17 Temmuz 2007 00:00

Bankalar reklamla yanıltıyor devlet yasaları uygulamıyor

Bankalar “Çip para, bonus para, para puan veriyoruz, harcadıkça kazandırıyoruz” diyorlar. Basit bir hesapla 10 YTL puan almak için 2 bin 551 YTL’lik bir alışveriş yapmak gerekiyor. Bu mudur kazanmak?

Paylaş

Tüketici örgütleri ile bazı sendika ve meslek örgütlerinin çağrısı ile 21-22 Haziran tarihlerinde iki gün “kredi kartı boykotu” yapıldı. Tüketici Dernekleri Federasyonu Başkanı Ali Çetin, bankaların hukuka aykırı biçimde tüketicilerin sırtından milyarlarca YTL kazandığını ve toplumu borç batağına sürüklediğini belirterek, “Tüketimden gelen gücümüzü kullanalım. İki gün boyunca kredi kartı kullanmayalım” çağrısıyla yaptıkları eylemin toplumun kartlar konusunda duyarlılığını artırdığını söyledi.
Gazetemizin sorularını yanıtlayan Çetin, Türkiye’de kredi kartı kullanımının geldiği noktayı ve neden bir boykota ihtiyaç duyulduğunu anlattı.

Türkiye’de kredi kartlarının gelişimi ve mevcut durumuna dair neler söylenebilir?
Kredi kartı 1990’larda hayatımıza girdi ve hızlı bir biçimde gelişti. Kökenleri ise 24 Ocak 1980 kararlarına, yeni ekonomi politikalarına ve Dünya Ticaret Örgütü ile olan ilişkilere kadar uzanıyor. O günden bugüne kredi kartı sayısı ile kredi kartlarıyla nakit çekme ve alışveriş yapma miktarı giderek arttı. Bugün itibariyle Türkiye’de 33 milyon 500 bin civarında kredi kartı var. Bu rakam 2002’de 15 milyon 512 bin 780’di. Bütün nüfusu sayarsak, neredeyse her iki kişiden birine bir kredi kartı düşüyor. Kırsal kesimden çok kentte kullanıldığını düşünürsek, şehirlerde kişi başına 2-3 tane kredi kartı düşüyor. Diğer ülkelerle karşılaştığımızda çok ciddi bir rakam. Bu nedenle Türkiye’ye “Avrupa’nın en genç en büyük pazarı” deniyor. Buna banka kartlarını da katarsak rakam daha da yükseliyor. 2002’de 35 milyon 57 bin 308 olan banka kartı sayısı bugün itibariyle 56 milyon 444 bin 187. Yani kredi kartı ve banka kartı sayısı toplam 90 milyonu buluyor. Böylesine devasa ve sürekli büyüyen bir sektör.

Kredi kartı kullanımı ve borç miktarına baktığımızda neler görüyoruz?
2002’de 638 milyon 622 bin 33 olan kredi kartlarıyla yapılan işlem adedi 2006’da 1 milyar 332 milyon 787 bin 398’e çıktı. 2007’de ise tahminen 1 milyar 655 milyona ulaşacak. Bu ciddi artış işlem tutarında da görülüyor. 2002’de 25 milyar 661 milyon 160 bin YTL olan işlem tutarı 2006’da 109 milyar 159 milyon 130 bin YTL’ye yükseldi. Kredi kartlarının yaygınlaşmasıyla birlikte sorunlar da arttı. 2001’de 2 milyar 600 milyon YTL olan kredi kartı borcu bugün 25 milyar YTL’ye kadar geldi. Bu borcun yüzde 38’i ödenmeyen borçlar, yani takipte olan gecikmiş borçlar. Sürekli artan bir borçlanma var. Bunun üç boyutu var. Tüketiciler, bankalar ve devlet. Çuvaldızı başkasına batırmadan önce iğneyi kendimize batıralım. Tüketiciler bilinçli bir şekilde davranmıyor. Örneğin bin YTL geliri olan bir devlet memurunun cebinde 4-5 tane kredi kartı var ve aylık harcamaları bin YTL’nin çok daha üzerinde. Bunu nasıl yapıyor? Taksitli alışverişlerle ve borcunun bir kısmını ödeyip, diğer kısmını erteleyerek. Yani kredi kartları bir ödeme aracından çok gelir unsuruymuş gibi görülüyor. Tüketiciler, kredi kartı kullanırken aslında olmayan bir bütçeyi kullanarak, sürekli borçlanıyor. Kredi kartından kredi kartına transferle bu borcu döndürüyor ama bir yandan da borç büyüyor.

