16 Ocak 2008 00:00
UFUK
GÜNÜN YAZILARI
Cumhurbaşkanı Gülün Amerikada, Başbakan Erdoğanın da İspanyada yaptığı açıklamalar, Alman Der Spiegel dergisine yaptığı açıklamalardan ötürü Türkiyede uzun süre hedefe konan Orhan Pamukun açıklamalarından daha fazla tartışılmayı hak eden cinsten.
Gül, ABDnin etkin gazetelerinden Washington Posta yaptığı açıklamalarda, Türkiye kamuoyundaki ABD karşıtlığının PKK konusunda Türkiyenin ABDden istediği desteği uzun süre göremeyişinden kaynaklandığını öne sürüyor ve artık bunun kısa sürede değişeceği yorumunda bulunuyor.
Hatta Gül, bu konuda Washington Posta o kadar güven verici konuşuyor ki, gazete bu açıklamalardan hareketle, Gülün, geçen ayda ABD konusundaki olumlu görüşlerin tek haneli olduğu Türkiyede kamuoyunun görüşlerinde bir u dönüşü olacağını tahmin ettiğini yazıyor ve ardından da Gülü öve öve bitiremiyor.
Türkiyedeki Amerikan karşıtlığının bir kısmının PKKye destek koşuluna endeksli bir sahte anti-Amerikancılık olduğu biliniyor. Bu sahte Amerikancılar, ABDnin sınır ötesi operasyon konusunda Türkiyeye sağladığı istihbari ve diplomatik desteğin ardından bir u dönüşü yaparak eski yerlerine yani asıllarına rücu ettiler. Bu kafanın, Soğuk Savaş döneminde Komünizmle Mücadele adı altında ABD politikalarına hizmet eden milliyetçilerden oluştuğu biliniyor. Hatta onların bir kısmının CIAya çalıştığı daha sonra çok yazıldı.
Ama Türkiyedeki Amerikan karşıtlığının Gülün iddia ettiği gibi sadece bu gündemden kaynaklanmadığı ve 1 Mart Tezkeresi zamanında doruğa çıkan Amerikan karşıtlığının PKK ile mücadele konusunda ABDnin destek verip vermemesiyle hiç ilgisi olmadığı açıktır. O dönemlerde on binlerce kişi alanları doldurarak Çıkarsa tezkere Tayyip gitsin askere diye sloganlar atıyorlardı. Yani o dönem Türkiye halkı, Amerikanın Irakı işgaline ve bu işgal için Türkiye topraklarını kullanmasına, Türkiyenin bu işgale ortak edilmesine karşı çıkıyordu. 1 Mart Tezkeresi bunun reddiydi. Dolayısıyla şu an u dönüşü yapanlar da, sadece, ABDye dönemsel olarak ve Kürt sorunuyla bağlantılı biçimde tepki duyanlar ile bu havanın etkisinde kalanlardan oluşuyor.
Washington Posta, Bu zorluklar geride kaldı. Aynı değerleri -demokrasi, insan hakları, serbest piyasa- paylaşıyoruz. Bölgede aynı hedefler için çalışıyoruz diyen Gülün, ABDnin Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesinde rol almayı gönüllü olarak üstlenirken, hepimiz adına da, artık Amerikayı sevmeye başlayacağımız sözünü veriyor. Bu kabul edilebilir mi?
1 Martın, Türkiyenin son 50 yıllık dış politika tarihindeki sayılı onurlu tarihlerden biri olduğunu bilenler bunu kabul edebilir mi? Türkiyenin cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişinin, cumhur adına takındığı bu tavır, 1 Mart Tezkeresinin geçmemesinde emeği olan bütün kesimler tarafından tepkiyle karşılanmalıdır. Bunun, yoğun haber gündemi arasında rutin bir cümle olarak gelip geçmesine izin vermemeliyiz.
Gülün ABD gezisindeki bu tavrının yanında, Başbakan Erdoğanın önceki gün İspanyaya yaptığı ve dün birçok gazetede manşetten verilen ziyaret sırasında kullandığı sözler de aynı biçimde tartışılmaya hak eden cinsten. Başbakanın, İspanyada türban yasağı konusunda Türban simge de olsa bir yasak getirebilir misiniz? sözlerini manşet yapan gazetelerden bazıları, hukukçuların görüşlerine başvurmuşlar ve Erdoğanın sözlerinin Anayasaya aykırı olduğunu ifade eden unsurlarla da haberlerini desteklemişler.
İşin bu yanından öte, Erdoğanın bu lafı söylerken ettiği sözler de bir o kadar ilginç: Bugün Avrupada, Amerikada rahatlıkla başı örtülü olarak üniversiteye kızlar gidebiliyor. Ama halkın yüzde 99u Müslüman olan ülkemde böyle bir sıkıntı yaşanıyor.
Sanki yüzde 47 oy oranı ile tek başına iktidar olan bir hükümet başı değil de, sürgündeki bir aydın(!..) Neresinden bakarsınız tam bir garabet örneği.
Erdoğanın bu açıklamasının ajanslara düştüğü saatlerde ajanslara bir haber daha düştü ve bu haber, dün sadece Evrensel ile Birgünün birinci sayfalarında kendisine yer bulabildi. Karsta bazı park ve caddelere Deniz Gezmiş ve Vedat Aydının adlarının verilmesini isteyen eski DEP Milletvekili Mahmut Alınak hakkında, suç ve suçluyu övme savıyla soruşturma başlatılmıştı.
Başbakan İspanyada, başını örtenler için konuşurken Velev ki bir siyasi simge olarak taktığını düşünün. Siyasi simge takmayı suç kabul edebilir misiniz? Simgelere bir yasak getirebilir misiniz diye soruyor. Erdoğanın ülkesinde Deniz Gezmişin bir simge olarak yaşatılmasından yana tavır alanlar hakkında da soruşturmalar açılabiliyor. Bu arada Deniz Gezmiş anmalarının ardından, benzer gerekçeyle birçok dava açılmış olduğunu da hatırlatalım. Bu aradaki çelişkinin Başbakan Erdoğan açısından acı, elem ve ıstırap verici olmayacağını bildiğimiz için, yorumu okura bırakalım.
Fatih Polat
Evrensel'i Takip Et