20 Temmuz 2007 00:00

ARA SIRA

Ülke tarihimizin yüzyıllık sürecine baktığımızda, kullanılamayan demokratik haklarımızın, varolanlarla birlikte, zaman zaman gasp, kimi de rafa kaldırılarak kadük edildiğidir.

Paylaş

Ülke tarihimizin yüzyıllık sürecine baktığımızda, kullanılamayan demokratik haklarımızın, varolanlarla birlikte, zaman zaman gasp, kimi de rafa kaldırılarak kadük edildiğidir. Halk istencinin (irade), toplumsal ve siyasal yaşama müdahalede, Demokles’in kılıcı gibi başımızda sallanıp duran o karşı devrimci yol, yordam ve açmazları aşmaya çalışması noktasında zorlandığıdır.
Yüzyıllardır egemenler, özgür ve kardeşçe yaşam biçemlerimizi tırtıklayıp zorlaştırmayı, giderek yeni yaşam biçimlerimizi tasfiye etmeyi huy edinmişlerdir. Kendi yurdunda yoksulluk ve yoksunluk yaşamı sürmesine neden olan davranış, tutum, eylemden uzak durmamalarıyla, tarihe baktığımızda, bol örnekli acıklı birçok olay ve olgu içinde sırtımızda onun pençesini görürüz. Pençeyi sökelim!
Özgür ve kardeşçe yaşama özlemlerini boğan, halk için emek-ekmek bağlamında ve eşitlik kardeşlik temelinde her isteği, arzuyu tıkayana karşı, demokrasiyi koruyup geliştirdikçe, umut her sürem yeşerecek, kardeşlik bağları artarak kuvvetlenecek ve derinleşecektir.
Türkiye demokrasisiz kaldıkça başta yayılmacı (emperyalist) erek güden ülkelerin, AB’nin, İMF’nin ve uluslararası yatırım kuruluşlarının cirit alanı ve oyuncağı olmaktadır. Kavgasız, çatışmasız bir ortamın anahtarı, demokratikleşmeyi açarak, yaymak yolunda elimizdeyken, kilit paslanıyor, anahtarla akşam sabah kurcalanmadığı için. Ahşap kapıdaki demir açkıyı paslandırmayalım derim.
Acıya, acıtmakla, kine, kinle karşılık vermek, onu daha da enine boyuna yayıp, aynı zamanda derinleştirmektedir. Bizler bu açmazlarla uğraşırken, dış güçler, içerideki işbirlikçileriyle ülke kaynaklarını (yeraltı ve yerüstü olmak üzere) tüketen hamleleri art arda sıralamaktadırlar.
Güneş’in şafaktaki pençesi, karanlığın perdesini çekip alacak, ortamı aydınlatacak enerjiyi gösterecektir. Ne istismarcılara, ne onların us öğretmenlerine yaban iradelerinin kokuşmuşluğuna geçit vermeyecek donanımını sağlayacak atılımı gerektirecektir. Durumu aşmak için yüzyıllık sürece baktığımızda, karşı devrimcilerin hangi politika ve tutumları bir diğerinden tutarlı ve farklı?
Tümü emperyalizmle işbirliğini, gerici, şoven, programlarını dayatıyorlar. Artık tüm bunlara son verebilecek emek-barış-demokrasi bağlamındaki birlik ve dayanışmayla elde edilebilecek kardeşleşme gücünün o öncü atılımını, hayata hakim kılmak gerekiyor.
Egemenler, türlü hile ve oyunlarla halkı bölüp, parçalayıp yönetmek ekseninde gelişen yöntemlerine her dönem ayrılarını uyguladılar.
Üretim ilişkilerinin belli bir çelişmeyle koşullanmış öncü bölümü, tüm bölümlere egemen, halkın, emekçi kesimin siyasal, hukuk, etik, estetik, din, metafizik gibi insanlar arasındaki zorunlu gibi duran ansal (zihinsel) gelişimine koşullanmışlığına, bunu ancak yaşamla belirlenen bir bilinç sayesindedir ki, aşabilmesinin temel belirleyenini bulup geliştirerek seçikleştirebildi.
Emekçilerin ve halkın; -üretici köylülüğün bütün dayanaklarını kıran-
* Şimdi bir başka ülkelerin baskılamasıyla geçilen, doğrudan gelir desteği aldatmacasıyla aldatılmamasına.
* Ucuz kredi, yakıt, gübre gibi önemli gereksinmelerinin temel girdilerden tohum kadar önemli tutularak, temini yoluna gidilmesine özenle eğilinmesi.
* Çağcıl olanı algılamada bir anlayış ve eğitim eksikliğinin iletişim sorunu bağlamından hareketle nelere mal olduğunu, kitlenin, alılmayıcının, onların genel geçerlerinin, halkın samimi sesi olabilmesinin derin anlamının peşine düşülerek aşılmasına.
* Bu kaynaşma ve seçikleştirmenin meydana getirdiği sanat, bir sorunsaldır artık. Tat sorunudur. Güncel olanla gündelik dil arasına konulan ayrımların çocukluk sayrılıkları gibi söylemlerinin itilip, özgürlükçü siyasal alanda sınırsız olarak görülen düşüncenin, emek yoğun filtresinden geçirtilerek içkinleştirilmesine çalışılmasında yatmaktadır.
İnsan ağıt söylemeyecek fakat gerekli türkü ve deyişlerini aratmayan bir saflık getirecek. Serbest olanla ilerleyecek, düz alanlardan uzak duracak, ilerici, devrimci demokrat ekinin gelecek zamanlara aktarılmasına katkı sağlayacaktır.
Kimi karşıtlaşan, kimi örtüşen, içeriğin dışa vurumu bağlamında köklenmeye çalışan özün, yazınsal değer açısından celbine çalışacak; süt bizden, ineği sağan da bizden olsun diyerek dik duracaktır tarihin önünde. Ah, bir de şu küreselleşme belası altında dayatılanlar olmasa.
Çevre doğa ve geleceğimizi kurmada olsun, halkların tarihsel özekin birikimlerinin gelişiminin önündeki engelleri aşmakta olsun, çare, demokratik bir Türkiye için, sosyalizmin önünü açarak yaygınlaştıran çalışmalarda gizlidir. Emek barışçıl halk demokrasisinde, yani ki, ona giden Güneş’li yoldur.

ACI ERİNÇ ŞARKISI
Elinde bulutçuk
gün buradan geçmekte
Ah kız
Aç yüzünü
Yanık sarı erinci
Ay kız dallarında
Ah kız
Bölüş benimle
Uyku göğüslerine sürünüyo
Vandal leylak çiçeği
Ayy sızlanan gözlerinle
Seviş biremcik
Barış gitti!.. Sesi kaldı
Islak o şehirde
Müslim Çelik

NOT: Yukarıdaki yazımı bir emekçi çocuğu
Barış Akarsu’ya adıyorum. Rüzgarlı saçları,
sürmeli bakışı vardı, sesi kaldı.
Müslim Çelik
ÖNCEKİ HABER

Kadınlar serbest erkekler tutuklu!

SONRAKİ HABER

Çocuklar da oy toplar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...