24 Şubat 2008 00:00
ölümün kıyısında çalışıyorlar
GÜNÜN YAZILARI
Öğretmenimiz haberiniz var mı?
Tersanelerde her gün ölümler oluyor
Komşular duydunuz mu?
Ya devlet büyüklerimiz?..
Sizin, sizin de mi haberiniz yok?
Tersane işçisi çocuklarıyız biz
Sevgi yüklüdür bizlerin yürekleri
Her gün iş kazalarını babamızdan duyarız
Bizim babamız
bir tersane işçisidir arkadaşlar!
Biz akşam olunca telaşla bekleriz
Ellerimizi açarız, dua ederiz Allaha
Babamızı bize bağışla diye...
Söyler misiniz devlet büyüklerimiz?
Sizlerin çocukları bilir mi ölümü, korkar mı?
Bizler şanslıyız; bugün de
Babamız sağ salim geldi işte eve
Kucaklayıp birlikte yatalım
Yarını belli olmayan babamızla birlikte
Arkadaşlar sizlerin babaları
tersane işçisi mi?..
Bu dizeleri bir tersane işçisinin iki kızı yazdı. Özellikle son günlerde artan ölümlü iş kazalarının onlarda bıraktığı derin izleri bu dizelerden anlamak mümkün. Basının da ilgi göstermesiyle Türkiyenin gündemine oturan Tuzla tersanelerinde çalışan işçilerin ailelerinin tedirginlikleri daha da artmış durumda. Ebru ve Elif Yelli, artık babalarının tersanede çalışmasını istemiyorlar. Her sabah babalarından işe gitmemesini, başka bir iş bulmasını istiyorlar. Akşam eve geldiğinde uzun süredir görmemiş gibi dakikalarca boynuna sarılıyorlar. Hatta babaları eve sağ salim geldiği için mutluluktan ağlıyorlar.
İlk hafta zehirlendi
Fedai Yelli iki sene önce işe başladığı ilk hafta ölümle burun burana gelmiş. İşe başladığı taşeron şirket patronu, geminin bir bölümüne yardımcısıyla birlikte girmesini istemiş. 60 santimetre genişliğinde iki metre uzunluğunda olan kapalı alana girmeden önce kendisine maske verilmesini istemiş. Bir şey olmaz cevabını alınca girmek zorunda kalmış. İki saat sonra dışarı çıkan Yelli, kötü olduğunu görerek tekrar maske istemiş. Gene aynı cevabı alınca öğle yemeğine kadar tekrar aynı yerde çalışmaya devam etmiş. Öğle yemeğinin ardından tekrar içeri giren Yelli, sonrasını şöyle anlatıyor: İşe daha yeni girdiğim için bir şey söyleyemiyorum. İşi de bana verdikleri için bir an önce bitireyim dedim. Saat 16.00 gibi kendimden geçmişim. Yardımcım kolumdan tutup geminin üzerine çıkarmış. Patronu çağırttım ama revire gitmemi istemiş. Revirde iğne yaptılar, oksijen verdiler. Çıktığımda kimse kalmamıştı tersanede, taşeronun tüm adamları gitmişti. Bir arkadaşımı aradım, onun yardımıyla eve gidebildim.
Yelli, geçen iki sene boyunca da ufak tefek kazalar geçirmeye devam etmiş. Ufak tefek kazalar; gözüne kaçan çapaklar, el ve ayak yaralanmaları, vücudunda meydana gelen ezikler... Bu tür olaylar bir-iki günde geçtiği için işçiler arasında kaza olarak görülmüyor.
Bir kalas at, çalış!
İki sene içinde birçok tersanede çalıştığını belirten Yelli, çalıştığı hiçbir tersanede iş güvenliği önlemlerinin alınmadığını dile getiriyor. Yellinin anlattıkları, günlerdir gazete ve televizyonlarda tartışılan ölümlü iş kazalarının neden meydana geldiğini gözler önüne seriyor: Gemide çalışıyoruz, tamir ya da başka ne iş olursa olsun o geminin işi bitene kadar çevresine iskele kurmak gerekiyor ve bunun da kapalı olması gerekiyor. Ama bir kalas atıyorlar ve onun üzerinde çalışıyoruz. 20 metre yüksektesin, artık düşüp düşmemek senin elinde. Orada senin kafanda baret olmuş olmamış hiç önemi yok.
Elektrik kabloları ortada
Yelli, konuşmaya devam ettikçe elektrik çarpması ya da patlama nedeni ile meydana gelen ölümler de ortaya çıkıyor: Dışarıda olması gereken tüpler gemilerin içinde, ambarında duruyor. Tiner atılan yerlerde gaz ölçümü yapılmıyor. Elektrik kabloları, kaynak kabloları ve diğerleri hep ortada dolanıyor. Elektrik kabloları yamalı, yırtık, yağmurda bile bunlar ortada duruyor. Sonra da ölümlere kader diyorlar.
