08 Nisan 2008 00:00

İnşaat sektörü mü köle pazarı mı?

İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin hemen hemen hiç olmadığı sektörlerin başında inşaat sektörü geliyor.

Paylaş

İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin hemen hemen hiç olmadığı sektörlerin başında inşaat sektörü geliyor. Sosyal güvenliğin tamamından yoksun bir şekilde çalışan inşaat işçilerine her türlü haksızlık ve hukuksuzluk reva görülüyor. İş aramanın ve iş imkanı bulmanın başlıca mekanı ise köle pazarlarını aratmayan izbe kahveler ve inşaat işçileri lokalleri. Ağır sigara dumanlarının yaydığı kokunun içine hapsolmuş onlarca insan kapıdan birinin kendilerini işe çağırmasını bekliyor. Kahvelerin her köşesinde iş beklerken ülke sorunlarını tartışmaktan da kendilerini alamıyorlar.
Uşak genelinde yaklaşık 2000-3000 inşaat işçisi çalışmaktadır. TOKİ ve büyük inşaat firmalarının dışında inşaat sektöründe ayakta kalabilen müteahhitlik firmaları giderek azalmaktadır. TOKİ ve büyük inşaat firmaları yöresel anlamda Uşaklı işçi çalıştırmazken büyük çoğunluğu Van, Diyarbakır, Ağrı, Muş, Mardin gibi illerden gelen Kürt işçileri çalıştırmayı tercih ediyorlar. Bu sektörde belediyenin, Maliye’nin, Çalışma Bakanlığı’nın hemen hemen hiç denetimi yok.
Emeklilik artık hayal
25-30 yıl bu sektörde çalışmış işçiler halen bir türlü emekli olamıyorlar. Bunun temel nedeni sigorta girişlerinde girdi çıktıların sürekli olması ve sigorta primlerinin yatırılmaması.
Yaklaşık 25 yıldır inşaat işlerinde çalıştığını söyleyen Şaban Karabay, “Uşak Huzurevi inşaatında 17 ay, cezaevi inşaatında 20 ay çalışmama rağmen toplam sigorta gün sayım 30 gün olarak çıktı. Karma Organize Deri Fabrikası’nın inşaatlarında aylarca çalıştım, tek bir gün sigortam çıkmadı” dedi. Çalıştığı şirketlerin yaptıkları işlerle ilgili devletten teşvik de aldıklarını hatırlatan Karabay, sigorta müdürlüğünün denetim yapacağı zamanlarda patron tarafından resmen kaçırıldıklarını söyledi. Maliyenin hiçbir zaman şikayetlerini dikkate almadığını belirten Karabay, “Dışarıdan gelen inşaat işçilerinin yatacak yerleri bile yok. Kışın soğukta bile inşaatın bir odasında naylonlarla kapattıkları yerlerde yatmak zorunda kalıyorlar” şeklinde konuştu. TOKİ’nin inşaatında çalışan işçilerin bile en az yarısının sigortasız olduğunu ifade eden Karabay, “Biz ne zaman emekli olacağız. Emeklilik bizim için artık ham hayal oldu” dedi.
25 yıl çalışmaya 6 ay sigorta
Uşak-Banaz-Paşacık köyünden 25 yıl önce gelip Uşak’ta inşaat işçiliği yapmaya başlayan Mehmet Kaya ise toplam sigortasının 6 ay çıktığını söyledi. “Karnet Tekstil Fabrikası’nda 2 yıl boyunca çalıştım. Uşak Belediyesi su deposu ve arıtma tesisinin inşaatında 4 yıl çalıştım. 1 ay sigortam çıktı. Arkadaşlarım şikayet et dediler. Japon inşaat firmalarının ortağı olan büyük köprü inşaatlarını gerçekleştirin müteahhit Mehmet Rıza Akkaya’yı kime şikayet edeyim? Zengini zengine mi şikayet edeceğim?” diyen Kaya, eşinin geçirdiği ağır hastalık nedeniyle harcadığı milyarlarca liranın tek kuruşunu bile sosyal güvencesi olmadığı için devletin ödemediğini söyledi. TOKİ’de çalışan Kürt kökenli işçilerin aylık ücretinin 450 YTL olduğunu ve projektör ışığının altında sabahlara kadar çalıştırıldıklarını belirten Kaya, “Kürtler de insan, niye bu yapılıyor ki?” diyerek tepkisini dile getirdi.
İşçi Zekeriya Mertoğlu da 21 yıldır çalıştığını ancak doğru dürüst sigortasının yapılmadığını anlattı. İş güvenliği önlemleri alınmadığı için çok sayıda arkadaşını kaybettiğini söyleyen Mertoğlu, “Kask, halat, kemer, vinç, asansör, koruyucu eldiven kullanılmadığı için ölümler, ağır sakatlanmalar sık sık oluyor. Ölen arkadaşlarımız için göstermelik maddi tazminatların dışında hiçbir tazminat ödenmiyor. Bu kötü koşulların sona ermesi için inşaat işçileri derneğine ve esnaf odasına üye olduk. Onların da yaptığı bir şey yok. Sadece bizden aidat alıyorlar” dedi. (Uşak/EVRENSEL)

‘Savaş ortamında bize iş yok’

Kürt kökenli inşaat işçileri çatışmalı ortamın yeniden başlamasıyla birlikte daha önce az çok iş bulabildikleri inşaat sektöründe artık iş bulamayacak duruma geldiklerini belirtiyorlar. Ayrıca bir düşmanlaştırma ortamı yaratıldığını, kendilerinin ikinci sınıf muameleye tabi tutulduklarını söyleyen işçilerden Ağrılı inşaat işçisi İhsan Güven karşı karşıya oldukları durumu şöyle özetledi: “Sosyal hayatımız, iş hayatımız bitti. Kürt’sen işin bitmiştir. 20 yıldır burada yaşıyorum, artık buralı olmuşum. Ama müteahhitler bunu dikkate almıyor. Memlekete dönecek araba paramız bile yok. Devlet bize iki seçenek dayatıyor. ‘Ya dağa çık, ya da bana maşa ol’ diyor. İkisini de tercih etmiyoruz. Devlet şimdiye kadar iş güvencesi sağlasaydı, herkese başını sokacak evini halletseydi, ne çatışma olurdu, ne terör olurdu, ne de savaş olurdu. Bize iş imkanı sağlanır, kardeşlik eli uzatılırsa aynı bayrağın altında bin sene daha yaşarız.”
Haşim Demir-Rifat Şal
ÖNCEKİ HABER

Kuralsızlık yuvaları: Dokuma atölyeleri

SONRAKİ HABER

ABAKÜS

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...