01 Şubat 2008 00:00
BAŞYAZI
Dün sabah saatlerinde İstanbul Davutpaşada, yüzlerce işyerinin olduğu bir iş hanında meydana gelen patlamada 20 kişi yaşamını yitirdi, yüzü aşkın kişi de yaralandı.
Dün sabah saatlerinde İstanbul Davutpaşada, yüzlerce işyerinin olduğu bir iş hanında meydana gelen patlamada 20 kişi yaşamını yitirdi, yüzü aşkın kişi de yaralandı. Faciaya yol açan patlamanının maytap, havai fişek imal eden, kaçak çalışan bir atölyede meydana geldiği ortaya çıktı.
İstanbulu yöneten yetkililerin verdiği ilk tepki; Terör eylemi olup olmadığı araştırılıyor oldu. Sonra da rahatlandı; çünkü terör eylemi değilmiş!
Çünkü, eğer terör eylemi değilse sorun da yoktur; ölümler de Allahın takdiridir! Tükiyeyi, kentleri yönetenlerin yeni konsepti böyle biçimlendi.
Bu arada patlamanın olduğu iş hanının 1989da yapıldığı, binanın ve içindeki imalathanelerin de ruhsatsız, yani kaçak olarak çalıştığı ortaya çıktı.
Kentteki her metrekareden ve her vatandaştan sorumlu olan, olması gereken Büyükşehir Belediye Başkanı başta olmak üzere her düzeyden belediye yetkilileri, 19 yıldır kaçak olan bu yapı içindeki atölyelerin nasıl böyle çalıştığını açıklamak; buradaki sorumluluklarının gereğini yapmak yerine, Bizde kayıtları yoktur. Mühürlüdürler diyerek özrü kabahatinden büyük açıklamalar yapmakta; ama bu binada her gün onlarca atölye ve içindeki yüzlerce işçinin nasıl çalıştığını açıklamaya yanaşmamaktadırlar.
Biraz insaf ve vicdana değer verilen her yerde, böyle belediye yetkililerinin derhal istifa etmesi gerekirdi; etmeyenlerin de görevden alınması... Ama öyle değil; onlar gayet pişkince, milyonlarca insanın gözünün içine bakarak konuşmaya devam ediyorlar. El insaf, el vicdan ey yetkililer!
İşçilerin hangi koşullarda çalıştığı, sigorta var mı, işçi sağlığı ve iş güvencesi kuralları uygulanıyor mu sorusu, burada elbette abesle iştigaldir. Hiçbir kaydı kuydu olmayana sorulacak sorular değil bunlar.
Çok açıktır ki; eğer bu işyerleri ruhsatsız olmasa, denetlense; çalışma koşulları işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uygun olsa bu patlamalar olmayacak, bu 20 kişi de yaşamını yitirmeyecekti. Dolayısıyla bırakalım başka şeyleri, mantıksal bakımdan bile ölümlerden ve yaralanmalardan kentin belediye yetkilileri birinci dereceden sorumludur. Çünkü bu patlama, onlar görevlerini yapmadıkları için olmuştur.
Olup biteni bu gerçeği görmeden, sadece atölye sahiplerini suçlayarak açıklamak, gerçek sorumluları gözlerden gizlemek anlamına gelir. Suçlu ayağa kalk diyecek bir yargı makamı karşısında ilk ayağa kalkması gerekenler, belediye yetkilileri; İstanbulu yönetmek için yetki almış, oy almış, bunun için maaş alan yetkililer olmak durumundadır. Aksi halde daha çok patlamalar olur, daha çok ölümler ve yaralanmalar olur.