16 Temmuz 2007 00:00
Kendilerine başka ele bambaşka
Türkiye, sanayisinin itici gücü, petrokimya devi PETKİMi karanlık şirketlere satacak kadar gözü kara bir özelleştirme stratejisi izlerken, en ateşli serbestlik savunucusu gelişmiş ekonomilere sahip ülkeler farklı bir strateji izliyor
Türkiye, sanayisinin itici gücü, petrokimya devi PETKİMi karanlık şirketlere satacak kadar gözü kara bir özelleştirme stratejisi izlerken, en ateşli serbestlik savunucusu gelişmiş ekonomilere sahip ülkeler farklı bir strateji izliyor.
Yasalarla olmasa da fiiliyatta Avrupa ülkeleri, stratejik gördükleri alanlarda yabancıya satılamaz anlayışıyla hareket ediyor. Özellikle 2005 yılından itibaren ekonomide ulusalcılık eğilimi Avrupa genelinde hızla yayılıyor.
Temmuz 2005te Fransız Danone şirketinin ABDli Pepsi Co. tarafından alınması engellendi.
Avrupa Birliğine (AB) üye ülkeler özellikle kendi enerji sektörlerini yabancılara kaptırmamak için siyasal kararlar alıyorlar. Alman enerji şirketinin, İspanyol Endesayı alma girişimi, bizzat İspanya Başbakanı Jose Rodriguez Zapatero tarafından enerji sektörünün stratejik öneme sahip olduğu ifade edilerek engellendi. İtalyan enerji şirketi Enelin, Fransız Suezi alması, Fransa tarafından veto edildi. İtalyan yetkililer, ekonomik ulusalcılığın AB içerisinde yayılması halinde kendilerinin de benzer önlemler almaktan kaçınmayacaklarını duyurmuştu. Almanya Başbakanı, İngiliz Vodafonun Magnezmannı satın alma girişimleri karşısında Almanyaya karşı düşmanca tavır nitelemesini yapmıştı.
ABnin ekonomik olarak en liberal ülkesi olarak bilinen, 2003 yılında yürürlüğe giren yasayla hükümetin şirket alımlarına müdahalesi yasaklanan İngiltere de tutum değişikliğine gitti. Rus enerji devi Gazpromun, İngilterenin en büyük enerji şirketi Centricayı alacağına yönelik spekülasyonlar karşısında hükümet yetkililerinden Bu sektör çok önemli, gerekirse yasa değişikliğine gideriz yönlü açıklamalar gelmişti.
ABDnin tutumu farklı değil
Dünya Ticaret Örgütü toplantılarında serbestleşme konularında yapılan anlaşmaların mürekkebi kurumadan AB ve ABD, egemenliğini kaptırmak istemediği ve rekabet edemeyeceği ürünleri korumaya dönük uygulamaları hayata geçiriyor.
DTÖ toplantılarında, 1995 yılında yapılan anlaşmalarla, 2005 yılı başında tekstil kotaları kalkacak denildi. Ancak özelikle 2005 yılının başında Çin ihracatını artırınca, AB hemen girişlerini artırdı: Çin ile Avrupanın tek-stil ve hazır giyim ticaretine, Çinin DTÖ üyesi olması için yapılan anlaşma çerçevesinde dayatılmış geçici sınırlamaların üç yıl için mümkün olabileceği maddesini hemen gündeme getirdi. AB, üç yıl bu uygulamayı sürdürecek. ABDnin de aynen AB gibi, Çine geçici önlemler getiren bir anlaşma imzaladığı açıklandı. 2009 yılına kadar Çine sınırlama getirilmiş durumda.
ABD, küçük bir iç taşımacılık (havacılık) firmasının Norveçlilerin eline geçmesine, ulusal çıkarları gereği karşı çıktı.
Uluslararası firmalar, bir yandan uluslararası serbestlik ve sınırların kalkmasından söz ediyor. Diğer yandan da dün olmadığı kadar, çıkarlarına uygun sınırlamalar getirilmesi için girişimlerde bulunuyor. Ülke yönetimlerini kendi tekellerinin çıkarlarını korumak için harekete geçiriyor. Gelişmiş ülkeler, uluslararası sermaye örgütlerinde (DTÖ, OECD, IMF, Dünya Bankası) tuttukları pozisyonla kendi ülkesinin tekellerinin çıkarlarını savunuyor. Geri ülkelere, ulusal tarım ve sanayilerini korumaktan vazgeçmeleri için baskı yapılıyor.