27 Şubat 2008 00:00

İNSAN VE SPOR


Geçtiğimiz haftalarda meclis gündemine de gelen bir konuydu, Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim’in maaşı. 135 bin 595 YTL olduğu bakan tarafından ilk ağızdan bildirilen meblağ, bir antrenörün aylık maaşıdır. Yanlış duymadınız. Asgari ücretin tam 311 katına denk geliyor bu meblağ. 311 asgari ücretlinin kışın soğuktan titrediği, çocuklarını kuru ekmekle okula gönderdiği bir ortamda, tek başına Terim’e sadece sahalarda karizma yapıyor diye böyle bir maaş reva görülüyor.
Konu bazı köşe yazarlarınca da işlendi. Bu paradan daha fazla veren bazı ülkeler örnek gösterildi. Bir ulusal takım teknik sorumlusunun böyle bir maaş almasını doğal bulanlar da oldu. Hatta Avrupa ülkeleriyle bile kıyaslandı. Ülkeler arasındaki gelir eşitsizliği düşünülmeden. Oysa bu abartılı rakam, bir ulusal takım çalıştırıcısının yaptığı şeyin çok üzerinde. Futbolun duygusal ve faşizan yönlendirme aygıtı olarak işletilen ideolojik boyutu bir yana bırakılarak kesilen bu maaş faturası, hangi emeğin karşılığı olabilir?..
Bakan bu faturanın “huzur hakkı” karşılığını da kapsadığını ve bu nedenle yüksek göründüğünü vurgulamış. Sayın Terim’in bu görevde çokça huzursuz olacağı, ağır eleştirilerden etkilenebileceği ve medya baskısından bunalımlara girebileceği endişesinin sonucu olarak rakam yüksekmiş… Bu maaşı alan bir kişiyi düşünsenize. Bir kere torunları bile geleceğini kurtarırken bir insanın yapacağı işten huzursuz olma olasılığı olabilir mi?
Düşük gelir sahibi kişilerin futbolu seyretmesinin bile neredeyse olanaksız olduğu mevcut yaşam koşullarında Terim’in maaşı, kuşkusuz bir eşitsizlik göstergesi. Futboldan alınan paylar, profesyonel ve amatör futbol arasındaki yüksek gelir dengesizliği ve seyirci kayıpları düşünüldüğünde çalıştırıcı ve futbolcuların parayla milli olmaları ayrı bir sorun. En azından bu denli yüksek maaşlarla futbol abartılmamalıdır. Yoksa ülkeyi sevmek maddiyat anlamında bir değer ölçüsüne indirgenir ve aldığınız para kadar sever görünürsünüz vatanınızı. Oysa özgürlüğün, bağımsızlığın ve ulusal duyguların maddi anlamda bir bedeli, karşılığı olamaz, olmamalı…
Bu maaşı belirleyenler ülkenin sosyal ve ekonomik durumunu hiç göz önüne almamışlar olacaklar ki, Terim’e asgari ücretin 311 katı yüksekliğinde bir maaşı uygun görmüşler…
Hakan Keysan

Evrensel'i Takip Et