19 Ocak 2008 00:00
merkez bankası kendisini piyasaya sürdü
Bir ara ticari hayatımızda dolar o kadar çok yaygındı ki, Merkez Bankasına en yakın bölgelerde bile, yerde lira yerine dolar buluyordu insanlar. Zaten ekonomimizde yabancıların ağırlığını da yerde bulduğumuz yabancı paralardan anlıyorduk. İyi niyetli halkımız dövize çok çabuk alışmıştı. Döviz bürolarına yakın yerlerdeki evlerin fiyatları, döviz bürosu manzaralı diye, yerinden fırlıyordu. Benim saf, iyi niyetli bir arkadaşım bir gün, yerde bulduğu dövizi -hassas ekonomik dengeleri sarsmamak için- yerde bozdurmak istemişti. Bulduğu dövizi bir yere bıraktı ve karşılığı olan lira miktarını aramaya başladık o civarlarda. Bir süre sonra yerde, az önce bıraktığımız dövizin başka bir ülkenin parası karşılığındaki değerini bulduk. Yerde bir çeşit çapraz kur olayı cereyan etmişti. Arkadaşım o parayı da alıp başka bir yere bıraktı ama o gün bulduğu dövizin milli para cinsindeki karşılığını bulamamıştı. Yer arkadaşıma o gün borçlu kalmıştı ama sonraki gün arkadaş o parayı gecelik faiziyle birlikte yerde bulmuştu. Ekonomi yerlerdeydi. Ben o kadar iyi niyetli değildim. Yerde on dolar bulduğum gün, aklıma birden on dolarla çok zengin olmak için iyi bir fikir gelmişti. Merkez Bankası başkanının çok yakın bir akrabasını kaçıracaktım. Başkanı arayıp, akrabanız elimizde, bir saat içerisinde doların kurunu kısa bir süre için yirmi beş milyar yapmazsanız, rehineyi ölmüş bilin, diyecektim. Fidye olarak para değil, kur isteyecektim. O planı gerçekleştirmedim ama başkanın haberi olsun ki, o on dolar hala elimde. O yıllarda Ankaradaki büyük nakliyat şirketleri vitrinlerine henüz, İtinayla Merkez Bankası Taşınır levhasını asmamışlardı.
Merkez Bankasının Ankaradan İstanbula taşınması insanın aklına pek çok soru da getiriyor. Hemen, ilk anda aklıma gelenleri sorayım. Merkez Bankasını Ankaradan İstanbula taşıyacak olan kamyonlardan birisinin, karşı yönlerin birinden gelen ve Merkez Bankasının İstanbula taşınmasına karşı olan bir şoförün yönetimindeki bir kamyonla çarpışması halinde; kamyon şoförünün aynı zamanda bankanın karayoluyla taşınmasına da karşı olduğu söylenebilir mi? Bu yazının başlarında sapa sağlam olarak yoluna devam eden ve biraz önceki cümlede kaza yapan kamyon şoförü, aynı zamanda, bankayı İstanbula taşıyan kamyonların Susurluk üzerinden dolanıp, Merkez Bankasının İstanbula taşınması kararının çete kontrolünden geçirilmesini de istemiş olabilir mi? Merkez Bankasını; Ankaradan İstanbula taşımak yerine, Ankaradan İstanbula büyütmek daha mantıklı olmaz mıydı? Ankaradan başlayıp İstanbulda biten kocaman bir Merkez Bankası, merkezimizi daha da büyütmüş olmaz mı?
Aziz Gültekin [[email protected]]
Evrensel'i Takip Et