29 Ocak 2008 00:00

Daha güçlü bir Eğitim Sen için

‘Biz ki acılar dönemindenEllerimizi kirletmeden geçtik.Direncim senin olsun...

Paylaş

‘Biz ki acılar döneminden
Ellerimizi kirletmeden geçtik.
Direncim senin olsun,
Sevgim senin olsun!’
Kapitalist sistemin işleyişi içerisinde eğitim emekçilerini temsil eden Eğitim Sen, nasıl bir mücadele yürütmesi gerektiğini emek ve demokrasi mücadelesinde, zamanında emekçilerin tepkisini örgütleyerek, zaaflarına rağmen sermayeye karşı birleşerek, haklarını koruyarak ve ciddi bir muhalefet görevini üstlenerek göstermiştir.
Sermayenin işçi sınıfına ve emekçilere karşı saldırılarının bu kadar yoğunlaşmasına rağmen, eğitim emekçileri cephesinde bu saldırıları püskürtecek bir mücadele girişimi yerine, tepkilerin dağınık ve etkisiz olduğu gözlenmektedir.
Eğitim Sen’de kongreler sürecinde bütün yöneticiler, işyeri temsilcileri ve sınıf bilinçli kamu emekçileri başta olmak üzere, bütün kamu emekçilerinin kongre sürecine katılımı sağlanmalı, sorunlar ve çalışma tarzları tartışmaya sunulmalıdır.
Çünkü sendikamıza üye olanların çoğu saldırı yasalarından haberdar değildir. Dolayısıyla yapılan eylem ve etkinlikler çok cılız geçmektedir. Yeni üye kaydetmediğimiz gibi üye kaybı yaşamaktayız. İşyerlerine yönelik çalışmalar yapılmamakta ve sağlıklı bilgi akmamaktadır. Sendikalarımıza çok az sayıda insan gelmektedir. Kısacası sendikalarımız kan kaybetmekte, zayıflamakta ve kuruma karşı güvensizlik baş göstermektedir.
İşte bu noktada Eğitim Sen’i sahiplenmek, eğitimin bütün sorunlarında taraf olmak, çekim merkezi olmak, talepler etrafında örgütlenmek, kamuoyunu duyarlı hale getirmek (özellikle veli ve çalışanları), ırkçı ve şoven dalgaya karşı kitleyi uyanık tutmak, diğer çalışan ve emek örgütlerini sınıf siyaseti hattına çekmek gerekmektedir. Bütün bu görevlerin yerine getirilebilmesi ve zaaflarından arındırılması için başta işyerlerinde ve bütün kongre sürecinde yukarıda saydığımız sorunların yoğun bir şekilde tartışılması gerekirken, hakim olan anlayışlar, kendisi dışındaki herkesi ötekiler gibi gören, sorunu sendika içinde kendi dışındakilerle, kendileri arasında bir çatışmaymış gibi yansıtan, kitlelerin talepleri ve ihtiyaçları yerine kendi grupsal çıkarlarını öne çıkaran bir anlayışı pratiğe yansıttılar. Yeni üye kaydetmenin ve üye kaybının önüne geçmenin ve süreci tersine çevirmenin yolu, Ülkü Ocakları, ticaret odası vb. örgütlerin de olduğu platformları paylaşarak kamuoyuna yönelik açıklamalarda bulunmak değildir. KESK’in değerlerini koruyarak, Telekom işçilerine dayanışma ziyaretlerinde bulunarak, SSGSS Yasa Tasarısı’na karşı emekçileri birleştirerek yani güçlü yerel ayakları olan yerel platformlar oluşturarak sorunlara çözüm alternatifleri bulabiliriz.
Barışın, kardeşliğin ve Kürt sorununun demokratik çözümünün ‘Üyelerime hesap veremem. Birlikte olalım ama kimse duymasın, listemde delege yazarım ama kamuoyu bilmesin’ vb. utangaç, ilkesiz savunumlar yerine inanç, sabır, kararlı bir duruş sergilemekten ve safları sıklaştırmaktan geçtiğini asla unutmamalıyız. KESK’e olur olmaz yapılan eleştiriler ve gruplar arası tartışmalar kurumu yıpratmakta ve kuruma zarar vermektedir. Sendikalara yönelik saldırılar değerlendirildiğinde örgütsel bütünlük ve dayanışma daha da önem kazanmaktadır.
Eğitim emekçileriyle yaptığımız genel toplantılarda ve birebir görüşmelerde, genel gövdenin duyarlı olduğunu gözlemledik. Örgütlenebilir, duyarlı, tepkili, yetenekli çok sayıdaki eğitim emekçisinin varlığı umudumuzu büyüttü. Bundan böyle yapmamız gereken bu kesimi sendika çatısı altında toplamak ve birleşik bir mücadeleyi örgütlemektir. Unutulmamalıdır ki saldırı tüm halka karşıdır.
Turabi Ay/Atatürk İlköğretim Okulu
İşyeri Temsilcisi (Salihli/MANİSA)
ÖNCEKİ HABER

hukuki merak hakkı

SONRAKİ HABER

Kuzuların sessizliği!..

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...