İzinsiz çalışıyorlar
Özellikle uzun çalışma saatlerinin kendisini çok yorduğunu anlatan Yelli, yorgunluğun bir süre sonra dikkatlerini dağıttığını ve kazaya yol açtığını dile getiriyor. Şu an haftanın 7 günü çalıştığını söyleyen Yelli, hafta içi her gün zorunlu olarak fazla mesaiye kalıyor: Dinlenmek imkansız. Vücudunuz bir süre sonra hep yorgun oluyor. Yarım saat yemek molası, 15 dakika çay molası var. Çay içecek yer yok, bir köşede içip çalışıyoruz. Yazın sıcaktan kışın soğuktan çok etkileniyoruz. Bir süre sonra ayaklarımı hissedemiyorum bile. Yelli, kazaların sona ermesi için öncelikle bu koşulların düzeltilmesi gerektiğini anlatıyor.
Ailesi tedirgin
Son kazaların ardından ailesinin tersanede çalışmasını istemediğini anlatan Yelli, Özellikle çocuklar çok korkuyorlar. Son kazaların ardından ağlayarak artık işe gitmememi istiyorlar. Her sabah akşam belki bir daha gelemeyecekmişim gibi sıkı sıkı boynuma sarılıyorlar. Kendilerini derslerine veremiyorlar. Evde kazadan başka bir şey konuşulmaz oldu diye konuşuyor. Yelli, ekmek parası için tersanelerde çalışmaya devam etmek zorunda olduğunu söyleyerek yetkililerin bir an önce kazaların sorumluları hakkında gereken cezaları vermesini istiyor.
raporlar her şeyi açıklıyor
TBMM İnsan Hakları Komisyonu uzmanlarının hazırladığı rapora göre tersanelerde en çok ölüm 12 kişiyle Tuzla Turizm AŞ Tersanesinde meydana geldi. Aliağa Tersanesinde 7, Gemak, Çelik Trans ve Torgem tersanelerinde ise 5er ölüm gerçekleşti.
TBMM, tersanelerde meydana gelen ölümler üzerine üç koldan Tuzla operasyonu başlattı. İnsan Hakları İnceleme Komisyonu ile Sağlık Komisyonu, Tuzladaki ölümler için birer alt komisyon kurdu. AKP, CHP ve MHP gruplarının Tuzla için verdiği araştırma önergeleri de TBMM Genel Kurulunda önümüzdeki hafta görüşülecek.
Raporda, Tuzlada 48 tersanenin bulunduğu, buralarda 14 bin 131 işçinin çalıştığı, yan sanayinin de dikkate alınması halinde toplam 85 bin civarında işçi istihdam edildiği vurgulandı. 48 tersane dışında 563 taşeron firmanın faaliyet gösterdiği belirtilen raporda, doğrudan işverene bağlı ve kadrolu çalışan sayısının toplam çalışan sayısının yüzde 10una karşılık geldiği, işçilerin yüzde 90ının ise taşeron firma çalışanı olduğu kaydedildi. 1985ten bugüne kadar 80 işçinin hayatını kaybettiğine dikkat çekilen raporda, 50 işçinin son 7 yılda Tuzla tersanelerinde hayatını kaybettiği belirtildi.
Raporda, Çalışma Bakanlığının 2003ten bugüne kadar tersanelerde 4 ayrı denetim yaptığı vurgulanırken, Eylül-Ekim 2007de 41 işyerinin denetlendiği, 103 ayrı başlıkta 509 noksanlık saptandığı kaydedildi.
Aralık 2006-Eylül 2007 döneminde Tuzla tersanelerinde 386 iş kazası meydana geldiği, bu kazalarda 8 ölüm, 2 uzuv kaybı, 376 yaralanma gerçekleştiği vurgulanan raporda, ölümlerin düşme, elektrik çarpması ve boğulmadan kaynaklandığı belirtildi. MHP İstanbul Milletvekili Ali Torlaka ait Torlak Tersanesinde ise bugüne kadar 3 işçi hayatını kaybetti.
en büyük neden taşeronlaştırma
Tuzla tersanelerinde 14 Ocak 2008 tarihinden bugüne kadar 6 işçi, meydana gelen kazalarda hayatını kaybetti. Ölümlerin bu hızla devam etmesi halinde her ay ortalama 3 işçi hayatını kaybedecek. Ölümlerden 3ü düşme sonucu, biri elektrik çarpması sonucu, biri tüp patlaması ve diğeri de zehirlenme sonucu gerçekleşti. Bir diğer önemli nokta da hayatını kaybeden işçilerin tamamının teşeron işçiler olması.
Teşeron işçiler uzun süre izinsiz ve iş güvenliğinden yoksun olarak çalıştırılıyorlar. Çalışma Bakanı kazaların en önemli nedeninin teşoronlaştırma olduğunu açıkladı. Ancak taşeron sistemine karşı bugüne kadar demeçlerin dışında herhangi bir adım atılmış değil.
Ercan Karakaya
Evrensel'i Takip Et