24 Ocak 2008 00:00

2001 yılı çapında kriz beklenmiyor


Risklere dikkat çekilmesine rağmen, şimdilik, 2001 yılındaki gibi bir ekonomik krizin yaşanmayacağı görüşü hakim. Bu görüşün temel dayanağını, tüm “serbest piyasa” söyleminin aksine, bir krizin yaşanmaması için, uluslararası piyasalara sürekli müdahale edileceğinin işaretlerinin verilmesi oluşturuyor. İkinci dayanak noktası ise şu an yaşanan dalgalanmaları Türkiye’nin hafif şekilde atlatabilecek bir yapısının olması.
ABD Merkez Bankası’nın (FED) yaptığı faiz indirimi, piyasaların yara sarmasında etkili oldu. Dün dünya borsalarında yükseliş olurken, dolar düştü. Finans Enstitüsü Direktörü ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Ekonomist Cemil Ertem, FED’in faizleri yüzde 2’lere kadar düşürebileceğini söylüyor.
Geçen bir yılda yaşanan kaybın aslında yüksek faiz ve yüksek petrol fiyatı ile şişen piyasaların köpüğü olduğunu söyleyen Cemil, “Şimdi bu köpük yok. Bir yerde gerçek düzeylere yani olması gereken rakamlara geliyoruz. Yalnız son bir yılda değil, Bush’un işbaşına geldiği ve yüksek faiz, karşılıksız dolar politikasını uyguladığından beri şişen rakamların sonuna geliyoruz. Çöken, ABD’nin karşılıksız dolar ve askeri harcamalar politikasıdır” diye konuştu.
Sallantı sürecek
Dünya ekonomisinin Bush iktidarının karşılıksız olarak bastığı yaklaşık 20 trilyon doları geri alma sürecinde bulunduğunu ifade eden Ertem şu değerlendirmeyi yaptı: “Şimdi FED faizleri yüzde 2’lere kadar düşürecek. Birçok fiyat, başta petrol olmak üzere gerçek değerine yaklaşacak. YTL de tabii ki bu süreçte gerçek değerini bulacak. Nasdaq (Teknoloji ağırlıklı hisselerin işlem gördüğü ABD’li borsa) geçen seneden beri (Ekim-2007 tepe noktasından beri) yüzde 20 kaybetti. Nasdaq daha da inecek. Asya borsalarındaki düşüş de sürecek. Ancak finans sektöründen reel sektörlere doğru krizin kayması şu an söz konusu değil. Türkiye gibi cari açıkla nefes alan ve özel sektörün borçlu olduğu ekonomiler de önümüzdeki günlerde el değiştirmeler ve ciddi sıkıntılar yaşanacak. Nakit girişi sürekliliği olmayan ve kısa vadeli borçları olan firmaları güç günler bekliyor.”
AB önlemleri rahatlatacak
Ekonomist Ertem, YTL’nin ani ve keskin değer kayıpları beklenmemesi gerektiğini, ancak YTL’nin de diğer fiyatlar gibi gerçek değerini bulacağını belirtti. Ertem, Türkiye’ye sermaye girişleri azalacağından büyümede ciddi düşüşler olabileceğine de dikkat çekti.
Ertem şunları söyledi: “Petrol fiyatlarının düşmesi Türkiye için bir avantaj gibi gözükse de kısa vadeli sermaye girişlerinde yavaşlama olacağından bu avantaj Türkiye’yi rahatlatmayacak. Burada Türkiye için kritik noktalardan biri de Avrupa. Avrupa’da ciddi büyüme düşüşleri olursa Türkiye’de çok ciddi sorunlar başlar. Ancak Avrupa Merkez Bankası şimdilik ihtiyatlı ve gelen kriz dalgasını bertaraf edecek hazırlıkta gözüküyor. Avrupa ekonomisi ABD ekonomisi kadar daralma yaşamayacak. Bu Türkiye için avantaj.”
Büyüme yavaşlasa da...
TEB Yatırım Başekonomisti Sertan Kargın ise 2001 yılındaki gibi bir krizin yaşanmayacağını şu teze dayandırıyor: “Krizin ne kadar süreceğini kestirmek şimdiden mümkün değil. Ama en az 6 ay bu etkilerin devam edeceğini söyleyebiliriz. Piyasalarda rüzgar çok hızlı esiyor. Sorun rüzgarın saatte 250 kilometre ile mi 350 kilometre ile mi eseceği. Şu anda piyasalardaki bütün risk unsurları biliniyor. En azından yeni bir risk çıkması ihtimali yok. Türkiye’de ise piyasalar yaralı. Dolar kuru 1.27-1.28’lere kadar çıkabilir ama 1.35-1.40’ları görmesi beklenmemeli. ABD kanyaklı krizin Türkiye’nin makro dengelerine ciddi zarar vereceğini düşünmüyorum. Ancak büyümede bir miktar yavaşlama görülür. 2001 yılındaki gibi bir kriz olmaz. Çünkü banka bilançolarımız kuvvetli, her kesimde döviz pozisyonları fazla veriyor. Dolayısıyla bu krizin bizi döviz kanalıyla vurması çok zor. Şu an için sokaktaki vatandaşın içini karartacak bir durum yok. Türkiye’de bir miktar daha yabancı çıkışı yaşanabilir.” (EKONOMİ SERVİSİ/ANKA)
Piyasalar yara sardı

