23 Mart 2008 00:00

NOT

Yine gördük bu günü...Newroz’u...

Paylaş

Yine gördük bu günü...
Newroz’u...
Salçım saçak, çiçeklenmiş meydanlarda...
Yeşilden, sarıdan, kırmızıdan...
Üç renkli bir denizde, ateşten bir dalga...
Direnen insanın bayramını gördük.
Çok şükür direnişe!
Diyarbakır Newrozuna katılan bir gazeteci arkadaşımız, “Herkes gerilla gibiydi” diyordu...
Özeti buydu günün, ve Newroz özetiydi direnişin...
O özette, 24 yıllık bir direnişin ataklığı, ağırbaşlılığı ve müthiş özgüveni gizliydi:
Biz barış istiyoruz ama kimliğimizi de...
Barış istiyoruz ama savaşla da asla yenemezsiniz!
Çözebilecekseniz Kürt sorununu çözün, bizi çözemezsiniz...
Ve sadakaya muhtaç etseniz bile cebimizi, satın alamazsınız vicdanımızı.
Her dem Newrozlarla tazelenmiş vicdanımızı...
Direnen Kürt bunu söylüyor işte...
Newroz’da bu söylendi...
Kaç gündür, Kürdün yurdunda yükselen ses buydu.
Bugün İstanbul Kazlıçeşme’de de bu ses yükselecek yine...
Direnen insanın sesi bu...
Herkes bu sese kulak vermeli...
Bu sesi hesaba katmayanlar yanılacaktır mutlaka...
Sınırın ötesinde ya da berisinde “bölücü terör” diye kovalayarak...
Tepelerinde uçurduğunuz “savaşan şahinler”le korkutabileceğiniz,
Rivayet bu ya, 12 milyar dolarlık paketlerle tavlayabileceğiniz,
GAP ninnileriyle avutabileceğiniz,
TRT’de Kürtçe yayın hokkabazlığıyla kandırabileceğiniz,
“İslam kardeşliği” hikayesiyle uyuşturabileceğiniz...
O uğursuz kurgularınızdaki Kürt yok karşınızda; geçmiş olsun!..
Bunu gördük Newroz’da...
Görmeyenler de görebilecek mi?
Mesele budur artık...
Diyarbakır’da toplanmış yüzbinlerin üzerinden F-16 uçuranlar mesela...
Barajlar yaparak Kürt sorununu çözebileceklerini zannedenler...
Görsünler ki, Kürdün barajı da Newroz’dur artık
Anlasınlar ki, Newroz, çözümsüzlükte ısrar edenlere karşı kurulmuş Kürt barajıdır
Sadece ayaklarıyla değil, yerçekimsiz akıllarıyla da bir türlü yere basmayanlar...
Ankara’nın iktidar dalaşlarında, memleket insanının gerçek meselelerini, acılarını sümen altı etmeye çalışanlar...
Elbette kolay kolay görmeyecek, anlamayacaklardır Newroz’un dilini...
Ya şu kendisine “Komünist” diyen kolejli şımarıklar;
Newroz öncesi, utanmadan şunları yazabilenler:
“...2008 Newroz’unda Kürt milliyetçi siyaseti özgürlük ve barış sloganlarını bırakıp Nurculuk tarikatında kurtuluş aramaktadır...” !!!
Birileri Kürt siyasetine karşı Nurculuktan medet umar, onu dayatırlarken, bu yazılanları nasıl yorumlamalı?
Cahillik, bilmezlik telafi edilir de...
Galiba daha beter bir durum var ortada, bu hatırlatılmalı...
Malum devlet ezberinde de, “irticai ve bölücü tehditler” hep yan yana anılıyorsa...
Hayatlarında bir işçiyle bile tokalaşmamış kampüs solcusu ise sınıf mücadelesi diye “irtica karşıtlığı”nı belliyorsa...
Bir de üzerine, “Kürt milliyetçiliğinin” de Nurculaşarak irticacılaştığını kanıtlamaya girişiyorsa...
En iyimser ifadeyle, “ulusalcı” derinliklerden yana işletiliyor olma olasılığının da olduğunu, hatırlatmak gerekiyor.
Gerisini Newroz anlattı zaten...
Kendi diliyle...
Direnişin diliyle...
Çok şükür ki,
İnsan, direniyor;
Direnebiliyor hala...
Vedat İlbeyoğlu
ÖNCEKİ HABER

Üç çete operasyonu ve bugün olanlar

SONRAKİ HABER

Eve gaz bombası attılar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa