13 Mart 2008 00:00
GENÇLİĞİN SESİ
Hükümetin sosyal güvenlik reformu olarak kabul ettirmeye çalıştığı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Yasa Tasarısı, cuma günü TBMM Genel Kurulunda görüşülmeye başlanacak. Yasanın, işçi ve emekçilerin; emeklilik, sağlık, sigorta gibi çetin mücadeleler sonucu kazanılmış tüm haklarına yönelik bir saldırı olduğu çok açık.
Yasanın maddelerinin, emekçilerin yaşamı için ne anlama geldiği yazılıp çiziliyor. Ne var ki toplumun çok büyük bir kesimi henüz bu yasanın ne olduğunu dahi bilmediği gibi bunun hükümetin söylediği gibi bir reform olduğunu düşünüyor. Bu yüzden, Başbakan partisinin grup toplantısında rahatlıkla: Bazıları yasa taslağının tek bir cümlesini bile okumadan spekülasyon üretiyorlar. Çalışanların, emeklilerin haklarında gerileme olacakmış. Asla böyle bir şey söz konusu değildir. Dürüst davranmıyorlar ve yalan söylüyorlar. Kazanılmış haklar aynen devam edecektir. Ben de emekçiyim, ben de damdan düşenim. Ben bir işçi emeklisiyim. Hiçbir zaman bu ülke için değer üreten kimseye bizler, fildişi kulelerden bakmayız diyebiliyor.
Sözün bittiği yerde hal böyleyken; Emek Platformu da bitenin yerine başlayacak olanları açıkladı. Sendikalar ve meslek örgütleri SSGSSye yurdun her tarafında yapacakları eylem ve grevlerle yanıt verecekler. Perşembe günü kitlesel basın açıklamaları yapılacak, cuma günü uyarı amaçlı 10.00-12.00 arası emekçiler çalışmama haklarını kullanacaklar. Ve bu uyarıların ardından TBMMye gidilecek.
Yukarıda anlatılanların kimi ilgilendirdiği sorusunu, Çalışma Bakanı Faruk Çelik birkaç ay önce Tepkilere gerek yok, bu yasa 20 yıl sonra emekli olanları kapsayacak sözleriyle açıklamıştı. Evet, bakanın üstünü pek de kapatma gereği duymadan söylediği gibi yasa, en çok geleceği; yani gençliği etkiliyor. Bu bakımdan, öncelikle bu iki günlük sürece en fazla destek vermesi gereken kesimlerin başında gençlik yer alıyor.
Hükümetin tavrının ne olacağını Başbakan söyledi. Cuma gününden sonra yapılacak olan da emek cephesinden bu sürece kitlesel eylemler, genel grevle yanıt vermek olacaktır. Gençliğin ileri kesimlerine de burada önemli görevler düşmektedir. Yasanın gençlik için ne anlama geleceğinden başlayacak bir aydınlatma faaliyeti, cuma günü yapılacak olan iş bırakmalara gerek gençliğin katılımının sağlanması gerekse de atölyelerden, lise ve üniversitelerden destek seslerinin yükseltilmesi bunlar arasında.
Yasa, genç işçilerin sigorta ve çalışma haklarından başta tıp fakültesi öğrencilerine kadar, geniş bir gençlik kesimini kapsamaktadır. Bu yasa, SSGSSye paralel başka uygulamalarla da birlikte; mühendislik, eğitim, hukuk gibi disiplinlerde de geleceksizlik anlamına geliyor. Bu bakımdan; gençlik kitlelerini, talepleri ve geleceği etrafında birleştirebilecek olanaklar genişlemekte.
Bu olanaklar doğru değerlendirildiğinde gençlik kitlelerini kamplaştıran tartışmaların da aşılacağı ortada. Bir işçinin emekli hakkını elinden alan uygulama ile genç bir işçiyi sigortasız çalıştıracak ve yine bir üniversite öğrencisini parayla üniversiteye sokacak uygulamaların kaynakları aynı; ABD ve onun IMF, Dünya Bankası gibi kurumları. Aynı ABDnin ve bugünkü kutsal ittifaklarından AKP ve ordunun yaptıkları da ortada.
SSGSSye karşı cuma gününden başlayacak olan iş bırakmalar ve hemen ertesine yayılacak olan süreç geleceğimize sahip çıkmak anlamına gelmektedir. Sözün özü, mücadele dolu bir süreç bizleri bekliyor. Baharın işçi ve emekçiler için her zaman sıcak geçtiğini biliyoruz. Bu sıcaklığa gençliğin ateşini de eklemek gerekiyor. Burada en önce de görev bize, Emek Gençliğine, öğrenci ve işçi gençliğin ileri kesimlerine düşüyor.
Lütfi Usluer*
Evrensel'i Takip Et