Ölmek var dönmek yok

Biz bu mektubu TEKEL işçisinin özelleştirmeye karşı bir direnişi olan 18 Şubat Ankara eyleminden dönüşte otobüste yazıyoruz. Türkiye’nin kuruluşlarını teker teker peşkeş çeken hükümeti bu eylemimizde olduğu gibi bundan sonra da lanetlemeye devam edeceğiz. Bizim ekmek kapımız , çocuklarımızın geleceği ve bu halkın malı olan TEKEL’in özelleştirilmesini durdurmak için biz işçiler olarak bugüne kadar sürdürdüğümüz birlik beraberliğimizi asla bozmayacağız. Eylemde attığımız sloganlardan biri olan “kavgamız bitmedi daha yeni başlıyor” sloganını hayata geçirmekte kararlıyız.
Bizler merak ediyoruz; bugün TEKEL’i satmak isteyenler, bizleri işsiz, ekmeksiz, çocuklarımızı geleceksiz bırakacak olanlar bizim karşımıza nasıl çıkacaklar? Dün alkolde yaptığımız hataları tekrarlamadan, yaprak tütün ve sigaranın özelleştirilme istemini geri püskürtmesini başaracağız. 18 Şubat Ankara eylemimiz bizleri umutlandırdı. Umuyoruz ki hükümet, bu kararlı duruşumuzu ve coşkumuzu görmüştür ve bu hatadan vazgeçecektir. Genel Başkanımız Mustafa Türkel’in, eylemde yaptığı konuşmasında, eylemlilik süreciyle ilgili söylediklerini hayata geçirme noktasında takipçisi olacağız. Mücadelemizin başarıya ulaşması için çeşitli eylem türlerini hayata geçirmeliyiz. Ama tabii aslında başarıya ulaşmamız için yapılması gereken bütün işçi ve emekçiler olarak hep birlikte mücadele etmemiz. Yani genel grev. Bizi zafere ulaştıracak en önemli ve en etkili yol budur. Türk-İş’ten genel grev kararını almasını bekliyoruz. Özelleştirmelerin, 4-C gibi işçi düşmanı yasaların ve biz işçi ve emekçilerin aleyhine çıkarılan ve çıkarılmak istenen yasaların geriye çekilmesi ancak böyle bir direnişle başarılır.
Yaşadığımız stresi anlatamayız. Artık sabrımız da kalmadı. Ama başarıya olan inancımız ve mücadele azmimiz her geçen gün çoğalıyor. Bunu eylemimizin coşkusu ve kararlığı herkese göstermiştir. Bu coşkumuzla işçi ve emekçileri sevgiyle selamlarken mektubumuzu “ölmek var dönmek yok” diyerek bitiriyoruz.
TEKEL’den bir grup işçi (Akhisar/MANİSA)