29 Mart 2008 00:00

ROJEV

Türkiye günlerdir çalkalanıyor.

Paylaş

Türkiye günlerdir çalkalanıyor.
Türkiye’de her an gündemin değiştiği, bir sorun üzerinde yoğunlaşırken, başka bir sorunun diğerini unutturduğu sıkça yaşanan bir gelişmedir. Ekonomik, siyasi ve askeri, bir çok alanda, ABD, AB ve diğer emperyalist güç merkezlerinin güdümünde bulunan Türkiye’de gündemin sık sık değişmesi de anlaşılır bir durum. Dolar ya da Euro’daki değişim, borsa oyunları, Asya’daki’ kriz, Balkanlardaki gelişme, Afganistan’a saldırı, Irak’ın işgali, dahası Amerika’da kasırga bile Türkiye’yi sarsmakta, bazen derin krizlere neden olmaktadır.
Türkiye’de, işçi ve emekçilerin egemen olduğu, demokrasi ve barış güçlerinin iktidarı kurulmadığı sürece, bu işbirlikçi hükümetlerden, çıkar gruplarının kavgasından kurtulamadığımız sürece, bu gelişmelerden etkilenmeye devam edeceğiz.
Dolayısıyla, büyük sorunlarla boğuşan Türkiye, işçi ve emekçilerin, barış ve demokrasi güçlerinin gündeme ağırlığını koyması ihtiyacıyla karşı karşıya bulunuyor. AKP’nin hazırladığı SSGSS yasası karşısında ortaya çıkan, 13-14 Martta gerçekleşen iş bırakma ve kitlesel eylemler gerçekleştiren emek cephesi ile, Newroz’da ortaya çıkan barış ve kardeşlik cephesini, yani demokratik Türkiye güçlerini birleştirerek kendi gündemimiz üzerinden amaçlarımız için yürümek zorundayız. Acil ihtiyaç budur.
Burjuva gerici klikler arasındaki çelişki ve çatışmaları, işçi ve emekçi iktidarının yolunu açmak için değerlendirmek, çabalarımızı demokratik Türkiye için arttırmak zorunda olduğumuz bir zaman diliminde bulunuyoruz.
Kürt sorunu, laiklik, ekonomik ve sosyal sorunları giderek büyüyen Türkiye’de, özü itibariyle ikisi de birbirinden farklı olmayan işbirlikçi, çeteci-darbeci tayfanın kavgasında taraf olmak, tuzağa düşmekle eş anlamlıdır. Bu klikler arasındaki kavga ve kliklerin bileşimi değişse de, onların emek, barış ve demokrasi düşmanlığı değişmemektedir.
Demokrasiden yana olan, AKP’nin işbirlikçi politikalarına karşı olduğunu düşünen ve kendisini Kemalist, demokrat, yurtsever olarak tanımlayanlar çevrelerin izlemesi gereken yol da budur. Bu güçlere çağrımız, ellerini barış ve demokrasi güçlerine uzatmaları, çetelerden, bombacılardan, entrikacı ve darbecilerde uzak durmalarıdır. Böyle olursa AKP karşısında, emperyalizm karşısında durmanın bir anlamı olacaktır.
Tabii bunu kolaylaştıracak olan, emek, barış ve demokrasi güçlerinin derli toplu hareketi ve mücadelesidir. Bunun için; darbeciler, ırkçı ve şoven güçler ile AKP ve onun etrafında kol olmuş işbirlikçiler arasında süren iktidar kavgasında, işçi ve emekçilerin bir adım öne çıkması gerekli ve zorunludur. Sınıfın partisi tüm gücünü, olanak ve mücadelesini bunun için yoğunlaştıracaktır.
Emek, barış ve demokrasi cephesini sürece hızla müdahale ederek, bu kargaşayı anlamlı kılabilir. Kaos ve kargaşanın anlaşılır olması ve değerlendirilmesi ancak böyle olur. Yapılması gereken, burjuva gerici cephenin birbirine “sağduyu” telkin ettiği ve herkesin bir adım geri atmasının istendiği bu koşullarda, taraflardan birinin etrafında toplanılmasını ret ederek, bir adım ileri atmaktır!
Evet günlerdir süren kıyasıya bir kavganın içindeyiz.
Son kavga AKP ile Ergenekon Çetesi etrafında toplananlar arasındaki kavga olarak yansıtılıyor. Kıyasıya bir kapışmanın içindeyiz ve hem ideolojik, politik hem de örgütsel olarak işletilen bir süreç yaşanıyor.
İflas ettiği dünyadaki tüm gelişmelerle de kanıtlanmış olan Yeni Dünya Düzeni’nin tüm hücrelerine nüfuz ettiği bir Türkiye yaratmak için süren, ulusal ve uluslararası bir yapılanmanın içinde bulunuyoruz. İhalesi bu dönem AKP’ye verilmiş bir ‘yapılanma’.
Sadece Türkiye’nin iç durumuyla izah edilmeyecek, AKP ile Kemalistlerin, “İkinci Cumhuriyetçiler”, ya da Ergenekon çetesi’nin kapışması olarak da izah edilip içinden çıkılacak bir durum da değil.
AKP’ye bel bağlamış liberal burjuvalar bunu, demokratlarla, statükocuların kavgası olarak değerlendiriyorlar ve demokrasiden yana güçlerin AKP’nin etrafında toplanması çağrısı yapıyorlar.
Kendilerine çeşitli sıfatlar yakıştıran, Kemalist diyen ve Ergenekon Çetesi ile kader birliği içindeki güçler ise, şeriat düzeni korkuluğuna sarılarak güç toplamak istiyorlar. Böylece, yeni bir kamplaşma, yeni bir saflaşma üzerinde çalışılıyor. Türkiye halkı, işçi ve emekçiler, ezilen ve sömürülen milyonların bu saflaşmada taraflardan birinin etrafında toplanması isteniyor.
İşçi ve emekçiler, barış ve demokrasi güçleri kendi çıkarları için bağımsız tutum almak ve bir adım ileri çıkmak zorunda olduğunu görmeli ve gereğini yapmalıdır. Değilse tuzağa düşmek işten bile değil!
Ender İmrek
ÖNCEKİ HABER

Tokat’ta adım başı baz istasyonu

SONRAKİ HABER

Nurettin Demirtaş’a 10 yıl hapis istemi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...