10 Mart 2008 00:00

GÜNDÖNÜMÜ


İşçi kenti Soma’da, Türkiye Maden-İş Sendikası Ege Bölge Şubesi ile KESK’e bağlı sendikalar, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamaları kapsamında Emekçi Kadınların Hakları ve sorunları ile SSGSS’yi birleştirerek bir panel düzenlemişti.
T. Maden İş Sendikası toplantı salonundaki panelin başlangıcında, Bursa’da 2005 yılında yanarak ölen beş kadın işçinin görüntüleri, 8 Mart’ın tarihçesi ve Anadolu’nun emekçi kadınlarının yaşamlarından kesitlerin yer aldığı “Ekmek ve Gül” belgesel filminin gösterimi yapıldı.
Şair-Yazar Zübeyde Seven Turan’ın, 8 Mart ve Emekçi Kadının Hakları ve Sorunları konusunda, kendi şiirleri ve Nazım Hikmet ile Melih Cevdet Anday’ın şiirleriyle de desteklediği sunumu, oldukça yararlı ve kapsamlıydı.
Daha sonra, SSGSS konusunda slaytlar eşliğinde bir sunum da ben yaptım.
Bu sunumda özellikle;
- SSGSS’nin tekelleşmiş sermaye, özel sağlık ve emeklilik şirketleri için gerçek bir reform, emekçi sınıflar için ise sağlık hakkını yok eden, emekliliği hayal haline getiren bir yıkım olduğu,
- Bu saldırıların işçi sınıfı ve diğer emekçilerin birleşik ve örgütlü olarak, üretim gücünün en etkili kullanımı olan grev ve direnişlerle ve giderek bir genel grevin hazırlanmasıyla engellenebileceği,
- Patronların ve siyasi temsilcilerin çok güçlü olduğu, işçilerin ve emekçilerin saldırıları durduracak güçleri olmadığı inancının bir yanılsama olduğu, çünkü patronların gücünün işçinin üretiminden geldiği, işçinin bedeli ödenmemiş emeğinin patrona güç kazandırdığı, işçi üretmediği takdirde patronun bütün gücünü yitireceği,
- Mevcut sendikalar ve konfederasyonların bu saldırılar karşısında hâlâ eylem kararları almamış olmalarının, işçileri mücadeleye yönlendirmemelerinin en önemli nedenlerinden birinin, uzlaşmacı/bürokratik sendikacılık anlayışı olduğu, ancak tabandan zorlama ve yerel sendikal birliklerin oluşup mücadeleyi başlatmaları halinde mücadeleci/sınıf sendikacılığı anlayışının egemen kılınabileceği,
- Yapılanların sermayenin ihtiyaçlarına ve kapitalizmin doğasına uygun olduğu, o halde kapitali/sermayeyi tek ve en önemli değer olarak kabul eden kapitalist sistemin yok edilip, yerine emeği en yüce değer olarak gören insan ve doğa merkezli demokratik halk iktidarlarını, giderek sosyalist toplumu oluşturmak gerektiği,
- İşçilerin ve kamu emekçilerinin ekonomik ve demokratik hak mücadelesi için vazgeçilmez örgütleri olan sendikalarına sahip çıkmaları ve sınıfın partisi ile de siyasal iktidar mücadelesi sürdürmelerinin zorunluluğu vurgulandı.
CHP ilçe başkanının soldaki siyasi partilerin birlikte hareket etmeleri gerektiğine işaret eden görüş aktarımı üzerine;
- Emekçilerin birliğinin önemine, birleşen emekçilerin yenilmeyeceğine dikkat çekerek temel bölünmenin emek ile sermaye arasında olduğunu, emekten yana tavır alan, özelleştirmelere, IMF ve DB politikalarına, emperyalist politikalara karşı duran her kesimle birlikte davranılabileceğine ilişkin görüşümüzü aktardık.
Ülkemizin önemli tesislerinin, kurum ve kuruluşlarının yerli ve yabancı tekellere satışını harita üzerinde gösteren slayt gösteriminden sonra, bu satışlardan sadece AKP’nin sorumlu tutulmasının eksiklik olacağı, 24 Ocak 1980 ekonomik kararlarının uygulanmasını sağlamak, özelleştirmeler ve kapitalist-emperyalist yağmayı gerçekleştirmek için yapılan 12 Eylül askeri darbesi sonrası tüm hükümetler ve partiler tarafından bu yağmanın hazırlandığı ve uygulandığı, sermaye partilerinin aslında birbirlerinden farkları olmadığı görüşümüze karşı CHP ilçe başkanının bu görüşümüzü kendimize saklamamızı önermesi ilginçti.
Görüşlerimizi emekçilerle paylaşmaya devam edeceğimizi belirtmemiz üzerine, “bu görüşümüze katılmadığını” belirten CHP ilçe başkanına elbette bizimle aynı görüşü paylaşmayabileceğini anımsattık.
Emekçilerin çıkarlarını savunmaktan öte kaygı taşımayan bizler, görüşlerimizi tüm içtenliğimizle emekçilerle paylaşırken, kimilerinin de emekçilerden yana görünmelerine karşın özelleştirmeci, IMF’ci sermaye partilerine söz söylenmesinden rahatsız olmaları çok doğal.
Bizler emek cephesini birleştirme ve sermayeye karşı mücadele kararlılığımızı sürdüreceğiz. Gecikmiş olsa da Türk-İş’in kararını aldığı mücadeleye tüm gücümüzle katılacağız.
Dünyadaki tüm emekçi kadınların günleri kutlu, yaşanan her gün emekçilerin günü olsun.
Hasan Hüseyin Evin

Evrensel'i Takip Et