18 Mart 2008 00:00
KENT YAZILARI
Ülke gündeminin hızla yerel seçim odaklı şekillenmeye başladığı, koltuk arayışındaki vazgeçilmez insanların soldan sağa transferlerine ilişkin haberlere her gün bir yenisinin eklendiği günleri yaşarken, Cuma günü akşamüzeri gelen haber gündemin rotasını hızla değiştirdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından AKPnin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru, ülke gündemini yeniden Ankara merkezli konuma getirdi. Yerel seçime yönelik gündemin yanı sıra, ülke gündeminde yer alan pek çok konu da hızla gündemin arka sıralarına sürüklendi.
Cuma günü açılan dava olmasaydı, geçtiğimiz hafta olduğu gibi, bugünlerde bir yandan AKPnin transferleri basında ilk sıra haberleri arasında bolca yer tutarken, basında hak ettiği yeri tam olarak alamasa da, emekçilerin iktidara geri adım attıran eylemleri de gündemimizdeki ana konulardan biri olacaktı.
Ülke gündeminde yer tutan gelişmelerin yanı sıra, yerel özellik taşıyan, illere göre öncelikleri farklılaşan bazı gelişmeler de gündemde tartışılan önemli konular arasında yer alacaktı. Örneğin; farklı illerde belediyelerde yaşanan yolsuzluklara ilişkin haberler, yargılanmasına İçişleri Bakanlığı tarafından izin verilmeyen AKPli başkanlara ilişkin haberler ile doğrudan gözaltına alınan muhalif belediye başkanlarına ilişkin haberlerin yanı sıra, belki de bugünlerde Melih Gökçek belediyeciliğinin batırdığı EGOnun sözde kurtarılabilmesi için, Ankara doğalgaz dağıtımının özelleştirilmesi ve çok tanıdık bir simaya devredilmesi, Ankaranın gazının nasıl alınıp satıldığı tartışılıyor olacaktı.
Cuma günü gündem birden bire değişmeseydi, aylardır rakamlar verilerek Ankaranın kurtuluşu gibi açıklanan doğalgaz özelleştirmesinin, bir yandan açıklanan tahmini bedelin yarısı gibi bir fiyata satılmasının ardında yatan gerçekler konuşulurken, diğer yandan yapılan özelleştirme sonucunda Ankaralının uğrayacağı olası zararlar konuşuluyor olacaktı.
Gündem birden değişmeseydi, Ankarada belediye yönetimine geldiğinden bu yana, Ankara kenti açısından kentin ve kentte yaşayanların gerçek gereksinmelerine yönelik kalıcı hiçbir yatırımı tamamlayamayan, 15 yıla yaklaşan iktidarında Ankara kentine 1 metre yeni metro hattı kazandırmayan, kamusal kaynakları Ankaranın köstebek yuvasına çevrilmesi için harcayan, yıllar öncesinden planlanmış yatırımları geciktirerek kenti günlerce susuz bırakan, Ankaralıyı Kızılırmaktan getirilecek, pek çok kentin ve sanayi tesisinin atıklarıyla kirlenmiş suya mahkum eden anlayışın daha ne kadar süreceği tartışılıyor olacaktı.
Ama ne yazık ki gündem değişti. Günlerdir emekçilerin uyarılarını görmezden gelen, gündemlerine almamaya özen gösteren, basında gelişmelerin hak ettiği biçimde yer almasını engelleyenlere şimdi gün doğdu. Artık televizyonlarda ve gazetelerde, iktidara ve onun izlediği politikalara karşı haklarını savunmaya çalışan işçiler ve emekçilerin eylemlerine ayıracak yer kalmadı. Cuma günü gerçekleştirilen eylemler, provası yapılan genel grev gündemden hızla uzaklaştı.
Ne yazık ki şimdi gündem değişti. Artık gündemde emekçilerin ekonomik sorunları değil, oluşan yeni gündemin sanal ekonomiye, borsaya dövize etkileri yer alacak. Ülkede istikrarın emekçilerin mutluluğu ile değil, sermayenin mutluluğu ile sağlanabileceğine inanan anlayışın çok bilmiş açıklamaları gündemi bütünüyle işgal edecek. Emekçilerin emeklilik rüyalarını karartan düzenlemeye ilişkin tartışmalar, gündemden hızla uzaklaşacak.
Ne yazık ki, bu kargaşa içinde hiç kimse çıkıp, henüz kullanmadan halktan peşin alınan doğalgaz ücretlerine ve BOTAŞa ödenmeyen doğalgaz paralarına rağmen, EGOnun nasıl olup da batırıldığını sormayacak. Ne yazık ki, yaşanan bu toz duman içinde, doğalgaz dağıtımının özelleştirilmesinin halka nasıl yansıyacağı, halkın sırtına nasıl bir yeni yük bineceği yeterince sorgulanamayacak.
Yaşanan gündem değişikliğinin içeriği ve boyutları dikkate alındığında, yeni ve daha önemli bir başka gelişme yaşanmadığı sürece, ana gündemin uzunca bir süre değişmeyeceği, gündemin bugünlerde yaşananların çevresinde çeşitlenerek süreceği açıktır. Bu durumun, önümüzdeki günlerde gazete manşetlerinde, köşe yazılarında, televizyon haberlerinde pek çok önemli konunun yer bulmasını da engellemesi olasıdır.
Ani gündem değişiklikleri ile oluşan bulanık ortam, halktan yoğun tepki görecek pek ço düzenlemenin sessizce yapılması, elden çıkarmaların ve satışların gerçekleştirilmesi için uygun ortamın oluşması olarak da algılanacaktır. Bu nedenle, kamusal görev üstlenen örgütlerin ve özgür basının, toplumdan ve emekten yana kesimlerin, oluşan ana gündemin yarattığı bulanıklığın etkisinde kalmadan, yaşanan gelişmeleri yakından izlemesi, değerlendirmesi ve halkın doğru bilgilendirilmesine aracılık edebilmesi, giderek daha da büyük önem kazanacaktır.
Necati Uyar
Evrensel'i Takip Et