25 Mart 2008 00:00
GÜNCEL
Tarih tekerrür etmez elbette. Ama, tarihte birbirine benzer olaylar meydana gelebilir.İlhan Selçukun gözaltına alınışı bana 9 Mart 1971i hatırlattı
Tarih tekerrür etmez elbette. Ama, tarihte birbirine benzer olaylar meydana gelebilir.
İlhan Selçukun gözaltına alınışı bana 9 Mart 1971i hatırlattı.
27 Mayıs Darbesinden sonra, ordu içinde cuntacı gruplaşmalar eksik olmamıştı. Bunların bazıları tasfiye edildi. Liderleri idam edildi. Fakat, 70 li yıllara gelindiğinde yeniden cuntacı gruplar aktifleşmişti. Emekli Korgeneral Cemal Madanoğlunun sembolik önderliğinde Tümgeneral Celil Gürkan, Devrim gazetesi ve Doğan Avcıoğlu etrafında örgütlenmiş sivil aydınlar bir darbeye hazırlanıyordu. Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ile Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur da Madanoğlu cuntasını destekliyordu. İki kuvvet komutanının desteklemesi ile cunta iyice güçlenmişti. Genelkurmay Başkanı ve diğer kuvvet komutanlarının darbeye katılımını sağlamak, en azından karşı hareketini önlemek işi Gürler ile Batura kalmıştı. Cunta, 9 Mart 1971 tarihini darbe tarihi olarak belirlemişti. Fakat, cuntanın içinde bir ajan vardı. Mahir Kaynak, cuntanın bütün hareketlerini MİTe bildiriyordu. MİT de Genelkurmay Başkanına. Tabii, bütün gelişmelerden kontrgerilla ve ABDnin de haberi vardı. 9 Martta Gürler ve Batur, Madanoğlu ve arkadaşlarını sattı. Kendilerinin dışında tutulması koşullarında arkadaşlarının ezilmesini kabul ettiler. 12 Martta Genelkurmay Başkanı ve dört kuvvet komutanı önderliğinde emir komuta zinciri içinde darbe yapıldı. Madanoğlu cuntasının ileri gelenleri de gözaltına alınarak işkenceli sorgulardan geçti.
İlhan Selçuk da 12 Martta gözaltına alınanlardandı.
Basındaki yazı ve yorumları okuduğunuzda, yeni bir 9 Mart Olayı yaşandığını anlıyorsunuz. Yine, birileri cuntacıları sattı anlaşılan.
Önce, Sarıkız ve Ayışığı kod ismi verilen darbelerden vazgeçildi.
Daha sonraki darbe yanlıları ise bugüne kadar amaçlarına ulaşamadılar. İki darbeden vazgeçilip, bir yenisi de başarılamadı ise darbeciler Genelkurmay Başkanından aşağıya doğru emir komuta zinciri altında bu işi gerçekleştiremiyor demektir. Tabii, ABD ve ABnin desteklemediği bir askeri darbe kolay değil.
Daha önceki darbelerden farklı olarak, bu kez hükümet darbe hazırlıklarından haberdar olabiliyor. Hükümete bağlı bir polis gücü var. Bunlar, askerleri adım adım izliyor. AKP Hükümeti, muhtemelen ABD ve ABden de bu konuda istihbarat alıyor. Anlaşıldığı kadarıyla, AKP Hükümetinin elinde Youtubeda yayınlananlardan daha vahim yüzlerce ses ve görüntü kaydı ve dosya var. Bunları bir süre sonra yavaş yavaş öğreneceğiz.
AKP darbecilerle uzlaşma arayışı içinde. Onların bir adımına karşı, karşı bir hamle yapıyor ve Bakın başarılı olamazsınız, gelin uzlaşalım diyor.
Ergenekon Operasyonu da böyle bir taktiğin unsuru olarak ilerliyor.
Şimdi iki taraf da birer hamle yaptı. AKP, Hamleniz karşısında geri adım atmayacağım. Uzlaşmazsanız, daha da ileri giderim demek istiyor. Doğu Perinçek, Ordu hedef alınıyor diye dışarıya masaj göndererek, Bizi harcarsanız, sıra size gelecek mesajı gönderiyor bir yerlere. İlhan Selçuk ise Başbakana itidal ve uzlaşma tavsiye etti. Bir gün öncesine kadar uzlaşmaya en şiddetli karşı çıkanlardan biri olan Selçukun, uzlaşma çağrısı yapması ilginç. Selçukun uzlaşma çağrısı ile birlikte basında da önemli köşe yazarları uzlaşma çağrıları yapmaya başladı.
Muhtemeldir ki, önümüzdeki günlerde AKPye karşı basında yapılan saldırılar azalacak, kapatma davası ile ilgili Anayasa değişikliği yapılarak uygun bir çözüm bulunacak ve Ergenekon soruşturması bir süre ilerlemeyecek, bu biçimiyle dava açılacaktır.
Son operasyonun ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheneynin Ankaraya geliş günlerine rastlaması ise tesadüf değildir. ABDnin İran ve Ortadoğuya ilişkin planlarında önemli bir rolü olduğu göz önüne alınırsa, Cheneynin Ankara görüşmelerinde Ergenekon da gündeme gelecektir.
AKP Hükümeti, cunta ile mücadelesinde bu kez kazançlı çıkmıştır. AKPyi cunta devirememiştir. Fakat, demokrasi güçlerinin mücadelesi karşısında AKP bu kadar şanslı olamayacaktır.
Kamil Tekin Sürek