Bankaların ne gibi bir rolü var?
Bankalar öyle bir yanılsama yaratıyor, öylesine beyin yıkıyorlar ki... Neredeyse üç reklamdan biri kredi kartı reklamı, diğer reklamlarda da ne satıyorlarsa ona hangi kartın kaç taksit uyguladığı anlatılıyor. Bankacılar son derece acımasız ve insafsız. Öyle bir yanılsama yaratıyorlar ki tüketiciler şöyle düşünüyor; istedikleri gibi alışveriş yapacaklar, refah içinde yaşayacaklar ve o kredi kartı borcunun kimse hesabını sormayacak, bir de üstüne üstelik harcadıkça kazanacaklar. Bankalar “Çip para, bonus para, para puan veriyoruz, harcadıkça kazandırıyoruz” diyorlar. Biz bir hesaplama yaptık. 10 YTL puan almak için 2 bin 551 YTL’lik bir alışveriş yapmanız lazım. Bu mudur kazanmak? Reklamlar aracılığıyla bir rüya yaratıyorlar ama rüyanın sonunda tüketiciler çok kötü bir sabaha uyanıyorlar. 2006’da 33 kişi kredi kartı borcu nedeniyle intihar etti, yıkılan ailelerin, psikolojisi bozulan insanların sayısını hesaplamak mümkün değil... 2005’de kredi kartlarının yüzde 7,2’si takipteydi, 2006’da bu yüzde 9, 2007’de yüzde 10’un üzerine çıktı. Takibi biten, icraya düşenlere bakarsak, 2007’nin başında 265 bin kişi kredi kartı nedeniyle icralık durumdaydı.
Devletin bu noktada yaptıkları ve yapmadıkları neler?
Devlet Anayasa ve yasalar gereği tüketiciyi korumakla yükümlü. Çünkü tüketiciler örgütlü sermaye ve tüccar karşısında son derece örgütsüzler. Ama baktığınızda tüketici gerçekten korunuyor mu, yasalar uygulanmıyor mu? Hayır. Bir yasa çıktı. Yasayla denildi ki, “Kimseye istemediği halde kredi kartı vermeyeceksiniz, sokakta pazarlamayacaksınız, eğer müracaat geliyorsa, maaşıyla orantılı limit vereceksiniz, limit birinci yıl maaşının iki katı, sonraki yıllarda dört katını geçmeyecek”. Bakıyorsunuz, bunların hiçbiri uygulanmıyor. Devlet tüketiciyi koruyacak önlemleri almadığı gibi bu soyguna göz yumarak ortak oluyor. Bankalar tümüyle hukuka aykırı biçimde aldıkları yıllık kart ücretleri ve yıllık banka ücretleriyle tam bir vurgun yapıyor, 4,3 milyar dolar haksız kazanç elde ediyor. Bu yasalara, hukuksal düzenlemelere uygun değil ama devlet buna da ses çıkarmıyor. Tüketiciler dava açarak, bu paraları geri alıyor, bir çok ilde yargı kararları var ama müracaat eden tüketici oranı yüzde 3 ile 5 arasında. Faiz oranlarında da benzer bir tablo var. Hiçbir yasal dayanağı olmadığı halde bankalar ayda yüzde 5,7’ye kadar uzanan oranlarda faiz alıyor, yıllık faiz oranı yüzde 60’ları buluyor. Bunun adı soygundur, vurgundur.

Tüketicilere siz ne öneriyorsunuz?
Tüketicileri 20-21 Haziran’da iki gün kredi kartı boykotu yapmaya çağırdık. “Kartsız iki gün dertsiz iki gün. Tüketimden gelen gücümüzü kullanalım. İki gün boyunca kredi kartı kullanmayalım” diyerek, bu iki günle en azından bir farkındalık yaratmaya çalıştık. Tüketiciler soyulduklarının farkında olsunlar, bankalara ve devletin ilgili kurumlarına bir mesaj iletsinler istedik.
Tüketiciler bilinçli davranmalı, bütçelerine göre harcama yapmalı ve kredi kartını bütçelerini planlama aracı olarak kullanmalı, hiç ödemeyeceklermiş gibi harcama yapmamalı. Bu bir çıkmaz sokak. Tüketici bu sokağa bir daldı mı sonu yok. Tüketiciler borçlarını temizleyene kadar kredi kartlarını kullanmamalı, ondan sonra da kredi kartı kullanacaksa, bütçesine göre bilinçli kullanmalı. (Ankara/EVRENSEL)
Onur Bakır
ÖNCEKİ HABER

İşsizlik rakamları değişmiyor

SONRAKİ HABER

Dayak atana değil yiyene ceza

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...