01 Nisan 2008 00:00

Kazanmak için her şey mübah değil

Çiğli’de sportif başarılarıyla halkın beğenisini kazanan Güzeltepe Spor Kulübü 1998 yılından beri çalışmalarını yürütüyor.

Paylaş

Çiğli’de sportif başarılarıyla halkın beğenisini kazanan Güzeltepe Spor Kulübü 1998 yılından beri çalışmalarını yürütüyor. Önceleri adı BTA olan kulüp adını sonradan Güzeltepe Spor Kulübü olarak değiştirdi. İşsizliğin ve yoksulluğun her gün katlanarak büyüdüğü bir ülkeden nasibini alan bir gecekondu mahallesi olan Güzeltepe de, genç nüfusun yoğun olması ve bu gençlerin gidebileceği sanatsal ve kültürel alanların olmaması, kahve kültürüne alışmış, üretimden uzak bir gençlik kuşağının yetişmesini sağlamış. Yalnız Çiğli’ye değil belki de birçok futbol kulübüne örnek olacak bir yönetim anlayışına sahip olan Güzeltepe spor kulübünün yönetiminde birde kadın yönetici bulunmakta. Bu kulübün yöneticilerinden Şahverdi Aydemir’le görüştük.

Öncelikle spor deyince aklınıza ne geliyor?
Günümüzde spor deyince akla skor geliyor. Kazanmak için her yolun mubah sayıldığı bir piyasa konumunda spor. En son Bafra olayı herkesin beyninde tazeliğini koruyor. Buradan yola çıkarsak spor alanında mafya ve rant ilişkileri gerçek anlamda spor yapılmasına izin vermiyor. Biz kulüp olarak işin emek kısmındayız. Tabii ki kazanmak için çıkıyoruz sahaya ama kazanmak için her yol mubah değil bizde.


Türkiye’nin en büyük metropollerinden birinde yaşıyoruz ama buranın en yoksul kesimini oluşturuyoruz, bu bizim gerçeğimizdir. O nedenle yatırımların en son yapıldığı hatta yapılmadığı bir mahalleyiz. Yani daha açık olursak işsizliğin arttığı, yoksulluğun her gün büyüdüğü bir mahallede sporla ya da sanatla ilgilenen insanların sayısı otomatik olarak düşüyor. O yüzden gecekondu mahallelerinde futbol dışında sporun diğer dallarıyla ilgilenmiyoruz belki, ama en güzelini yapıyoruz. Klüp olarak gençlerin yozlaşmasını engellemekten yanayız ve bunun için sporda bile kültüre önem veriyoruz. Bir gecekondu mahallesinde salon sporu yapacak alt yapımız yok zaten. Ayrıca salonlara sıkıştırılan spora da karşı olduğumuzu belirtmek isterim. Tabi ki futbolla ilgileniyoruz? Futbol iki taş bir patlak topla bile oynanır ama diğer spor dalları öyle değil; özel malzeme gerektirir yani harcama gerektirir. Zenginlik ister aslında. Gidin Atakent’e, Karşıyaka’ya bütün sporları yapabilecek yerleri ve oralara yapılan yatırımları görürsünüz, çünkü orası varoş değil.

Çiğli’de futbol kulübü çok. Peki sizi diğer kulüplerden ayıran özellikleriniz nelerdir?
Bir kere Güzeltepe farklı bir yer, yani geçmişi olan ve siyasi tarihi olan bir yer. Bunu bilerek hareket ediyoruz. Aslında bunun bizlere yüklediği bir sorumluluk var. Her şeyin en iyisini yapmak gibi. Nazım ustanın dediği gibi ‘bir orman gibi kardeşçesine’ yaşıyoruz. İşte biz sporu, sosyalleşmenin ve sosyalleştirmenin ön adımı olarak ele alıyoruz. Kulüp olarak iyi bir ekibe sahibiz. Mahallemizde bize düşen görev futbol olduğu için en azından bizler öyle görüyoruz ve anladığımız en iyi iş bu olduğundan bu alanı en doğru şekilde doldurduğumuza inanıyorum.

Spor dışında arta kalan zamanlarda nelerle uğraşıyorsunuz?
Çiğli’de yeni kurulan bir tiyatro evi var. Kulübümüzün futbolcularına orada ücretsiz kurslar veriliyor. Gitar, tiyatro, dans, drama, ve İngilizce gibi eğitim alan futbolcularımız var. Tiyatroya gidiyoruz en son Şeyh Bedrettin Destanı’na toplu olarak gittik. Aşık Veysel’in anmasına katıldık. Aslında katıldığımız kültürel etkinliklerin meyvesini sahada topluyoruz desek yeridir. Son dönem şampiyonluklarımızın altında yatan en büyük gerçek sporu kültür alanından da beslemek olduğunu düşünüyorum. Spor barış ve kardeşliktir, ama tribünlerde bunu başarırsak sahada bu iş kolay diye düşünüyorum. Son olarak sadece çocuklar ve gökyüzünün özgür olduğunu düşünüyorum yani özünde hepimizin özgürlüğe ihtiyacı var. Belki de her şey burada gizli. (İzmir/EVRENSEL)
ÖNCEKİ HABER

Halk için belediyecilik olmalı

SONRAKİ HABER

AKP’ye ve zamlara karşı birleşme çağrısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa