4 Şubat 2008 00:00

KONUM


Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, hükümetin hazırlıklarını yaptığı ‘GAP eylem planı’ kapsamında bölgenin 9 kentini gezdi. Erken, gezinin son durağı olan Adıyaman’da düzenlenen GAP’ta Ekonomik Sosyal Koordinasyon toplantısında yaptığı konuşmada GAP’ı 5 yılda bitirerek orta vadede 2 milyon kişiye iş imkanı sağlayacaklarını, bölgenin gayrisafi milli hasıla içindeki payını yüzde 5’ten yüzde 10’a çıkaracaklarını ve bu sayede kişi başına düşen geliri 2 bin 500 dolara çıkaracaklarını söyledi. AKP, 2002’den bu yana ‘bölgenin kalkınması’ söylemini kullanıyor. Bugün bu söylemin GAP üzerinden yeniden gündeme getirilmesinin Kürt hareketine; Kürtlerin ulusal demokratik istemlerine karşı askeri ve siyasi alanda yürütülen operasyonun bir devamı olduğu görülmelidir. AKP Hükümeti, bir yandan Kürt hareketini bölgenin gelişmesini, demokratik adımların atılmasını engelleyen güç olarak hedef gösterirken, ekonomik alandaki hamlelerle bölgeye hakim olduğunu ve halkın refahını düşündüğünü göstermeye çalışmaktadır.
Tîroj dergisi, 30. sayısında, hükümetin son dönemde öne çıkardığı bölgesel kalkınma söylemini “Doğu’nun Kalkınması: Söylem mi, Çözüm mü?” başlıklı dosyasında tartıştırıyor. Dosyada yer alan yazılarda “bölgesel geri kalmışlık” söyleminin çeşitli dönemlerde Kürt sorununu inkar etmek için kullanıldığı; bu söyleme bağlı olarak dillendirilen ağalık, aşiret (koruculuk), şeyhlik gibi unsurların bizzat devletin kendisi tarafından korunduğu ve bu temelde seksen küsur yıllık cumhuriyet tarihi boyunca bir toprak reformunun gerçekleştirilmemiş olduğuna dikkat çekiliyor. Yine Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarının aksine AKP döneminde bölge illerinin gelişmişlik sıralamasında gerilemeye devam ettiği, sorunun teşviklerle, yeşil kart, yardım gibi uygulamalarla çözülemeyeceği vurgulanıyor. Dikkat çekilen bir diğer önemli nokta da, Kürt sorununun ekonomik boyutları olmasına rağmen esas olarak siyasal bir sorun olduğu ve sorunun siyasal boyutunun çözümü yönünde adımlar atılmadan iddia edilen kalkınmanın gerçekleşmesinin olanaklı olmadığıdır.
Tîroj’un dosyasındaki bölgesel kalkınma söylemiyle ilgili tartışma üzerinden özetlemek gerekirse; hükümetin bu konudaki samimiyetinin ölçüsü Kürt sorununa dair yaklaşımıdır. Başbakan Erdoğan, son Diyarbakır gezisinde Kürtlerin dil, kültür, kimlik konusundaki istemleri konusunda açık açık “bizden bir şey beklemeyin” demiştir. Dolayısıyla AKP Hükümeti’nin “öncekilerden farklıyız” iddiasına rağmen sergilediği tutum, sorunu kendisi dışında bir şey (Kürt sorununu Kürtlerin ulusal demokratik istemlerinin reddinden kaynaklı bir sorun olarak değil; bir geri kalmışlık ve kalkınma sorunu) olarak tarif etmek ve bu temelde bir “çözüm”ü dayatmaktır. Bu konuda AKP’nin öncekilerden farklı veya ileri olup olmadığını görmek için 1969’daki AP (Adalet Partisi) Programı ile Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in son gezisinde söylediklerini birlikte okumak fikir verici olacaktır.
1969 AP Programında : “Önemle üzerinde durduğumuz bir konu da Doğu bölgesinin kalkınması meselesidir. Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olan memleketimizin bütün bölgelerinin kalkınması Anayasanızın bir icabıdır.(…) Bunun içindir ki geri kalmışlığın yaygın ve tesirli olduğu bölgelerde özel tedbirlerin alınmasına ihtiyaç görmekteyiz. Bu özel tedbirlerin maksadı, memlekette imtiyazlı bölgeler oluşturmak değil; bütünleşmeyi perçinlemektir.”* denilerek Kürt illerinde farklı bir sorun olduğu kabul ediliyor, fakat bu sorunun ekonomik önlemlerle giderilerek ‘bütünleşmenin’ sağlanabileceği vurgulanıyordu. Burada söylenenler, Kürt sorununu bir ekonomik geri kalmışlık sorunu olarak gören anlayışın tipik bir örneğini oluşturuyor.
Şimdi de AP Programından yaklaşık 40 yıl sonra Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in GAP gezisi sonrasında söylediklerine bakalım: “Türkiye içinde bölgesel ve bölge içi ekonomik, sosyal ve kültürel dengesizlikleri gidererek ülkemizin birlik ve bütünlüğünü güçlendirmeyi amaçlıyoruz. GAP’ı bu çerçevede değerlendiriyoruz. GAP’ın amacı da, bölgesel farklılıkları ortadan kaldırmak ve ülkenin birlik ve beraberliğini sağlamaktır.” Erken adeta 40 yıl önceki AP Programından alıntı yapar gibi konuşmakta; AKP’nin 40 yıl öncesiyle aynı noktada olduğunu açıkça göstermektedir.
Bugün bölgede iş, ekmek, toprak mücadelesi ile demokrasi mücadelesini; Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümünü birleştirmek, AKP politikalarının teşhiri ve hesaplarının boşa çıkartılması bakımından önemli bir ihtiyaç durumundadır.
* Aktaran Mesut Yeğen, Devlet Söyleminde Kürt Sorunu, İletişim Yayınları sf. 164
Çetin Diyar

Evrensel'i Takip Et