6 Mart 2008 00:00

HAYATIN İÇİNDEN


Yıl, çok önce.
Türk ordusu Kuzey Irak’a girdi.
Sonra?..
Çıktı.
Sonra?..
Yine girdi.
Girdi ve çıktı. Yine girdi ve çıktı.
Geçenlerde yine girdi.
Girerken, davul zurna... ABD ordusuna benzin, ıvır zıvır satan kartel medyası zil takıp oynayacak.
- Aslanım benim. Kim tutar seni. Dümdüz et gel.
Hava eksi 15. Kar 1 metre.
Kartel medyasının baronları boğaz manzaralı salonlarından kız kulesini seyrediyor. Şarap kırmızı. Işık loş. Isı hoş. Şömine... Odun çıtırtısı...
Silah satıcıları Miami açıklarında. Yat turu. Şampanya. Tükenen silah stokları. Yükselen kazanç...
Dağların tepesi.
Anadolu’dan gençler. Belki ilkokuldan arkadaş. Belki ikisinin babası da işçi. Ya da işsiz. Ablaları elti.
Üniformalı.
Lastik terlikli.
Aslanım benim.
Sonra terhis.
Baronlar kayıp. Kartel kayıp.
Aslanlar iş kuyruğunda.
İş yok. İş olsa da sigorta yok.
Siyasetin yarasaları homurdanıyor.
- Çıkmamalıydı.
- Çıkmalıydı.
- ABD hin oğlu hin. Ulan sen değil misin uzaydan bakıp yerdeki karıncayı gören?
Ordunun çekildiğini görmedin mi? Gördün. Gördükten sonra neden “Ordu çıksın” diye ötüyorsun? İkinci çuval mı bu? Yoksa yeni kazık mı?
- “Çık” dedim çıktılar.
Baron okyanus ötesine postu sermiş. ABD destekli. General düşmanı. İçteki kankalarında bıyık altından tebessüm.
- Yaşasın ordu.
Saplar saman, samanlar sap.
Riya, yalanı geçmiş. Kâr zarar, oy doy hesapları.
Bülent Ersoy’dan insan bir ses.
- Durdurun kanı!
Yaşlı maaşında güvenlik görevlisince itilen Kore gazileri. Bir zamanın aslanları. Satılan TEKEL.
Alan İngiliz. Sonra Fransız. Sonra yedi düvel...
Hani şu bir zamanlar aslanların kovduğu, Anadolu’yu dar ettiği yedi düvel.
Kırmızı bantlar, çelenkler.
Kollar, bacaklar, cesetler...
Haydi şerefe dürzüler!..
Arif Nacaroğlu

Evrensel'i Takip Et