30 Mart 2008 00:00
Bilirkişi düşünce özgürlüğünü bilmiyor
Richard Dawkınsin yazdığı Tanrının Yanılgısı adlı kitabı Türkçeye çevirip basarak, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu işlediği iddia edilen..
Richard Dawkınsin yazdığı Tanrının Yanılgısı adlı kitabı Türkçeye çevirip basarak, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu işlediği iddia edilen Kuzey Yayıncılıkın sahibi Erol Karaaslanın yargılanmasına önceki gün Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesinde başlandı. Savcının beraat talep ettiği duruşmada, bilirkişi olarak görevlendirilen öğretim üyesinin raporu, Türkiyede düşünce özgürlüğünün nasıl algılandığını ortaya koydu. Bilirkişi, kitapta yer alan ifadelerin istismara müsait insanları kandırmayı amaçladığını iddia etti.
İngiliz Profesör Richard Dawkinsin dünyanın en çok okunan kitapları arasında yer alan Tanrı Yanılgısı adlı kitabına Ali Emre Bukağılının şikayeti üzerine TCKnın 216/3. maddesinden dava açılmıştı. Kitabın ateistliği savunduğunu, bu nedenle toplatılması gerektiğini öne süren Bukağılı, kitabın nefret ve kin ortamı yarattığını, milli birlik ve beraberliğe zarar verdiğini ileri sürdü. Mahkeme tarafından bilirkişi olarak görevlendirilen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. İlyas Çelebinin hazırladığı rapor ise düşünce özgürlüğüne yaklaşımı açısından ibret verici. Dine ilişkin ifadelerin bulunduğu bir kitap için bir ilahiyatçının bilirkişi olarak atanması ise değerlendirmenin ne kadar bilimsel olabileceği konusunda kuşku uyandırıyor. Raporunda, Eserde hakikati arama gibi ilmi ve akademik bir amaç ve endişe söz konusu değildir diyen Çelebi, buna gerekçe olarak da yazarın ateizmi savunmasını gösteriyor. Raporda, dolaylı olarak dini inancı savunmamak suç gibi yansıtılıyor. Kitapta alay, aşağılama, hakaret, küçük düşürme gibi insanlar arasında huzur bozucu ve birinin diğerine öfke duymasına neden olabilecek nitelemeleri çokça kullanmaktadır denilen raporda ayrıca yazarın, üslup ve tarz itibariyle din konusunda bilgisiz, cahil, eleştiri kabiliyeti olmayan ve istismara müsait insanları kandırmayı ve yanlış yönlendirmeyi hedeflediği iddia edildi. Bilirkişi raporunda; dine olan eleştirinin sınırının aşıldığı, farklı inançtan kişilerin rencide edildiği ve saldırgan deyimlerin kullanıldığı ileri sürüldü. Bilirkişinin bu raporuna rağmen esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, sanığın cezai sorumluluğu bulunmadığı için beraatına karar verilmesini talep etti. Karaaslanın Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu düzenleyen TCKnın 216. maddesi gereğince 1.5 yıldan 4 yıla kadar hapsi isteniyordu. (İstanbul/EVRENSEL)
Nihal Topal