişisin, deyince, Yok yok, ikinciyim. Birincisi Fahri Korutürkmüş dedim.
Dünya tatlısı, dünya kibarı bir beyefendiydi Ziya Yamaç. Yalnız adam tavlamasını çok iyi biliyordu, çünkü hep beni konuşturdu o gün. Kendisi sustu. Türkiyeyi, hele hele İstanbulu anlatırken gözleri dolu dolu oluyordu. Sonra dostluğumuz alabildiğince gelişti. Ne zaman Bulgaristana gitsem, onu görürdüm Ve bir gün yitirdik, Ziya Ağabeyimi
Mustafa Okan Baba
48 yıl sonra yine Mustafa Okan Babayla karşılaştım, Ömer Asanın Kitapları gönderdim, telefonu sonrasında. Pakette bir sürpriz vardı: Mustafa Okan Babanın Halk Edbiyatı Terimleri Sözlüğü (Heyamola Yayınları, İstanbul, 2007) Ne çok şey bilmiyormuşum anladım bu kitabı okuyunca. Biraz da utandım
48 yıl öncesine gittim. Sonra da 27 Mayıs sonrasına. Edebiyat Fakültesindeyiz. Edebiyat Fakültesi Öğrenci Derneği seçimlerine hazırlanıyoruz, Afşar Timuçinlerle, Eray Canberklerle, Mustafa Okan Babalarla. Grubumuzun adı, Ülkücülerdi. Yani Türkiyenin ilk Ülkücüleri bizlerdik. Şimdikilerle, Tanrı korumuş bizi, uzak-yakın ilgimiz yoktu. Biz çok Öztürkçeciydik o günlerde. İlk koyduğumuz isim, İdealistlerdi. Bunu Ülkücülerle değiştirdik Mustafa Okan Baba, Denetleme Kurulundaydı
Ne çabuk geçmiş yıllar
Burhan Günel
Bir telefon da Ş.Avni Ölezden geldi: Burhan Günelden sana kitap var. Hemen gittim. Kadim dostum Burhan Günelin yeni kitabı Ş.Avni Ölezin masasında beni bekliyordu: Sonsuz Aşkım HATAY/Tarih Yaşantı (Heyamola Yayınları, İstanbul, 2006)
Nasıl kıskandım onu, bilemezsiniz. Çünkü ben de, 2. doğum yerim Adana ile ilgili böyle bir kitap hazırlamak istiyordum. Burhanınki gibi güzel olmazdı, biliyorum. Ama yine de Adanamı yaşatabilirdim, sanıyorum.
Burhan Günelin Sonsuz Aşkım Hatayını bir solukta okudum, altını çize çize, satırların. Hele bu 22 Temmuz bir geçsin, takke düşüp kel görünsün, bir fırsatını bulup, yeniden gözden geçireceğim. ..
Burhanı okurken, Almanyadaki 10-11 günümüz geldi, gözlerimin önüne. Köln, Dortmund, Frankfurt ve başka yerlerdeki öylesine etkileyici konuşmalarını dinlemiştim ki onun. Zaten hayrandım, bir kez daha arttıydı hayranlığım
Anibal Akdamar
Yine bir telefon geldi geçenlerde. Belki de bu konuda biraz özürlü olduğum için sesini çıkaramamıştım. Bu yüzden beni çok işletirler ya
Adanadan dedi. Anında Anibal dedim. Anibal Akdamardı. Adana Takımındaki ilk dostlarımdandı. Yıllarca Adanada, sonra İstanbul Aksarayda Asım Bey Sokakta sürekli birlikte olmuştuk.
Sonra Adanaya yerleşti. Politikaya da soyundu. Ama Başbakan, Bakan falan olma şansı yoktu. Ne bilet kalpazanlığı yaptı, ne de sahte fatura işine girişti. Kumarbaz da değildi, yobaz da. Sosyal demokrat şovlara da girişmedi. Normaldir Başbakan, Bakan gibi koltuk sahibi olamaması
Evet, dört eski dost Dördü de telefonla çıkıp geldi
Bülent Habora