ABD Merkez Bankası FED’in faizde 75 baz puanlık indirimi sonrasında piyasalarda toparlanma gözlendi. Dün 11 Eylül 2001’den bu yana en büyük düşüşünü gerçekleştiren Tokyo Borsası’nda yüzde 2.04’lük yükseliş yaşandı. Hong Kong Borsası’ndaki artış yüzde 8.6 olurken, Çin Borsası’nda yüzde 3.14’lük artış görüldü. Asya’da başlayan toparlanma İMKB’ye de yansıyor. İMKB Ulusal 100 Endeksi açılışta 687 puanlık artışla 45 bin 280 puana yükseldi. ABD borsaları, faiz indirimine rağmen durgunluk korkularının sürmesi nedeniyle dünü düşüşlerle tamamladı. Dow Jones Sanayi Endeksi yüzde 1.06, Nasdaq yüzde 2.04, S&P 500 yüzde 1.11 değer kaybetti. Önceki gün 1.2480 YTL’ye kadar çıkan dolar faiz indirimi sonrasında 1.20 YTL’nin altında işlem gördü.

Borsada iki günlük Hasar: 7.5 milyar YTL

Tüm küresel finans sistemini dalgalandıran ABD kaynaklı sarsıntının şiddetlendiği 21 ve 22 Ocak’ta İstanbul Menkul Kıymetler Borsası endeksi yüzde 8.4 düştü, yerli yatırımcıların portföyünün değeri 2.3 milyar YTL azalarak 25.9 milyar YTL’ye, yabancıların portföyü de 5.3 milyarlık düşüşle 66.8 milyara geriledi. Toplam portföy değerinde 7.5 milyar YTL düşüş yaşandı. Küresel sarsıntının hafif dozda başlayıp sürdüğü yılbaşından bu yana ise İMKB endeksindeki düşüş yüzde 19.7’ye, toplam portföy değerindeki küçülme de 19.6 milyar YTL’ye ulaştı. Bu dönemde yerlilerin portföyü 5.1 milyar, yabancılarınki 14.6 milyar YTL küçüldü.

IMF: Büyümedeki yavaşlama kaçınılmaz

IMF, dünya piyasalarındaki karışıklık ışığında, küresel büyümenin 2008’de önemli ölçüde yavaşlamasının kaçınılmaz olduğunu bildirdi. IMF Dış İlişkiler Direktörü Mesud Ahmed, “finans piyasalarında istikrarın yeniden sağlanması süreci, karmaşık olacak ve zaman alacak. Dolayısıyla, küresel büyümenin 2008’de önemli ölçüde yavaşlaması, daha şimdiden kaçınılmaz görünüyor ve olumsuz riskler hâlâ mevcut” dedi.
Spekülatörün kriz yorumu

Tanınmış en büyük spekülatör George Soros, dünya piyasalarını altüst eden finansal sarsıntıyı “60 yılın en kötü piyasa krizi” olarak nitelendirdi. Krizin dolara dayalı kredilerde büyüme döneminin sonu anlamına geldiğini savunan Soros, FED’in artık bir resesyonu engelleyemeyebileceğini de öne sürdü.
George Soros, Financial Times gazetesinde yayınlanan “60 yılın en kötü piyasa krizi” başlıklı makalesinde mevcut finansal krizin ABD’deki konut piyasasındaki bir köpük tarafından tetiklendiğini anımsatarak bu krizin bazı açılardan İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana 4-10 yıllık aralıklarla meydana gelen krizlere benzemekle birlikte aralarında büyük bir fark bulunduğunu yazdı.
Mevcut krizin, uluslararası rezerv birimi olarak dolara dayalı bir kredi büyüme döneminin sonu anlamına geldiğini kaydeden Soros, önceki dönemlerde ne zaman kredideki büyümede sorun yaşanmış ise finansal otoritelerin devreye girerek likidite enjekte ettiklerini ve ekonomiyi canlandırma yollarını bulduklarını belirtti.
Bunun kredinin daha çok büyümesini teşvik ettiğini belirten Soros, şunları yazdı:
“Sistem o kadar başarılı oldu ki insanlar, eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Ronald Reagan’ın piyasa yerinin büyüsü, ben ise piyasa köktendinciliği olarak adlandırdığım bu sisteme inandı. Köktendinciler, piyasaların dengeye eğilimli olduğuna ve ortak çıkarlara, katılımcıların öz çıkarlarını gerçekleştirmeye olanak tanınması ile daha iyi hizmet edileceğine inanıyorlar. Bu açık ki yanlış bir değerlendirme çünkü finansal piyasaların çökmesini engelleyen, otoritelerin müdahalesi idi, piyasalar değil.”

Evrensel'i Takip Et