28 Mart 2008 00:00

Sosyal güvenlik değil, göz boyama

Türkiye’nin IMF ve Dünya Bankası ile yaptığı anlaşmaların temel şartı, sosyal güvenlik ve sağlık politikalarının pazarlanabilir ve rekabet edilebilir hale getirilebilmesiydi

Paylaş

Türkiye’nin IMF ve Dünya Bankası ile yaptığı anlaşmaların temel şartı, sosyal güvenlik ve sağlık politikalarının pazarlanabilir ve rekabet edilebilir hale getirilebilmesiydi. Bunun anlamı, bugünkü ve gelecek kuşaklar için sağlık hizmetlerinin paralı hale getirilmesi, sağlık ocaklarının kapatılması, emeklilik yaşı artırılarak sosyal güvenlik sisteminden yararlananların sayısının azaltılması oldu. Bir yandan sosyal güvenlik kurumlarının battığını, sağlık hizmetlerine para ayıramayacaklarını söylüyorlar. Diğer yandan ‘Hastanede beklemeye son, herkesin evine doktor gelecek, hastanelerde rehin kalma dönemi bitti, doktor seçme hakkı getireceğiz, isteyen herkes istediği hastaneye gidecek’ gibi sözlerle halkın gözünü boyamaya çalışıyorlar. Bu sorunları Keçiören Ovacık’ta yaşayan kadınlarla konuştuk:
Sevim Atmaca (Ev hanımı, iki çocuk annesi):
Emekliliğimizi imkansızlaştırmaya çalışıyorlar. Bizim ülkemizde 65 yaşında emekli olan bir kimse emekli maaşının azlığından dolayı ikinci bir işte çalışmak zorunda kalıyor. Bizi başka ülkelerle bir mi tutuyorlar? Başka ülkede emekli olan biri yaşlanınca tatilini yapıyor. Geziyor, son yıllarını iyi yaşıyor. Bizde ise iş arıyor. Çocuğunu okutmak için dershanelere göndermek zorunda kalıyor, emekli olmak bile istemiyor. ‘Üniversite hastaneleri herkese açıldı’ diyorlar. Üniversite hastaneleri, araştırma hastaneleri, tedavisi zor olan hastaların gittiği yerler. Herkese açıldığı için tedavisi güç olan hastalar zaman kaybediyor. Çünkü doktorlar diğer hastalara da zaman ayırmak zorunda. İki saatlik iş bırakma, işçilerin ve memurların gücünü gösterdi. Hükümet bazı maddelerde geri adım attı. Yumruk yine aynı yumruk, vuran el değişti. Hükümetin değişmesi önemli değil, önemli olan sistemin değişmesi.
Hatice Kaya (Ev hanımı, iki çocuk annesi):
Bütün sağlık hizmetleri paralı hale getirilecek. Katılım payı adı altında sağlık hizmetlerine para ödeyeceğiz. Zaten özel doktora giden daha iyi muamele görüyor. Özel hastanelerde daha iyi karşılanıyor. Sanki özel hastanelere daha çok önem veriliyor. Devlet hastanelerinde bir doktora yüz hasta düşüyor. Doktor ne yapsın? Neden sağlık kurumları iyileştirilmiyor? İnsan sağlığı çok mu ucuz? Aile hekimliği diyorlar. Doktorunu seçme hakkı diyorlar. Hasta doktorunu seçince hep aynı doktora mı gidecek? Başka hastalıklar çıktığında ne yapacak? Anladığıma göre hastaneler özelleşecek. Çalışanların hakları gasp edilecek.
Nevin Koç (Ev hanımı, iki çocuk annesi):
Eşim tekstil işçisi ,şimdi genç; yaşlandığında iş performansı düşecek. Fazla iş üretemeyecek. Belki işyeri eşimi işten çıkarıp yerine genç işçiler alacak. Eşim 65 yaşına kadar aynı işyerinde SSK’lı mı çalışacak? İki çocuğum var, bunları okutabilecek miyim, emekliliği garantileyebilecek miyiz? Neden halkı düşünmüyorlar? Bazı insanlar özel sektörlerde sigortasız çalıştırılıyor veya 3-5 ay yatırıyorlar. Her yıl düzenli sigortası yatmayan kişi 70-80 yaşında mı emekli olacak? O zaman işverenlere de ‘işçiler işten çıkarılmasın yasası’ getirilsin.
Mahire Baştuğ (Ev hanımı, iki çocuk annesi):
Eşim EGO’da çalışıyor. EGO da özelleşiyor. Eşimin emekliliğine 3 sene var. Emekli olmadan işten çıkarılsa geleceğimiz mahvolur. Çocuklarımdan biri dershaneye gidiyor. Okullarda herkese eşit eğitim verilse dershanelere gerek kalmaz. İnsanlar da çocuklarını okutabilmek için bin bir sıkıntı çekmez.
(Ankara/EVRENSEL)
Nazife Ortakçı
ÖNCEKİ HABER

Keçiörenlilerin ulaşım kabusu

SONRAKİ HABER

Ankara ipotek altında

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...