28 Ocak 2008 00:00
KONUM
Bugün akıl ve vicdan sahibi her insanın Türkiyede demokratikleşmenin en öncelikli sorunu ne sorusuna vereceği yanıt, Kürt sorunu olacaktır. 2008e sınır içinde ve ötesinde Kürtlere karşı operasyonlarla başlayan Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümeti, bugünlerde kimi burjuva, liberal solcu, İslamcı çevreler tarafından demokratikleşme kahramanı ilan ediliyor. Bu kahramanlığın delâleti olarak Veli Küçükün de tutuklandığı Ergenekon Operasyonu gösteriliyor. Adı derin devlet tartışmalarıyla birlikte anılan Küçük tutuklandığına göre, AKP çetelere karşı demokratikleşme mücadelesi yürütüyormuş! Küçük, ifadesinde, JİTEMin kurucusu olarak bilindiğini ve meslek hastalığı olan arşivleme alışkanlığı nedeniyle suçlandığını belirtmiştir. Dikkat edilirse Veli Küçük, JİTEMin faaliyetleri, Susurlukta ortaya çıkan ilişkiler nedeniyle değil; emekli olduktan sonraki icraatları nedeniyle yargılanmaktadır. Şemdinlide halka bomba atarken suçüstü yapılan JİTEM elemanlarına bizzat Büyükanıt kefil olurken ve bunlarla ilgili iddianame hazırlayan Van savcısı meslekten men edilirken, acaba demokrasi kahramanı AKP neredeydi?
Devlet içindeki bazı güç odaklarının hizmetinde olmaya devam etse de resmi statüsü bulunmayan; artık deşifre olmuş ve gerçekleştirdiği eylemler açığa çıkmış Küçük ve çetedaşlarının yargılanması, devleti aklamaya yönelik bir operasyon haline dönüştürülmek istenmektedir. Oysa Küçük zamanında varlığı sürekli inkâr edilen JİTEM, bugün devletin yarı resmi bir organizasyonu olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Bin operasyonlar; faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar, patlayan bombalar hâlâ karanlıkta kalmaya devam etmektedir. Kürt sorununu baskı ve şiddet politikalarıyla çözmek üzere oluşturulan özel savaş aygıtı, legal ve illegal organizasyonlarıyla icraatlarını sürdürmektedir. Kürt sorununu içeride ve sınır ötesinde PKKye karşı operasyon sorunu olarak ele alan, Kürtlerin parlamentoda ve legal alanda siyaset yapma zeminini baltalamaya çalışan, düşünce ve basın üzerinde yasakçı anlayışı sürdüren bir AKP, ancak kendine demokrat olabilir. Bugün Türkiyede çeteleri ve onları doğuran koşulları ortadan kaldırmanın temel koşulu, şiddeti Kürt sorununun çözümünde bir yöntem olmaktan çıkarmak ve sorunun barışçıl yollardan çözümünü sağlamaktan geçmektedir. AKP Hükümeti, sorunun çözümünü bir yandan askeri yöntemlere havale ederken, Başbakan Erdoğan son Diyarbakır ziyaretinde kitle örgütü temsilcileriyle yaptığı görüşmede, açık açık Bizden daha fazlasını beklemeyin! demiştir.
Son günlerde gündemi meşgul eden türban tartışmaları da AKPnin demokratikleşme konusundaki ikiyüzlü tutumunu bir kez daha göstermiştir. Her gün Türk ve Kürt gençlerin ölmeye devam ettiği, askerlerin çatışmada ölmedikleri için müebbet hapisle yargılandıkları bir sorunda benden bu kadar diyen Başbakan Erdoğan, türban meselesini yeni anayasaya kadar bekletilemeyecek acil bir sorun olarak ilan etmektedir. Üstelik bütün düşünce ve inançların özgürlüğü temelinde ele alınması gereken bu sorunun, sadece türban takma özgürlüğü olarak ele alınması da, AKPnin demokrasiyi sadece kendi politikalarını güçlendirmek söz konusu olduğunda hatırladığını göstermektedir.
Türkiye Barış Meclisinin 9-10 Şubat tarihlerinde Ankarada yapacağı Yeni Anayasa Sürecinde Demokratikleşme ve Kürt Sorunu konulu konferans, AKPnin demokratikleşme konusundaki ikiyüzlü tutumunun teşhir edilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu konferans aynı zamanda AKPnin bu ikiyüzlü politikaları karşısında bütün emek, barış, demokrasi güçlerinin ülkenin demokratikleştirilmesi ve Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümünü sağlayacak demokratik bir anayasa mücadelesinde birleştirilmesine hizmet edebildiği oranda amacına ulaşacaktır.
Çetin Diyar
Evrensel'i Takip Et