10 Ocak 2008 00:00
Yazar Tekinden Erdoğana mektup
Araştırmacı-Yazar Uluslararası PEN Üyesi Gülçiçek Günel Tekin, sınır ötesi operasyonların durdurulması talebiyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğana mektup yazdı.
Araştırmacı-Yazar Uluslararası PEN Üyesi Gülçiçek Günel Tekin, sınır ötesi operasyonların durdurulması talebiyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğana mektup yazdı.
PEN Üyesi Gülçiçek Günel Tekin, İHD İzmir Şube binasında düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğana göndermek amacıyla yazdığı mektubu okudu. Toplantıya İHD, DTP, EMEP, SDP, Eğitim Sen, ÇHD, İzmir 78liler Derneği temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda aydın, yazar ve sendikacı katıldı. Tekin mektupta, Kürt sorununun cumhuriyet tarihi boyunca baskı ve şiddet yoluyla çözülmek istendiğini belirterek, Köyler yakıldı. Faili meçhul cinayetler işlendi. İnsanlar cezaevlerinde işkencelerden geçirildi. Sayısız sınır ötesi ve sınır içi operasyon düzenlendi. Ancak Kürt sorunu çözülemedi dedi. AKP Hükümetinin de sorunu Türk Silahlı Kuvvetlerine havale ettiğine dikkat çeken Tekin, mektubunda barış için gerekli girişimlerin derhal başlatılarak ölümlerin önüne geçilmesi gerektiğini kaydetti. (İzmir/EVRENSEL)
Yüreğimin bir parçası Türk, bir parçası Kürt
Başbakan Recep Tayyip Erdoğana Sayın Erdoğan, barış için bir şans verin diye seslenen Tekinin mektubunda şu ifadeler yer alıyor: Sayın Başbakanım, siz de bilirsiniz ki adaletin olmadığı yerde isyan olur! Ben size, Şeyh Sait İsyanı ve Dersim olayları başta olmak üzere, 28 Kürt isyanını ve bu isyanlar bastırılırken halka uygulanan vahşet ve zulümleri burada anlatmayacağım. Hangisine yanalım Sayın Başbakanım! Eşim, İzmir-Ödemişli Türk, ben ise Batman-Kozluklu Kürdüm. Yüreğimin bir parçası Türk, bir parçası Kürt. Her iki tarafı da yaralı, her iki tarafı da kanıyor. Her gelen cenaze, bin yıldır birlikte dostça, kardeşçe yaşayan iki halkı birbirine düşman ediyor. İki halk arasındaki kin ve nefret gün geçtikçe derinleşiyor. Kan üzerinden siyaset yapanlar ve beslenenler, Kürt halkına karşı linç kampanyalarını geliştiriyor. Kışkırtılan ve kutsallaştırılan ırkçılık, milliyetçilik almış başını gidiyor. Türk ve Kürt halkının ortak geleceği için bundan daha tehlikeli, daha çılgınca bir şey olabilir mi? Hepimiz için hayati önemdeki Kürt sorununun adil ve demokratik çözümü için, öncelikle silahların susması, sağduyunun hakim kılınması ve saygınlığı herkesçe kabul gören demokrat-aydın kişilerin (akil insanların) devreye girmesine ne dersiniz Sayın Başbakanım? İngiltere, Fransa, İspanya, İtalya gibi onlarca ülke, kendi benzer sorununu demokratik ve barışçıl bir şekilde çözebildi, biz neden başarmayalım?