3 Mart 2008 00:00

EVRENSEL’den


Geçtiğimiz hafta bu köşede, “Medyanın savaş seviciliği” başlığı altında, holding medyasının, gazeteciliğin bütün mesleki gereklerini ayaklar altına alıp barışçıl çözüm taleplerine gözünü kulağını kapatmış olmasını eleştirmiştik.
Yazımız şöyle başlıyordu:
“Türkiye’de büyük holdinglere bağlı gazete ve televizyonların, Irak’ın kuzeyinde gerçekleşen TSK’nın sınır ötesi harekatı konusunda yaptığı yayınlar, büyük bir savaş hayranlığını yansıtıyor. Hatta, hakim medyanın, Irak’a TSK’dan daha önce girdiğini bile söyleyebiliriz.
Hatta, hükümetin denetiminde olan gazetelerle, Başbakan’ın türban düzenlemesi konusunda azarladığı, hükümetin denetiminin dışındaki medya organları bu konuda tam bir mutabakat halindeler.
1983’ten bu yana düzenlenmiş olan 24 harekatın çözüm getirmediği, soruna 25. harekatla benzer bir biçimde müdahale edilmesinin hangi çözümü getireceği sorusuyla medya organları ve yorumcuları hiç ilgilenmiyorlar.
Bundan bir süre önce, Türkiye’nin bütün Genelkurmay başkanlarının, askeri yöntemlerle bu sorunun çözülmeyeceğine dair beyanlarını daha önce manşetlerden vermiş olan gazeteler, şimdi ‘kış ortasında doğan Güneş Harekatı’ başlıklarını manşete taşıyorlar.
Yayınlanan fotoğraflar ve savaşta yaşamını yitirenlerin sayıları, bu gazete ve televizyonlar için hamasi ve kışkırtıcı bir haber kurgusunun birer malzemeleri durumundalar.”
Ve şöyle bitiyordu:
“Biz Evrensel olarak, şu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da barışçıl çözüm ihtiyacını öne alan sağduyulu bir yayıncılığı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu, yayıncılığımızın temellerinden biri olan ‘halkların kardeşliği’ ilkesinin de doğal bir sonucudur.”
Ve, Türkiye’de büyük medya gruplarına ait gazeteler, “medya birlikleri” adlandırmasını hak edecek manşetlerle harekatı sunarken, biz harekatın ilk gününde “Bataklığa doğru” başlığını atmış, bundan önce gerçekleştirilmiş olan 24 harekatın sorunu daha da derinleştirmiş olduğunu hatırlatmış, tarihin bu 25. harekatın da çözüm getirmeyeceğini gösterdiğini ifade etmiştik.
Hatta, kış ve kar ortasında başlayan harekatı İstanbul’daki sıcak plazalarında izleyen ve Genelkurmay’ın servis yaptığı fotoğraflarla hamasi haberler yapanlar içinde, bizi onlardan farklı davrandığımız için eleştirenler bile olmuştu.
Bugün bakıldığında tarihin bizi haklı çıkardığı açıktır. Hatta yaşanan sürecin 8 gün olduğu dikkate alındığında, bunun “tarih” bile denilemeyecek kadar kısa ve yakın bir süreç olduğu açık. Bu da Türkiye’nin sosyal sorunlarına hamasi ve şoven bir tarzda yaklaşmakta ısrar edenlerin, yaşam tarafından bir haftalık bir sürede bize tekzip edildiklerini göstermiştir. Yani artık bu tarz dikiş tutmamaktadır.
Bu gerçekle yüzleşildiği takdirde Türkiye çözüme de yaklaşacaktır.
Son sınır ötesi harekat, Türkiye’nin, sorunlarını çözmeyi ancak büyük acılar çekerek öğrenen bir ülke olmaya mahkum edildiğini göstermiştir. Bu, bu ülke için büyük bir talihsizliktir.
Bunun sorumluluğu askeri yöntemler dışındaki yöntemleri baskılayan, demokratik çözüm arayışlarına izin vermeyenlerin omuzlarında olsa da, Türkiye’nin demokrasi ve barıştan yana güçleri, barışçıl çözüm yöntemlerini yaşama geçirecek kanalları açmayı başarmalıdır.
İyi haftalar!..

Evrensel'i Takip Et