01 Nisan 2008 00:00

SAĞLICAK

Hükümet Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’nda dört ana parametreden taviz vermiyor; emeklilikte 65 yaş sınırı, aylık bağlama oranı, güncelleme katsayısı ve fiili hizmet zammı.

Paylaş

Hükümet Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’nda dört ana parametreden taviz vermiyor; emeklilikte 65 yaş sınırı, aylık bağlama oranı, güncelleme katsayısı ve fiili hizmet zammı.
Emeklilik yaş sınırına dokunmadan prim gün sayısının aşağıya çekilmesinin kazanım olduğunun söylenmesi; ya hesap bilmeden yapılan saflık ya da ileriyi kendi sınıf çıkarları doğrultusunda gören ve iyi yapılan hesap olarak değerlendirilebilir. Bu değerlendirmeyi en iyi yapan IMF ve TUSİAD birlikteliği sınıfsal olup, sermayenin ideolojisine uygundur. Sınıfsal çıkarları gereği sermaye elbette ki emeği en ucuza mal ettiği zaman en fazla kazancı sağlayacaktır. Bu hesap 2036 ya da 2048 yılını bugünden görmeyi gerektiriyor.
Peki, bu hesabın vitrindeki savunucusu Çalışma Bakanlığı’nın yaklaşımı kime hizmet ediyor? Doğrusu Başbakan yerinde bir seçim yapmış. Sağlık ve sosyal sigorta için bugüne ilişkin ve ileriye dönük hesapları yapacak “işletme” bilgisine sahip ve aynı zamanda da “güvenilir” kadrolar gerekliydi. Faruk Çelik İşletme ve İslam Enstitüsü eğitimi almış olması nedeniyle aranan bu vasıflara uygun Bakan olarak tercih edildi.
Peki ya sendikaların durumu? Hükümetin arka bahçesinde bir değil birden fazla sendika IMF ve TUSİAD yaklaşımının arkasında saf tutuyor. “Prim gün sayısı 9 binden 7 bin 200’e inerken (aslında 7 binden çıkarken) önemli kazanımlar sağladık” sözü milyonlarca emekçiyi temsil eden sendikaların ağzından 1 Nisan şakası olarak kabul edilebilirdi. Ama bu bir şaka değildi. 1999 ve 2003 de Sosyal Güvenlik ve İş Yasası’nda aynı durumu yaşadığımız için bu defa süreç hiç de öyle olmadı. Tabanlarındaki emekçilerin yutmadığını fark ettiklerinde “tasarı Meclis’e geldiğinde kulis faaliyetleriyle kazanımlar sağlayacaklarını” söylerken de yine “çam devirdiler” ve milyonlarca üyesini saf yerine koydular.
Aslında herkesin yaptığı hesap aynı; 65 yaşında emekli olabilmek için önerilen 7 bin 200 günün en az iki katı kadar çalışmak, ya da işsiz-parasız beklemek gerekiyor. 18-19 yaşlarında işe giren birisi 17 bin 200 gün çalıştığı zaman 65 yaşına ulaşabiliyor. Ya da 7 bin 200 gün çalışıp 20 yıl bilinmeyen bir kaynağı kullanarak emekli gününün gelmesini bekleyecek. Yani ya açlıktan, ya da kahrından ölecek.
Diyelim ki sigortalı aç kalmamak için iş bulabildiği sürece çalışmayı kabul etti. Yasa öncesinde güncelleme “reel kayıplar” üzerinden yapılırken, Yasa sonrasında “güncelleme katsayısı” olarak “gayrisafi yurtiçi hâsıla gelişme hızı kadar” yapılması gereken artış önce gelişme hızının yüzde 25’i, sonrasında yüzde 30’u kadar artış şekline dönüştürüldü. Zaman zaman enflasyonun yüzde yüzü aştığı bir ülkede reel kayıpların ücretlere yansıtılmaması “parayı pul etmek” için seçilebilecek en iyi yol ve “iyi hesap” yapanların marifetidir. Bu oranın “mücadele(!) sonucu yüzde 30’a çıkartıldığını” söylemek 1 Nisan şakası değilse emek hareketine yapılan en büyük saygısızlıktır. Çünkü ortada yüzde 5’lik kazanç değil, yüzde 70’lik kayıp var.
Tüm bu engellere rağmen emekli olma şansını yakalayanlar ise aylık bağlama oranındaki kayıplarla bir kez daha darbe yiyor. Memur aylık bağlama oranı 75’den 50’ye, işçi ve kendi hesabına çalışanların aylık bağlama oranı 65’den 40’a düşürülüyor. Başka bir ifadeyle; memur bugünkü düzeyden aylık alabilmek için 25 yıl yerine 37,5 yıl, işçi ve kendi hesabına çalışanların ise 20 yıl yerine 32,5 yıl çalışması gerekecek. Gerçeği yansıtmayan enflasyon hesaplarıyla oluşan reel kayıplar ve “güncelleme katsayısı” üzerinden eksik güncellenmiş ücretler nedeniyle yaşlılık aylığındaki kayıplar bu hesabın da ötesinde oranlara ulaşacak.
“Yeni düzenlemelerle 65 yaşına kadar çalışırsanız emekli aylığınız artar” demek de 1 Nisan şakası gibi bir söz. 20 yıl çalışıp 75 puan üzerinden emekli olmak yerine 40 yıl çalışıp 80 puan üzerinden emekli olmanın daha kazançlı olduğunu söyleyenler “işletme” ve “İslam” bilgisine sahip olsa da emekten yana matematik hesabı yapmaktan yoksundur.
Her durumda sigortalıyı 65 yaşa ulaştırmaya, daha doğrusu “bu dünyada emeklilik hakkı tanımamaya” çalışan egemen güçler birçok meslek grubunun fiili hizmet zammına da emeklilik yaşını aşağıya çektiği için karşı çıktı. Bu nedenle fiili hizmet zammı da ödün verilemez parametreler arasında yer aldı.
SSGSS’de uzlaşma 1 Nisan şakası gibi olsa da; DİSK, KESK, TTB, TMMMOB, TDB ve diğer mücadeleci sendikalar tarafından yapılan mücadele çağrısı ve bugün öğlenden itibaren ülke genelinde yapılacak iş bırakma ile 6 Nisan da İstanbul’da yapılacak miting eylemleri hükümete karşı verilen mücadele kadar, uzlaşmacı, sermayenin yedeğinde tuttuğu sendikalara da mesaj olması için fırsat olacak.
Celal Emiroğlu
ÖNCEKİ HABER

insanoğlu ve tepki çeşitliliği

SONRAKİ HABER

Resen emekliliğe geçit yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...