25 Mart 2008 00:00

SAĞLICAK

Çalışma Bakanı Faruk Çelik, SSGSS’nin ana parametrelerinde taviz vermeyeceklerini söylüyor. Daha doğrusu karşı mücadelenin boyutları ölçüsünde küçük düzeltmelerin yapılacağı mesajını veriyor

Paylaş

Çalışma Bakanı Faruk Çelik, SSGSS’nin ana parametrelerinde taviz vermeyeceklerini söylüyor. Daha doğrusu karşı mücadelenin boyutları ölçüsünde küçük düzeltmelerin yapılacağı mesajını veriyor. Emek cephesinin kafasını karıştırıp, en az geri adımla SSGSS engelini aşıp IMF’ye verdiği sözü tutup karşılığında sıcak parayı kapmak istiyor.
Biz bugün yaşanacakları 1999’da Ecevit Hükümeti zamanında yaşadık. Dönemin sendikaları “reform” aldatmacasına kanarak küçük geri adımlara karşı yükselen mücadeleyi durdurdu. Eğer Bakan’ın “mutabakat sağladık” dediği maddeler bu tür düzenlemeleri içeriyorsa yeni bir “sosyal güvensizlik yasası” süreci daha yaşanacak ve hezimetle sonuçlanacak demektir.
Haftalarca SSGSS’den ayrı olarak başlatılan adına “İstihdam Paketi” denen düzenlemeleri “Çalışma Bakanından inciler” başlığı altında yazdık, yazı dizisi haftalarca da sürdürülebilirdi, gündem o kadar hızlı değişiyor ki, sorunlar üst üste biniyor.
Emek cephesine en büyük darbeyi vuracak ve can alıcı olan istihdam paketi içerisindeki “kıdem tazminatının gasp edilmesiyle ilgili” düzenlemedir. Kıdem tazminatı konusu çok eskilere dayanıyor ve çok bakan eskitti. Ancak Bakan Çelik iddialı olarak kıdem tazminatı ile ilgili düzenlemeleri paket içerisinde çözeceğini ve istihdamı artırma ile kıdem tazminatının bağlantısının olduğunu söylüyor. İlginç bir saptama ile “kıdem tazminatı konusunun birçok işçi için lafta kaldığını” iddia ediyor. Başkentin en büyük hastanelerinden birisinde yaklaşık bin işçi çalıştıran taşeron şirket çalışanların tamamına yıl bitmeden çıkış-giriş yaparak kıdem tazminatı ve izin haklarını cebine indiriyor. İşverenin bariz kötü niyeti Çalışma Bakanlığı’nda yetkili bir bürokrata aktarıldığında “yapacak bir şey yok, bizim bakanlıktaki taşeron da aynısını yapıyor” demişti. Bakan Çelik de aynı cümleyi kuruyor “çoğu işverenin işçileri 11 ay çalıştırıp işten çıkartıp, yeniden işe aldığını” söylüyor. Bakan “üç maymun” tiplemesi ile sadece “lafta kalan” kıdem tazminatı konusunda bir dönemin bitirileceğinin işaretlerini veriyor ve “kıdem tazminatıyla ilgili işçilerin mağduriyetini önleyecek, işverenler üzerindeki yükü azaltacak bir çalışma” tanımlamaya çalışıyor. Bakan belki de Nasrettin Hoca mantığı ile işçilerin kıdem tazminatı olmaksızın istihdamının sağlanmasıyla iş güvencesine alınacağını böylece işsiz kalmadıkları için mağdur olmayacaklarını anlatmak istiyor.
Bilindiği gibi kıdem tazminatının lüzumsuzluğu/gereksizliği üzerinden sürdürülen tartışmalar işveren cephesinde başlatıldı. İşverenler büyük işletmelerde bu tazminatı vermek istemiyor, küçük ve orta ölçekli işletmelerde ise meta zoruyla vermiyorlar. İşveren örgütleri bu tartışmaya son vermek istiyor ve görüşmelerini temsilcileriyle hükümet içinde ve dışında yoğun şekilde sürdürüyorlar. Bir tarafta “Kıdem Tazminatı Fonu” konusunda yasa çalışması sürdürülürken diğer tarafta bu hakkı tümden gasp etmenin yolları araştırılıyor. Bakan Faruk Çelik’in henüz konuya yeni ısınırken kurduğu tüm cümleler daha önce defalarca sarf edilmiştir. Ancak en sarı sendikanın dahi görmezden gelemeyeceği bu cümlelerden sonra en etkili eylemlerin yani genel grevin gündeme geleceği de söylenmiştir. Bu arada daha önce genel grev silahı ile hükümeti tehdit eden Türk-İş gibi bir konfederasyon kabuk değiştirerek başka bir yapıya bürünse de bu konuda son derece rahatsız, çünkü kaybedilecek kıdem tazminatı hakkını hiç kimseye izah etmesi olası değil.
Ancak Hükümet “kıdem tazminatı uygulamasının istihdam artışını engellediği” söylemi üzerinden dışarıdaki işsizler ordusuna sinyal vererek kamuoyu desteği almak ve çalışanları sıkıştırmak istiyor. Türk-İş asgari ücretin altına imza atarken nasıl “daha kötüsü olmasın diye bu rakamı kabul ettik” dediyse bugün de sendikalı sayısının artması ve işsizliğin azalması üzerinden gerekçeler üretebilecektir.
Eğer emek cephesi bugün SSGSS’de ödün verirse hemen peşinden kıdem tazminatı hakkının gasp edilmesi süreci başlatılacak.
Çalışma Bakanlığı en az hak veya en fazla yük/ödenti getiren yükümlülükleri temel parametreler olarak öne sürüyor ve Bakan Çelik ödün verilmeyecek kırmızı çizgiyi çekti. Emek Platformu da kendi kırmızı çizgisini koruyarak farklı sosyal güvenlik sistemlerine bağlı çalışanlar için mevcut sistemler içerisinde var olan en üst haklar düzeyinde norm ve standart birliğini savunmalıdır.
Celal Emiroğlu
ÖNCEKİ HABER

İşçi ve emekçilerden kararlılık çağrısı

SONRAKİ HABER

Emek Platformu önerileri yetersiz buldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa