24 Mart 2008 00:00

KONUM

Newroz Bayramı, bölgenin ve ülkenin birçok kentinde hafta boyunca yüz binlerce kişinin katılımıyla kutlandı.

Paylaş

Newroz Bayramı, bölgenin ve ülkenin birçok kentinde hafta boyunca yüz binlerce kişinin katılımıyla kutlandı. 1995’ten bu yana Newroz’un, Türklerin Ergenekon’dan çıkış bayramı ‘Nevruz’ olduğunu keşfeden devlet, bu yıl da resmi kutlamaları yaparken, öte yandan Van ve Hakkâri başta olmak üzere birçok kentteki kutlamalara devlet güçlerinin panzerler ve silahlarla müdahale etmesi sonucu bir kişi polis kurşunuyla öldürüldü; yüzlerce kişi yaralandı ve tutuklandı. Newroz kutlamalarında halklarımızı ölüme ve yoksulluğa mahkûm eden savaşa ve operasyonlara karşı yükselen ‘Êdî Bes e’(Yeter Artık) sesi, egemenlik mücadelesi veren gerici kamplar tarafından yine duyulmadı. AKP yöneticileri, partileri hakkında açılan kapatma davasını “Ergenekon operasyonunun rövanşı” olarak değerlendirirken, İlhan Selçuk, Perinçek ve Alemdaroğlu’un Ergenekon kapsamında gece vakti gözaltına alınması karşısında “ulusalcı-laik” güçler, AKP’yi “darbe özentisi içinde olmak” ve “devleti ele geçirmeye çalışmak”la suçladılar. Aslında her iki taraf da doğruyu söylüyordu. Çünkü ne savaşın sona ermesi ve halklarımızın eşit haklar temelinde barış ve kardeşlik içinde yaşaması, ne de milyonlarca emekçinin sosyal güvenlik ve insanca yaşam hakkı bu gerici kampları ilgilendirmiyordu. Bu nedenle Newroz’da alanlara çıkan Kürt halkı ve her milliyetten emekçiler demokrasi, barış ve insanca yaşam taleplerinin bu gerici hesaplaşmaya kurban edilmek istenmesine karşı “Êdî Bes e/Yeter Artık” dedi.
Bugün gerici güçler arasındaki egemenlik mücadelesinin geldiği boyut, demokrasi ve halk güçlerinin durması gereken yer ve geliştirmesi gereken mücadele hattını bütün açıklığıyla ortaya koymaktadır. Ergenekon operasyonundan sonra AKP’yi “demokratikleşme şampiyonu” ilan eden çevreler, bugünkü tabloda neler görüyorlar? Genelkurmay’la savaş ortaklığı, 301 ve basın-düşünce özgürlüğü üzerindeki yasaklar, DTP’nin kapatılma davası, DTP’li vekiller ve yerel yöneticilerle ilgili bitmeyen soruşturma ve davalar, Newroz kutlamalarına öldürmeye varan vahşice saldırılar, sosyal güvenliğin tasfiyesine, özelleştirmeye karşı mücadele eden işçi ve emekçilere biber gazı ve polis copuyla yapılan müdahaleler… “Laikliğe sahip çıkmak” adına demokrasi karşıtı müdahalelere, baskı ve yasaklara sarılan “ırkçı-şoven” güçlerin de AKP’nin Kürt halkı ve emekçilere karşı saldırılarına herhangi bir itirazı bulunmamaktadır. Hatta sınır ötesi kara harekatıyla ilgili tartışmalar sırasında yaptıkları gibi, bu politikaların daha kalıcı ve ısrarlı bir şekilde yürütülmesini savunmaktadırlar.
Başbakan Erdoğan ve AKP, bir yandan bölgede yürütülen savaş ve operasyonlara methiyeler dizerken, sadece Ergenekon operasyonu nedeniyle onları çetelere karşı veya demokrasi yanlısı görmek için her şey bir tarafa, ülkede son yirmi beş yılda yaşananlardan habersiz olmak gerekmektedir. Çünkü bölgede ve ülkede son yirmi beş yılda yaşananlardan az çok haberdar olan herkes, Kürt sorununun çözümünde şiddet bir yöntem olmaktan çıkarılmadan; devletin bölgedeki ‘özel savaş aygıtı’ tasfiye edilmeden çetelere karşı samimi bir mücadele yürütülmeyeceğini bilir. Bu nedenle Ergenekon operasyonu, çetelere karşı bir demokratikleşme mücadelesi değil, AKP karşıtı kampın devlet içinde konumlanmış güçlerini etkisizleştirmeye, dolayısıyla AKP’nin egemenlik mücadelesinde konumunu güçlendirme yönelik bir operasyondur. Operasyonun kapalı kapılar ardında sürdürülmesi, kapsam ve içeriğinin halka açıklanmaması, başka bir deyişle gerçeklerin halka anlatılmaması da bunu göstermektedir.
Kürt halkının varlığını, demokrasi ve özgürlük taleplerini görmezden gelenler, Newroz’un Türklerin Ergenekon’dan çıkış ve diriliş bayramı ‘Nevruz’ olduğunu söylemektedir. Olabilir ama bu, bugün Türk halkı için Ergenekon gibi karanlık odaklardan kurtulmanın ve gerçek bir ‘diriliş’in, ancak Kürt halkıyla demokrasi ve barış mücadelesinde birleşmekten ve ülkenin geleceğinin gerici güçler arasındaki hesaplaşma tarafından belirlenmesine karşı durmaktan geçtiği gerçeğini değiştirmemektedir. Türk ve Kürt halkları ve her milliyetten ülke emekçileri, halkların eşitliğine dayalı demokratik bir ülke ve insanca yaşam mücadelesinde birleştikçe, Ergenekonlar geride kalacak ve halklarımızın yeniden dirilişi gerçekleşecektir.
Çetin Diyar
ÖNCEKİ HABER

Kulak memesindeki çizgi, kalbin aynası

SONRAKİ HABER

‘AKP’nin Kürtler üzerindeki kredisi tükendi’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...