Okulda katkı payı zulmü

İstanbul Okmeydanı Tülin Manço İlköğretim Okulu’nda okul yönetimi ve okul aile birliği tarafından istenen ücretleri vermeyen öğrencilerin gördüğü muamele, “bu kadar da olmaz” dedirtiyor. Eğitimin özelleştirilmesinin adımları olarak eğitime katkı payı, bekçi, cam, perde derken çeşitli adlar altında alınan paralar ‘normalleşirken’, artık bu paraları vermeyen öğrenciler okula alınmıyor, gezilere götürülmüyor, arka sıralarda oturtuluyor, sınavlara alınmamak ve diploma notunun düşürülmesiyle tehdit ediliyor. Öğrenciler ve veliler paraların toplanmasına ve yapılan muameleye isyan ediyor. Okul aile birliği başkanı ise paraları İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bilgisi dahilinde topladıklarını itiraf ederek, kaynak ayrılmadığı için ‘mecbur kaldıklarını’ kaydetti.
Cezalandırılıyorlar
Tülin Manço İlköğretim Okulu’nda yaşananlar, eğitimin paralı hale getirilmesinin sonuçları açısından ibret verici bir örnek oluşturuyor. Çeşitli adlar altında toplanan paraları vermeyen-veremeyen öğrenciler, okulun giriş kapısında isimleri okunarak durduruluyor ve 20 dakika bekletildikten sonra içeri alınıyor. Öğrencilere yapılanlar bununla da kalmıyor; öğrenciler sınıfta arka sıralara oturtuluyor, okul gezilerine götürülmeyerek cezalandırılıyorlar. Hatta okul yönetiminin bunlarla da yetinmeyip, para vermeyen öğrencileri sınavlara almamak ve diplomalarını vermemekle tehdit ettiği iddia ediliyor.
Tehdit ediliyorlar
Olaya tepki gösteren veliler, okul yönetimi ve okul aile birliğinin, bu parayı ödeyemeyen öğrencileri okul kapısında bekleterek “Bu parayı vermezseniz sınavlara sizi almayacağız, size diplomanızı vermeyeceğiz. Dönem sonunda düzenlenen Ortaokul Kurumları Sınavlarına (OKS) almayacağız” şeklinde tehdit ettiklerini söylediler. İki çocuğunun aynı okulda okuduğunu belirten veli Güler Alaş, “Kimse benim çocuğumu okul kapısında bekleterek, sınıfın ortasında ayakta bekletip, arkadaşları arasında küçük düşürerek psikolojik baskı yapamaz” diye tepki gösterdi. Toplanan paraların yasal olmadığını belirten Alaş, “Müdür ve diğer personel saatlerce telefonda konuşacak, parasını da ben ödeyeceğim, böyle şey olur mu hiç?” dedi.
Okul yönetiminin katkı payına ek olarak her öğrenciden 2.5 YTL top parası topladığını belirten Doğan Güler isimli veli ise “Eğer biz okulun tüm masraflarını ödeyeceksek neden bir de vergi ödüyoruz? Burada toplanan paralarla yeni okul bile yapılırdı” diye konuştu.
‘Harçlıklarımıza göz dikiyorlar’
“Para veremediğim için öğretmenim beni ayağa kaldırıp ayakta bekletiyor” diyen 6. sınıf öğrencisi İ.G, sınıf öğretmeni F.Ö.Y’nin bağırarak, “Marka giymesini biliyorsunuz. Günde 1 YTL biriktirseniz bu parayı çoktan öderdiniz” diyerek kendisini azarladığını söyledi ve “Müdür harçlıklarımıza göz dikiyor” dedi.
Okulun giriş kapısında para veren öğrencilerin isimleri okunarak içeri alındığını ve para vermeyenlerin ise 20 dakika bekletildikten sonra içeri alındığını söyleyen 7. sınıf öğrencisi B.A. da “Eskiden sınıf birincilerini okul gezilerine gönderiyorlardı, ben sınıf birincisiyim ama para vermediğim için beni geziye götürmediler” dedi.
Son sınıf öğrencisi S.K. da para veren öğrencilerin sınıfta istediği yere oturduğunu, para vermeyenlerin ise arkalara oturtulduğunu söyledi. S.K, “Para vermeyen öğrencilerin her gün isimleri okunuyor. Biz son sınıfta olduğumuz için diplomamızı vermeyeceklerini söylüyorlar” diye konuştu. (İstanbul/EVRENSEL)

---

‘Yasal değil ama topluyoruz!’
Okul Aile Birliği Başkanı Kibare Keskin ise okulda para topladıklarını, ancak gönüllülük temelinde alındığını ileri sürdü. Senede bir kez olmak koşuluyla her öğrenciden 50 YTL topladıklarını belirterek, “Milli Eğitim buraya hiçbir ödenek ayırmıyor, biz de okulun masraflarını böyle karşılamak zorunda kalıyoruz” diyen Keskin, yaptıklarının yasal olmadığını bildiğini belirterek İl Milli Eğitim Müdürü’nün de bunları bildiğini ifade etti.
Okul aile birliği tarafından öğrencilere verilen, okulda yapılması gereken masrafların bulunduğu belgede adı ve imzası bulunan Tülin Manço İlköğretim Okulu Müdürü Nevzat Kul ise velilerin ve öğrencilerin iddialarının gerçeği yansıtmadığını savundu.
Bülent Zeytin