21 Mart 2008 00:00
GÜNCEL
AKPnin kapatılması davası medyada yoğun olarak tartışılıyor. Doğan grubuna bağlı medya (içlerindeki birkaç köşe yazarı hariç) Başsavcının açtığı davayı destekliyor.
AKPnin kapatılması davası medyada yoğun olarak tartışılıyor. Doğan grubuna bağlı medya (içlerindeki birkaç köşe yazarı hariç) Başsavcının açtığı davayı destekliyor. AKP nin kendine çeki düzen vermesini tavsiye ediyor. AKP yanlısı medya ise, davayı demokrasiye karşı yapılmış bir hareket olarak eleştiriyor.
AKP yanlısı medya kalemşörleri, kapatma davasını demokrasi karşıtı bir girişim olarak değerlendiriyor ama AKP olaya böyle bakmıyor. AKP kendini demokratik kurallarla kendini bağlamak istemiyor. AKPliler davayı iktidarlarına karşı bir hareket olarak değerlendiriyor. Bu nedenle de, partilerine yönelik antidemokratik girişimleri demokratik açılımlarla bertaraf etme yerine, Meclisteki çoğunluğuna dayanarak özel birtakım yasa hükümleri çıkarmak suretiyle çıkış yolu arıyor.
AKP kurmaylarının kamuoyunun tartışması için ilgi alanına sunulan çözüm önerileri bu tür öneriler. Japon Modeli, Venedik Protokolü vb. isimler verilmiş öneriler parti kapatmanın yasaklanması ya da zorlaştırılması için değil, AKPnin bu badireyi atlatması için yapılıyor.
Onlar, DTPnin kapatılmasına karşı değiller.
Hazırladıkları anayasa taslağında da parti kapatılmasının zorlaştırılması ya da yasaklanmasına ilişkin bir değişiklik önerisi yok. Siyasi Partiler Kanunu konusunda da hiçbir değişiklik önermiyorlar. Tam tersine, bu siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası onların aldıkları oyun çok üzerinde bir temsiliyet elde etmesinin yolunu da açıyor.
AKPnin dayandığı emperyalist güçler ve yerli işbirlikçileri de onlardan demokrat olmalarını, Türkiyede gerçek bir demokratik sistem tesis etmesini talep etmiyor. ABD, AB ve TÜSİADın AKPden istediği demokrasi kıstasları Kopenhag Kriterleridir. Bu kriterler de beş sene önce AKP tarafından yerine getirilmiştir. Yani, AKPnin Türkiyeye getirdiği ve getireceği demokrasi bu kadardır.
Bazı aydınlar, bu durumu bilmelerine rağmen, AKPnin demokrasinin sınırlarını genişleteceği hayalini yaymakta çıkarları vardır. Bazı demokrat aydınlar ise bu propagandaya kanmış ve esas olarak üç askeri darbe, birkaç müdahale yaşamanın verdiği çekıngenlikle, faşist güçlerden korkusu nedeniyle AKPye sığınmayı daha akılcı bulmuşlardır.
Kendilerine laikçi diyen kesimin ise egemen burjuvazi içinde destekçisi kalmamıştır. Bunlar, asker-sivil bürokrasi ve şeriat tehlikesi ile korkutulmuş orta sınıflara dayanmaktadır. Bürokrasi içindeki gücü de giderek erimektedir. Bürokrasi niteliğinden kaynaklanan nedenlerle iktidara doğru meyletmektedir. Aydınlar içinde ise İP, TKP ve Cumhuriyet gazetesi çevresine sıkışmış durumdadırlar.
Ekonomik ve siyasi çıkarları demokrasi, barıştan ve emeğin haklarının genişletilmesinden yana olan geniş emekçi kesimleri ise kafa karışıklığı ve şaşkınlık içindedir.
Bu koşullarda bizler, emek-demokrasi-barış güçleri, demokrasiyi amasız ve yüksek sesle savunarak ve buna uygun davranarak, demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesi için somut öneriler geliştirerek, emeğin haklarının genişletilmesi için programımızı ana hatları ile kitlelere ileterek, barışın tesisi için Kürt sorununun demokratik çözümü ve acil atılması gerekli adımları çok somut formüle ederek kafa karışıklığını giderebilir ve emekçi halkın doğru seçenek etrafında toparlanmasına yardımcı olabilir.
Barış ve demokrasi güçlerinin kitleleri birleştirmesi için koşullar mevcut ve uygundur.
Kongrelerinde çatı partisi için karar almış olup bunun gereğini yerine getirmeyenler, yıllardır emekçilerin ileri kesimleri ve demokrat aydınların birlik çağrılarının gereklerini yerine getirmeyenler tarih ve halk önünde sorumlu olacaklardır.
Kamil Tekin Sürek